7 Haziran 2015 seçimleri bahanesiyle Xanikê'ye giden HDP ve PKK mensupları, kendileri gibi düşünmeyen köy sakinlerini hedef aldı.
İslami duyarlılığıyla bilinen köyde, gayr-i İslami davranışlar sergileyen, kendileri gibi düşünmeyen, inanmayan köylülere sözlü sataşmalarda bulunan, PKK propagandası yapan HDP’lilerin köyü terk etmelerini isteyen köy halkı, HDP/PKK mensuplarının hedefi haline geldi. HDP/PKK mensupları, kendileri gibi düşünmeyen köy halkına silahla saldırdı.
PKK/HDP'lilerin provokatif girişiminin kötü sonuçlanmaması için çabalarken tarlalarında hasat kaldırmakla meşgul olan iki HÜDA PAR üyesi, silahlı saldırıya uğradı.
Saldırıda ağır yaralanan Muhammed Şerif Şimşek (35) ve Abdulcelil Talayhan (37) götürüldükleri Nusaybin Devlet Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehid oldular.
Büyük çoğunluğu HÜDA PAR'a gönül vermiş köy halkı, 90’lı yıllarda yine kendileri gibi düşünmedikleri için PKK’nin saldırısına uğramış, çok sayıda şehid vermişti.
Şahadetlerinin 6’ncı yıldönümünde aileleri ve yakınları Şehid Muhammed Şerif Şimşek ile Abdulcelil Talayhan’ı anlattı.
“İslam davası ile tanışıp hizmet etmeye başlayınca hayatı tamamen değişti”
Şehid Muhammed Şerif’in babası Mahmut Şimşek, oğlunun İslami davayla tanışıp hizmet etmeye başlayınca hayatının tamamen değiştiğini belirterek, “Şehid Muhammed Şerif cehalet zamanlarında kendisinden, ahlakından memnun değildik. Yaramaz ve söz dinlemez biriydi. Ama büyüyünce İslam davası ile tanışıp hizmet etmeye başlayınca hayatı tamamen değişti. Sahabelerin hayatını onda görüyorduk. Hazreti Ömer gibi, İslam’la tanışmadan önceki cehalet hayatı ile İslam ile tanıştıktan ve hemhal olduktan sonraki muhteşem hayatı… Kendisinden ve ahlakından çok memnunduk. Böylece şehadeti hak ettiler.” dedi.
Mahmut Şimşek
“Devamlı şehadeti isteyen biriydi”
Şehidin İslam davası için malını ve canını öne süren fedakâr biri olduğunu dile getiren Şimşek, “Oğlum Muhammed Şerif, devamlı şehadeti isteyen biriydi. Allah ona şehadeti layık gördü. Allah şehitlerin beraat ve hayrından bizi mahrum bırakmasın, şehadetlerini yıldönümünde rahmet yad ediyorum.” şeklinde konuştu.
“Onların şehadetleriyle iftihar ediyoruz.
Şehidin ahlakı ve davranışıyla gıpta edilen biri olduğunu ifade eden Şimşek, “Şehid dava arkadaşlarına, küçüklerine, büyüklerine çok saygılı ve efendi biriydi. Şehidin iş yerindeki komşu esnafları ve arkadaşları hem sizden hem de Allah’ın razı olacağı şekilde yetiştirmişsiniz oğlunu derlerdi. Böyle bir ahlaka sahip ve ahlakı ve inancıyla çevresindekilerin dikkatini çekiyordu.” dedi.
“Resulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmıştı”
Şehid Muhammed Şerif’in Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (Sallallahu aleyhi vesellem) ahlakıyla ahlaklandığını ifade eden eşi Emine Şimşek ise şunları söyledi:
“Hayatı peygamber efendimizin hayatı gibiydi. Peygamber efendimizin aşkı vardı hayatında. Efendimizin ahlakıyla ahlaklanmıştı. Çocuklarına şefkatliydi, rahmetliydi bu bizler içinde şeref olmuştu. Onun hayatına baktığımda sanki asrı saadetten gelmişti. Resulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmıştı. Ona baktığımda efendimizin hayatı gözümün önüne geliyordu. Fedakârlığı sadece bize değildi, dost ve akrabalarına da aynı şekilde fedakârdı. Şehid olduğunda komşularım evime koştu. Muhammet şerif komşularına karşı cömert ve fedakârdı, komşuları da onu sever ve değer verirdi.”
