İSTANBUL / AA / Doç. Dr. Elif Nuroğlu / Analiz
Bitcoin’in internet çağının doğal ürünlerinden biri olduğunu, ona inanan veya inanmayan herkes söylüyor. İşlemlerin, alım satımların, rezervasyonların, hatta doğum günü sürprizlerinin bile internet aracılığıyla yapıldığı bir devirde ortaya çıkan ve sadece şifreli olarak kullanılabilen bir para bu. Paranızı gerçek hayatta bir alım-satım (veya takas) yaparak sanal hayata transfer etmenin ve bu parayı internet ortamında en özgür, en kontrolsüz şekilde kullanmanın bir aracı da diyebiliriz.
Bu işlem nasıl gerçekleşiyor?
Gerek internette bazı siteler aracılığıyla, gerekse çoğu Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Bitcoin ATM’lerinden, sahip olduğunuz dolar, avro, TL veya herhangi bir para birimiyle önce Bitcoin satın alıyorsunuz. Nasıl gerçek parayı cüzdanda barındırıyor ve saklıyorsanız, Bitcoin’lerinizi de sanal bir cüzdanda saklıyorsunuz. Bu sanal cüzdan yüksek ve fazlasıyla gelişmiş bir şifreleme sistemiyle korunuyor. Burada kullanıcının en dikkatli olması gereken husus, şifresini oluşturup koruması ve sanal cüzdanından parasının çalınmaması için azami özen göstermesi.
Bu aşamadan sonra bilgisayar başına geçerek istediğiniz ülkeye SWIFT kodu olmadan, devlet, vergi ya da sorgulama olmaksızın Bitcoin’lerinizle ödeme yapabilir veya ödeme kabul edebilirsiniz. Ülkeden ülkeye gerçekleşen para akışları normalde devletler tarafından kontrol edilirken Bitcoin için böyle bir mekanizma şu aşamada yok.
Nasıl ortaya çıktı?
Bitcoin’in 2008 yılında Satoshi Nakamoto müstear ismini kullanan bir kullanıcı tarafından ortaya çıkarıldığı söyleniyor. Bitcoin’in yaratıcısı bir kişi veya grup veya bir sistem de olabilir. Neticede Bitcoin, 8 yıldır kripto (şifreli) para piyasalarında işlem görüyor ve kimin tarafından ortaya çıkarıldığı bilinmiyor. İlk çıktığı zamanlarda çok ucuz olduğu için sadece merak nedeniyle bile Bitcoin alan, ancak daha sonra bu yatırım sayesinde epey zengin olan kişiler var.
Sanal cüzdanınızı Bitcoin’lerle işlem yaparak, alım ve satımlar yoluyla daha fazla doldurunca, Bitcoin ile markete gidip ekmek almanız mümkün olmadığı için, gerçek dünyada kullanılabilecek bir para birimine geri çevirmeniz gerekiyor. Bunu özellikle fiyatı yükseldiği sırada yapan yatırımcı da epey yüksek oranda kâr ediyor. Bitcoin ile işlem yapmak kısaca böyle.
Kripto paralardan sadece biri olan Bitcoin şu aralar en revaçta olanı. Bitcoin gibi kripto para borsalarında işlem gören Litecoin, Ethereum, Ripple, Monero, Dash gibileri de var. Bütün bu sanal paralar, normal borsalardan farklı olarak açılış ve kapanış saatleri olmayan ve herhangi bir ülkeye bağlı olmadan çalışan kripto para borsalarında işlem görüyor.
Bitcoin hakkında kim ne diyor?
Bitcoin konusunda 2013 yılında Türkiye’de ve dünyada çok şey yazıldı. Sonra kendisini bir süre unuttursa da, fiyatındaki hızlı yükselişle 2017 yılında tekrar gündeme oturdu. Bitcoin iktisatçılar ve para teorisi çalışanlar için pek güven vermeyen bir kripto para birimi. ‘Volatilitesi’ çok yüksek, yani değerindeki iniş-çıkışlar hem ani hem de çok fazla. Yakın gelecekte değerinde daha da yükselme bekleniyor. Fransa Merkez Bankası Başkanı François Villeroy de Galhau Bitcoin’i “Kripto para bile değil, sadece spekülatif bir varlık” olarak tanımlıyor.
Nobel ödüllü ünlü iktisatçı Joseph Stiglitz yaptığı açıklamada dijital para birimlerinin tehlikelerine değinirken, Bitcoin’in bir balon olduğunu iddia ediyor. Bu balonun patlaması durumunda tüketicilerin büyük kayıplar yaşayacağını belirterek Bitcoin yatırımcılarını uyarıyor. Lakin Stiglitz, Bitcoin devletin para basma fonksiyonuna bir tehlike teşkil ettiği için böyle bir açıklama yapma gereği duymuş izlenimi veriyor.
