Yusuf Can - Haber Yorum
Aliza Marcus’un yıllara dayanan emeğinin ürünü olan bu kitabı; eski PKK mensupları, bölge halkı ve süreci yakından takip eden politikacılar ve hukukçularla yaptığı röportajların yanı sıra, resmî kaynaklardan, dönemin komutanlarının yazdıkları metinlerden, köşe yazılarından ve gazete haberlerinden yararlanarak yazılmış.
Kitap okunduğunda en çok dikkat çeken bölüm PKK’nin kurucuları arasında yer almasına rağmen Abdullah Öcalan’ın komplosuna uğrayıp ajanlık suçlamasıyla yargısız infaza tabi tutulanlar...
Liderler kadar şanslı olmayıp en küçük bir suçlamayla direkt “Yargısız İnfazla” ortadan kaldırılanların sayısı bazı tespitlere göre binleri buluyor.
Kısacası PKK’nin tarihi kendi içinde kendi has adamlarına yönelik infazlarla doludur.
PKK, yaptığı her infazdan sonra hem örgüt elemanlarına hem de dünyaya bu militanın düşman tarafından öldürüldüğünü ya da düşman tarafından ajanlaştırıldığını söylemiştir.
PKK’nin bu kirli taktiğinden yola çıkıldığında anlaşılan o ki:
‘PKK, örgütler tarihinin en yalancı en iftiracı örgütüdür’
Bu minvalden bakınca;
Kendi has adamlarına bu iftiraları atan bir örgüt düşman gördüğü yapılara neler söylemez ki?
Mesela;
-90’lı yıllarda Kürdistan’ın dindar halkını acımasızca katledip bölgeden sökmeye çalışıp başarısız olunca dünyaya “Hizbullahçılar bizi/Yurtseverleri katlediyor!” iftirasını atmışlardı.
- HDPKK’nin çağrısıyla sokaklara inen sürü eliyle Şehid Yasin Börü ve arkadaşları şehid edilmişken, HDPKK hemen açıklama yaparak ‘Bizim gençlerimizi katlettiler!” diye önce kendileri mağdur olmuş gibi davrandılar. Bu tutmayınca bu kez; “Yasin Börü ve arkadaşları Kurban eti dağıtmıyordu ki!” diye iftira atmaya çalıştılar.
-PKK, Şehid Aytaç Baran’ı aleni bir şekilde katletmesine rağmen Demirtaş ekranlara çıkıp PKK’nin bu işi yapmadığını söylüyor, hızını alamayıp ‘Aytaç’ı öldürenleri Allah kahretsin! Katiller araştırılsın!’ diyordu.
PKK'nin yalan ve iftiralarının ne başı var ne de sonu.
Kuzey Irak’ta TSK ile PKK arasında süregelen yoğun çatışmalarda gün geçtikçe daha fazla sıkışan PKK, manevra üstüne manevra yapıyor.
5 Haziran’da Peşmerge Konvoyunun vurularak 5 Peşmerge’nin katledilmesi üzerine Irak Kürdistan Yönetimiyle başı derde giren PKK, en üst düzeyden Murat Karayılan’ın kendilerine yakın bazı medya organlarına üst üste demeçler vererek PKK’yi temize çıkarmaya çalışması esnasındaki ifadeleri bir kez daha gösterdi ki;
PKK yalan ve iftira kültüründen hiçbir şey kaybetmemiş.
Karayılan uzun konuşmasının bir yerinde “Devlet 90’lı yıllarda bize Hizbullah’ı musallat etti şimdi de Peşmerge’yi bize saldırtmaya çalışıyor!” iddiasında bulunuyor.
Karayılan, yalanlarına devam ederken 90’lı yıllarda dindar Müslümanları bölgede yok etme projelerini ustalıkla gizliyor.
Ancak Peşmerge kontrolünde olması gereken büyük bir coğrafyayı işgal ettikleri gerçeğiyle birlikte Peşmerge’nin bu alanları tekrar kontrol etmek istemesini de “TC’nin bir oyunu” olarak lanse etmesi kurnazlıktan öte bir şey değil.
Nitekim PKK, Peşmerge’nin hakimiyet alanındaki yaklaşık 300 köyü resmen işgal etmiş bulunuyor.
Peşmerge bu alanlarda tekrar kontrol sağlamak isteyince de PKK; her defasında ihlal ettiği ‘Brakuji’yi” ileri sürerek Peşmerge’yi “Düşmanla işbirliği yapmakla” suçluyor.
Yaşananlara bakınca ‘kurulduğu günden bugüne PKK’de değişen tek şey daha fazla yalan daha fazla iftira’ denilebilir.