“Yasin Börü’ün şehadeti onu derinden sarstı”
Eşinin şehadeti gönlüne kazıdığını dile getiren Şimşek, “Şehid Yasin’in şehadeti onu derinden sarsmıştı. Onlara üzülmüştü ama ‘canımız ve malımız bu davaya kurban olmalıdır’ diye bizlere nasihatler ederdi. Onlar nasıl bu mübarek yolun şahidi olmuşlarsa bizlerin de bu yolda şehid olması gerekir diyordu. Şehadete kendini feda etmişti, Allah ona şehitlik nasip etti. Hamdolsun, şükürler olsun şehidlerden oldu. Bununla gururluyuz, bununla mutluyuz. Şehidlerin bereketi hem dünyada hem ahirette vardır. Rabbim bizleri şehidlerin bereketinden mahrum bırakmasın. Rabbim bizleri onun ve davasının yolundan uzaklaştırmasın.” dedi.
“Çocuklarımı şehidin istediği gibi yetiştiriyorum”
Eşinin çocuklarına sürekli nasihatlerde bulunduğunu ve onun istediği gibi İslam ile yoğrulmuş programla çocuklarını yetiştirdiğini söyleyen Şimşek, şunları kaydetti:
“Muhammed Şerif çocuklarına sürekli nasihatler ederdi. Şehidimizin ardında bıraktığı çocuklarını onun yolunda Kur’an ve sünnetle yetiştirmeye çalışıyorum. Hamdolsun şehidimizin istediği gibi hepsi medreseye gidiyor. Şehid olmadan her gün onlara Kur’an-ı Kerim dersi veriyordu. Günlük programına uyuyor ve çocuklarına da programlı çalışmalarını nasihat ederdi. Onun ardından bıraktığı İslam ve Kur’an-ı Kerim ile yoğrulmuş programını çocuklarıma uygulamaya devam ediyorum. Hamdolsun mirası onun bıraktığı yolda.”
“Babamızı çok özledik ama şehidlerden olduğu için çok mutluyuz”
Muhammed Şerif’in kızı Elif Şimşek ise duygularını şöyle dile getirdi:
“Babam şehid olduğunda küçüktüm. Babam bizlere karşı çok iyiydi. Bana ve kardeşlerime Kur’an-ı Kerim ve namaz kılmayı öğretirdi. Bizlere karşı merhametliydi. Beni ve kardeşlerimi Mevlid etkinliklerine götürürdü. Babam şehid olduğunda kardeşlerim gibi üzülmemiştim. Babam şehidlerden olmuştu. Ablam ve kardeşlerimle beraber onu çok özledik ama şehidlerden olduğu için mutluyuz. İyi ki ben şehidin kızıyım. Allah bizi cennette buluşturacak.”
Şehid Muhammed Şerif’in amelleriyle şehadeti hak eden biri olduğunu ifade eden kardeşi Hamdullah Şimşek, böylece Allah ona şehadeti nasip ettiğini söyledi.
Hamdullah Şimşek
“İslam davasına çok önem veriyordu”
“Şehid ağabeyim Muhammed Şerif gerçekten davasına canıyla, malıyla kendisini davasına vermişti. Zalimlerden korkmuyordu. Zalimler ne kadar zalimliğini yapsa da o yine de davasına sarılıp, davasına hizmet ediyordu.” diyen Şimşek, şöyle devam etti:
“Şehid ağabeyim Muhammed Şerif de daha okul yıllarında kendisine davaya vermiş ve davanın hizmetinde büyümüştü. Şehid ağabeyim gerçekten İslam davasına çok önem veriyordu. Daha biz küçük yaşlarında olduğumuz halde kendisi bizimle çok ilgileniyordu ve bizim özellikle kitap okumamıza çok önem veriyordu. Ne zaman eve gelse bize hangi kitabı okuduğumuzu söylerdi. Kitap okuduğumuzu söylediğimizde de çok seviniyordu. O İslam davasını ancak okumakla, ilim ile güzel bir şekilde uygulayacağımızı biliyordu.”
“Biz onların şehidliği ile gurur duyuyoruz”
Aynı zamanda Şehid Abdulcelil’in yeğeni olan Şimşek, dayısı Abdulcelil’in köydeki gençlerin seydası olduğunu dile getirerek, “Şehid olana kadar şehid Abdulcelil de aynı şekilde davasına hizmet eden, davası için çalışan biriydi. Biz köydeyken daha ilkokulda şehid Abdulcelil bize iyiliği emrediyordu, kötülük de yaptığımızda güzel bir şekilde Peygamber Efendimizin benimsediği metot ile bize o kötülükten men ediyordu. Biz okula gidiyorduk ama bizim asıl hocamız, manevi hocamız şehid Abdulcelil’di. Zira o bize hem Kur’an-ı Kerim’i öğretiyordu hem de bize İslam'ın peygamberi olan Hazreti Muhammed'in hayatını, sahabenin hayatını bize öğretiyordu. Bu şekilde onlar bu mücadeleler ile şehadete kadar yürüdüler. Bizler bu köyde en iyi azizlerimi şehid verdik. Biz onların şehidliği ile de gurur duyuyoruz.” şeklinde konuştu.