Bitcoin’e yaklaşım konusunda iktisatçılar çekinceli ve şüpheli. Finans sektörü biraz tereddüt etse de, olası fırsatları kaçırma ve gelişmelere kayıtsız kalmanın doğuracağı geri kalma ihtimalinden korkuyor ve Bitcoin’in "olumlu bir endişe" ile izlenmesi gerektiğini savunuyor.
Bilişim sektörüne gelecek olursak, Bitcoin sanki normal paralardan bir paraymış ve hiçbir dezavantajı yokmuş, zaten 21. yüzyılın para birimi bu tarz bir para olacakmış gibi Bitcoin’i sahiplenenler çoğunlukla bu sektörden.
Bitcoin’e olan talebin artmasında büyük borsa işletmecilerinin Bitcoin’de opsiyonlar sunması ve Bitcoin işlemleri yapmaya başlaması önemli bir etken. Böylelikle yatırımcılar, zamanla Bitcoin’in işlem göreceği borsa sayısı ve kâr fırsatları artacak sinyali alıyor. 2017 yılına bin dolar seviyelerinde giren Bitcoin fiyatı bugün 12 bin doları da aştı. Bitcoin’deki bu inanılmaz değerlenmenin gelecek beş yılda 55 bin dolara kadar tırmanacağını söyleyen Wall Street stratejisti Tom Lee’ye göre, yatırımcılar Bitcoin’i altın yerine geçecek bir yatırım aracı olarak görmeye başlıyorlar. Miktarının sabit olması da Bitcoin’in değer kaybetmesine engel olacak bir faktör.
İnsanlar neden Bitcoin satın alıyor?
Kısaca zengin olmak için. Şu sıralar Bitcoin alan kişilere sorsanız, günlük alışverişlerini tamamen Bitcoin gibi çok dalgalı, roket hızıyla değer kazanıp sert bir şekilde düşen bir para birimi ile yapmak istemezler. The Economist dergisi bunu “daha büyük aptal teorisi” (greater fool theory) ile açıklıyor: Düşük fiyattan alıp, daha yüksek bir fiyata satacak birini (!) bularak yüksek kâr elde etmek. Ama diğer yandan, bu mekanizmada büyük bir tehlike de yok değil. Tüm alıcılar daha fazla para kazanmak için bu piyasada ise ve fiyatı arz ve talep mekanizması belirliyorsa -ki bugünlerde şahit olduğumuz fiyat yükselmeleri talep kaynaklı- tüm kullanıcıların milyoner olma sevdasıyla bir anda Bitcoin’lerini satmaya başladığı zaman fiyatın yere çakılması da kaçınılmaz. Görünen o ki bir süre Bitcoin üzerinden çok kâr edilecek. Sonrasını ise hep birlikte izleyip göreceğiz.
Bitcoin konusunda resmi kuruluşlar, Rusya, Fransa ve ABD merkez bankaları, “Riskleri siz bilerek ve isteyerek alıyorsunuz, yarın balon patlarsa kimseyi suçlamayın” diye piyasalara ve yatırımcılara yapabilecekleri tek şey olarak uyarıda bulunuyor.
Bu arada Bitcoin’in gerçekten bir balon olup olmadığı tartışması da burada devreye giriyor.
Bitcoin’in avantaj ve dezavantajları
Bitcoin’e olan aşırı rağbetin önemli sebeplerinden biri, işlemlerin gizliliği. İşlemler dağıtık bir sistemde farklı noktalarda kayıt altına alındığı için kayıtların kaybolma ihtimali yok. Fakat programın özelliği gereği kimin ne kadar Bitcoin sahibi olduğu veya Bitcoin ile hangi miktarlarda ne tip işlemler yaptığı tamamen gizli kalıyor. Bitcoin’in pek çok ülkede kabul görüp kendisine sağlam bir yer edinmesini sağlayan öncelikli fonksiyonu işte bu gizlilik. Herhangi bir devlete vergi ödemek istemeyenler ve yasal olmayan yollardan kazanılan paraları aklamak isteyenler bu yeni şifreli para birimine yöneldiler. Hatta Bitcoin’in daha çok kara para aklamak için kullanıldığı söylemleri, belki de diğer özelliklerinin önüne geçip kendisi hakkında negatif bir imaj oluşturdu diyebiliriz.
Sınırlı arz
Bitcoin’in diğer en önemli özelliği ise arzının sınırlı olması. İktisatta herhangi bir malın miktarı arttıkça değerinin düştüğüne inanılır. Paranın da miktarı artınca değeri düşer. Programa tanımlandığı gibi kalırsa, belirlenen maksimum Bitcoin miktarı 21 milyon. Başlangıçta piyasaya sürülen Bitcoin’ler alım-satım yoluyla el değiştirirken, diğer yandan piyasadaki Bitcoin miktarı ‘Bitcoin madenciliği’ ile artabiliyor. Nasıl altın madenini doğadan madencilik yöntemleriyle çıkarabiliyorsanız, dijital ortamda da karmaşık şifreleri çözerek Bitcoin çıkaran Bitcoin madencileri var. Bulunan her şifre önceleri 50, daha sonra 25, şimdi de 12,5 Bitcoin ile ödüllendiriliyor. Bitcoin madenciliği çevre kuruluşlarını ayağa kaldıracak kadar yüksek miktarda elektrik enerjisi tüketiyor. Çıkarılan Bitcoin miktarı arttıkça yeni şifrelerin çözülmesi zorlaşıyor; aynı zamanda ödül olarak verilen Bitcoin miktarı da düşüyor. Bitcoin madencilerinin -şu anki programlamaya göre- 21 milyon Bitcoin tamamen çıkarılınca, daha fazla çaba harcamalarına gerek kalmayacak. Arzının sabit olması, ulusal kâğıt paraların aksine, Bitcoin’i ulusal paralara karşı devamlı değeri yükselen bir para birimi haline getiriyor. Bitcoin aynen altın ve gümüşe benzer şekilde, bir gün tükenecek ve daha fazla üretilemeyecek bir maden gibi tasarlanmış.
Arz penceresinden bakıldığında Bitcoin’in sabit arzı, değerindeki artışı destekleyen bir faktör. Talep tarafından bakıldığında ise gizlilik, hızlı ve kolay işlem yapabilme, her türlü devlet kontrolünden uzak bir yapı içinde bulunması, değerinde sürekli bir artış beklenmesi gibi faktörler, Bitcoin’e olan talebi her geçen gün artırıyor. Diğer yandan, Bitcoin ile ödeme kabul eden şirket sayısı da hızla artıyor. Bitcoin ile işlem yapanlar arasında Microsoft, Intuit, PayPal ve Virgin Galactic gibi büyük şirketler de var...
Diyanet ne diyor?
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı ise Bitcoin'in devlet tarafından tanınmaması nedeniyle alım ya da satımının uygun olmadığını söylüyor. Bu fetvaya göre, devletin Bitcoin’i tanıması ve hakkında gerekli düzenlemeleri yapması halinde tutum değişebilir. Ancak blockchain (blok zinciri) mekanizmasıyla şifrelenmiş ve artık kurucularının bile müdahil olamadığı söylenen bir sisteme Türkiye ya da başka bir devlet tarafından nasıl bir düzenleme getirileceği de büyük bir soru işareti.
Sonuç olarak, Bitcoin bizleri geleceğin para birimine hazırlayan, ekonomideki aktörleri bu tarz işlemlere aşina kılmaya yarayan bir kripto para vazifesi görebilir. Herhangi bir otoriteye bağlı olmaması, kimlik bilgilerinin gizliliği gibi nedenlerle, bir gün hiç var olmamış gibi ortalıktan kaybolabilir de. Bunları bilmiyoruz, hep birlikte göreceğiz. Bundan zarar görenler iştahlı ve risk seven yatırımcılar olur. Onlar da zaten merkez bankaları ve diğer otoritelerin uyarılarına kulak asmadıkları için, kendi kararlarının sonucuna katlanmak durumunda kalırlar.
Diğer yandan Bitcoin’deki değer artışında sabit arz faktörünün çok hayati olduğunu söylemiştik. Şu an sabit olarak bilinen 21 milyon Bitcoin’in bir kaç yıl sonra artırılmayacağını kim garanti edebilir? Zaten sahibinden haberimiz olmayan, yarın sabah yok olsa hesap sorulacak bir mercii bulunmayan bir kripto paradan söz ediyoruz.
**Kaynak: Bu analiz “AA”dan alıntıdır. Tüm “alıntı analizler” gibi yazıdaki ifadeler ve görüşler sahibine aittir.
NOT: İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu'nun "Bitcoin Caiz midir?" sorusuna karşı verilen cevap:
Bitcoin’in içeriğiyle ilgili devam eden kapalılık, hakkında hüküm vermeyi ve şer’i yönünü ele almayı bir hayli zorlaştırmıştı. Kesin hüküm vermemekle birlikte, Bitcoin’in fıkhî yönüyle ilgili bilgi almak isteyen kardeşlerimi şu gerekçelerden dolayı ısrarla menetmeye çalıştım;
İslam fıkhında “neticesi bilinmeyen” muameleler ğarar/aldatma kapsamı içerisinde değerlendirilmiş ve caiz olmadığı yönünde hüküm verilmiştir. Bitcoin’in, çıktığı günden şimdiye kadar gerek değerinin çok dengesiz bir şekilde yükselip düşmesi gerekse kurumsal kimliğinin henüz netleşmemiş olması ciddi manada ğarar içerdiği anlamına gelmektedir.