“Onlara boyun eğmediğimiz için PKK köyümüze saldırıyordu”
Şehidlerin saldırılara rağmen davalarından taviz vermediğine ve PKK’nin Xanike köyü üzerinde baskısına dikkat çeken Şimşek, “Şehid olacakları zamana kadar hiçbir şekilde İslam davasından geri durmadılar. Bizim köyde 90’lı yıllardan beri İslam'la ve Kur’an-ı Kerim’le büyümüş insanlar yetişiyordu. Özellikle PKK bizim köyden çok nefret ediyordu. Civar köylerin hepsi onlara boyun eğdi ve onların o batıl davalarına boyun eğdi. Bizim köy onların davasına, onların batıl davasına boyun eğmediği için hep bize saldırmaya çalıştılar. Şehid ağabeyim (Muhammed Şerif) ve dayımı (Abdulcelil) haince ve hunharca şehid ettiler.” dedi.
Kutbettin Talayhan
“Şehid Abdılcelil’in köydeki bakkalı adeta camiye dönmüştü”
Şehid Abdulcelil’in hayatı ve mücadelesini anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini ifade eden talebelerinden Kutbettin Talayhan, şehidin köyde işlettiği bakkalın adeta camiye dönüştüğünü belirtti.
Şehidin kendilerine sık sık Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi ve namaz kılma tavsiyelerinde bulunduğunu söyleyen Talayhan, “Okuldan geldiğimiz zaman bize namaza ve kitap okumamıza dikkat edere sık sık tavsiyelerde bulunurdu. Kız çocukların başı açık olduğu zaman o şekil büyümesinler diye her zaman kız çocuklar bakkala alışveriş yapmaya gittiği zaman örtünme tavsiyesinde bulunurdu. Akşamları yaşlılara, sabahları ise çocuklara Kur’an-ı Kerim dersi verirdi. Bakkal işletiyordu ama bakkalı cami gibiydi. Kim bakkala giderse ona dini tavsiyelerde ve sohbetlerde bulunurdu. Sık sık, Kur’an-ı Kerim, namaz ve kitap okuma ve Siyer-i Nebi üzerinde dururdu. Şehidin şaka kabiliyeti de vardı. Çocuklara sohbet verdiğinde çocuklar sıkılmasın diye ara sıra güldüren şakalarda yapıyordu. Bu şekilde hizmetini yerine getiriyordu. Gittiği her yerde İslam’ı anlatıyordu.” diye konuştu.
Ali Çiçek
“Sahabelerin hayatının kitaplarda kalmadığını bizlere gösterdiler”
“Biz sahabelerin hayatını kitaplarda kaldığını zannediyorduk. Şehidlerle oturup kalktığımızda anladık ki kitaplarda kalmadı.” diyen şehidlerin talebelerinden Ali Çiçek ise şöyle konuştu:
“Ve anladık ki, şehadet Abdulcelil ve Muhammed şerif gibi ağabeylere nasip oluyor. Çünkü şehadeti hayatlarının merkezine almışlardı. Sürekli bize iyiliği tavsiye edip kötülükten men ediyorlardı. Maddi manevi anlamda bize seydalık yapıyorlardı. Okuldan gelince bize okulda ne işlediniz, arkadaşlarınız sizden memnun mu, arkadaşlarınızla ilginiz nasıl diye sürekli bizimle ilgileniyorlardı. Onlar çalışıp bu mertebeye geldiler. Rabbim bize de şehadet mertebesini nasip etsin.”
“PKK/HDP köyde hakimiyet sağlayamadığı için saldırılara başladı”
Kozluca köyünün 90’lardan beri dindarlığıyla bilindiğini ve PKK/HDP’nin 90’lı yıllardan 2015’e kadar hakimiyet sağlamadığını dile getiren HÜDA PAR Cizre İlçe Başkanı Reşit Gözüngül, seçim çalışmaları kılıfıyla provokasyonla saldırıya geçtiklerini söyledi.
HDP konvoyunun davul zurna eşliğinde hakaret etmeye başlayarak provokasyon planlarını devreye soktuğunu, köylülerin sözlü tacizi kabul etmemeleriyle parti üyeleri olan Abdulcelil ve Muhammed Şerif’i katlettiğini anımsattı.
PKK/HDP’nin kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımadığını aktaran Gözüngül, “Bu zavallılar kendilerince dindar insanları ortadan kaldırmakla daha da sempatizan kazanacaklarını sanıyorlardı. Yanıldılar, her bir şehidin kanı filizleniyor. Şehidin kanı mum gibi kendisini yakarak etrafına aydınlık veriyor. İnsanları uyandırıyor. Şehidlerimizin davasını var olduğumuz müddetçe devam ettireceğiz. Şehidlerimizi, şehadetlerinin sene-i devriyesinde rahmet ve minnetle anıyoruz.” dedi.(İLKHA)