Bitcoin’in herhangi bir devletin güvencesi altında olmaması hatta birkaçı hariç azami çoğunluğu tarafından tanınmaması bu meselenin ciddi manada risk taşıdığı anlamına gelmektedir. Zira hackleme aracılığıyla olası bir hırsızlık durumunda bir hak iddia etme imkânı bulunmamaktadır. Bu da Bitcoin’lerin geri gelmeyecek şekilde kaybolması demektir. Hatta ara ara medyaya düştüğü gibi, elektronik hesap cüzdanının şifresini hatırlamayan kullanıcıların milyon dolar değerindeki paralarının yanması gerçekten ibret vericidir.
Denetimsizliği nedeniyle dijital paralar, başta uyuşturucu olmak üzere gayri meşru kazanç sahiplerinin paralarını akladığı ortam haline gelmiştir. Dolayısıyla birbirlerine Bitcoin satanlar, bu vesileyle muhataplarının kimler olduğunu tahmin etmelidirler.
Bitcoin’in para olma yönü ağır bassa da şimdilik sadece sarf/döviz işlemlerinde kullanılması ve ticaret alanının dar olması, ayrıca mal olabileceği yönünü de akıllara getirmektedir. Bu belirsizlik Bitcoin’in fıkhi bir başlık altında işlenmesini ve bunun neticesinde gerekli hükümleri almasını zorlaştırmaktadır.
Para şahıslar adına değil de rakamlar üzerine kaydedildiği için miras olarak bırakılmasını zorlaştırmaktadır. Çünkü Bitcoin’ler sadece bir şifre ile korunmaktadırlar. Şifre kimin elindeyse paranın sahibi de odur. Kişi ölmeden önce şifreyi çocuklarına vermezse para kullanılamayacak ve hiç kimse de hak iddia edemeyecektir. Ya da çocuklarından birine vermişse o da kimseye söylemeden tek başına kullanırsa kimse bunda hak iddia edemeyecektir. Kısacası anladığımız anlamda varislere geçme imkânı neredeyse yok gibidir.
Bitcoin'le ilgili gerek yaşadığımız ülkede gerekse diğer İslam ülkelerinde bulunan ilmi şahıs ve kurumlardan bazılarının, haram olduğu yönünde fetva vermesi diğer bazılarının ise hüküm verme hususunda çekimser kalması, Müslümanlar olarak mevcut haliyle dijital paralara daha fazla ihtiyatlı yaklaşmamızı gerektirmektedir.
Yukarıda zikrettiğim veya detayına inmediğim tüm bu sorunlar sebebiyle Bitcoin kullanımının tavsiye edilmemesi hatta tavsiyeden öte, kullananların bırakmaları gerektiği düşüncesindeyim. Ancak bunun dini bir terimle "haram" olarak nitelendirilmesi konusunda tam bir sonuca varmanın henüz erken olduğu kanaatindeyim. Ayrıca şunu da belirtmek isterim; piyasada olan örneklerine bakmaksızın ilke olarak değerlendirildiğinde, dijital paranın haram olmadığı hükmüne varılabilir. Zira para bir kıymet ölçüsüdür. Bu ölçünün senet olması ile dijital olması arasında bir fark yoktur.
■ İlim ehline danışmadan Bitcoin ticaretine girip kâr elde edenler, gerekli şartlar tamamlanmışsa kırkta bir (1/40) olacak şekilde zekâtlarını vermelidirler. Hatta şüpheli bir iş içerisinde oldukları için kazançlarının bir kısmını ayrıca sadaka olarak vermeleri kendileri için daha hayırlı olacaktır.
■ Son olarak kardeşlerime şu tavsiyede bulunuyorum; Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam) bir hadisinde, mudârâbe yani kâr payı ortaklığında bereketin olduğunu belirtir (İbn Mâce). Eğer birikmiş bir sermayeniz varsa bunu helal ticarete yatırarak değerlendiriniz; siz de Müslüman kardeşleriniz de bu durumdan istifade edin. Gerek dövizin gerekse dijital paraların dengesiz bir şekilde yükselip düşmesi sizleri aldatmasın.
Allah (cc) en doğrusunu bilendir.
Âlimler ve Medreseler Birliği Başkanı Molla Enver KILIÇARSLAN