Gaziantep’in yer altı su yapıları: Kastel ve Livas

Gaziantep’in tarihi altyapısı olarak bilinen yer altı su tesisleri kasteller ve içme suyu şebekesi olan livaslar, dünyada benzeri bulunmayan ve su mimarisinin eşsiz örnekleri olarak biliniyor.

Ekleme: 22.05.2021 15:25:13 / Güncelleme: 22.05.2021 15:25:46 / Kültür & Sanat / Gaziantep Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

2018 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) geçici listesine alınan ve yapılan restorasyon çalışmalarının ardından turizme kazandırılan Gaziantep'in tarihi altyapısı olarak bilinen, yer altı su tesisleri ve içme suyu şebekesi kasteller ile livaslar, günümüzde de halen canlılığını koruyor.

Dünyada benzeri bulunmayan ve su mimarisinin eşsiz örnekleri olan kastel ve livaslar, farklı işlevlere sahip olarak inşa edilmiştir. Bölgede sadece Gaziantep’te bulunan bu yapılar, kısmen veya tamamen yer altında bulunmaları ile ilgi çeken en önemli yapılar arasında yer alıyor.

 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sadece Gaziantep'te rastlanan yer altı su tesisleri kastel ve livaslar, geçmişin su dağıtım sistemi olarak bilinirken bu yapıların turizme kazandırılması noktasında yapılan çalışmalar da sonuç vermeye başladı.

Genel olarak cami altlarından geçen ve camilere yakın bölgelerde bulunan kastellerin içinde tuvalet, yıkanma, dinlenme ve abdest alma yerleri, çamaşır ve yün yıkama mekanları bulunuyor. Kastellerin evlerin modern manada şehir içme suyuna kavuştuğu ve çeşmelerin yapıldığı tarihe kadar önemini koruduğu biliniyor.

Kentte 13 ve 16’ncı yüzyıllarda yapıldığı bilinen yaklaşık 20 kastelden bugün sadece İhsan Bey Mescidi ve Kasteli, Pişirici Mescidi ve Kasteli, İmam-ı Gazali Kasteli, Şeyh Fethullah Kasteli, Kozluca Kasteli ve Ahmet Çelebi Kasteli olmak üzere 6'sı varlığını koruyor.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Şahinbey Belediyesi’nin restorasyon çalışmaları sonucu turizme kazandırılan, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden de izler taşıyan kasteller, yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor.

Büyükşehir Belediyesi Gazi Kültür A.Ş Genel Müdürü ve Gaziantep Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, kastel ve livasların Gaziantep’in geçmiş tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.

Yakar, yeraltı su yapılarının Anadolu’nun bazı bölgelerinde kullanılmış olmasına rağmen Gaziantep kastellerinin ve su yapılarının kendine özgü özellikler içerdiğini dikkat çeken Yakar, suyun evden eve, yapıdan yapıya geçmesi, suyun temiz tutulmasını ortak bir sorumluluk haline getirmiş, suya dayalı farklı bir sosyal iletişim ve davranış biçiminin oluşmasına sebep olduğunu belirtti. 

Gaziantep'te geçmişte sosyal hayatın merkezi olan kentin yeraltı su tesisleri kasteller ile içme suyu şebekesi livasların günümüzde de canlılığını koruduğunu belirten Yakar, kentteki kastel ve livasların Türkiye'nin başka yerinde olmadığına dikkat çekti.

Yakar, kastel ve livas kelimelerinin Arapçadan geldiğini, livasın yer altındaki su sistemi, kastelin de su sistemi vasıtasıyla belli bölgelere gelen ve dağıtımı yapılan havuz olduğunu söyledi.

“Gaziantep yer altında ve yer üstünde müthiş bir zenginliğe sahiptir”

Gaziantep’in büyük bir kültürel geçmişe sahip olduğunu dile getiren Yakar, “Gaziantep geçmişinden günümüze kadar bünyesinde barındırdığı 20 medeniyetin izlerini şu anda halen mevcut olan 5 antik kentinde izlerini bünyesinde halen barındıran Türkiye'deki ender şehirlerden bir tanesidir. Gaziantep'i tarif ederken ‘Gaziantep yer altında ve yer üstünde müthiş bir zenginliğe sahiptir’ diye tarif ediyoruz. Çünkü bu şehir bereketli hilalin ucunda yer almış, Mezopotamya’nın bir parçası olmuş ve geçmişten günümüze bütün medeniyetlerin ortak bir mirasına sahip olmuştur. Bundan dolayı da barındırdığımız yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz de gerçekten ülke çapında ve dünyada farkındalık oluşturup, bunu korumayı, günümüzde aktarmayı ve gelecek nesillere de bırakmayı amaç edinmiş bir miras üzerine oturuyoruz.” dedi.

“Gaziantep'te su ile ilgili pek çok kavramın olduğunu görüyoruz”

Ayıntap kelimesinin “suyun gözü” anlamına geldiğini belirten Yakar, “Geçmiş dönemlerden biliyoruz ki Gaziantep'te çok büyük su birikintileri ve kavramları vardı. Gaziantep'te bunun izini sürdüğümüzde su ile ilgili pek çok kavramın olduğunu görüyoruz. Ayıntap bunlardan bir tanesidir. Karagöz, Suburcu ve Balıklı su ile ilgilidir. Balıklı, eski metinlerde geçer ‘balığın olduğu yer’ demektir. Biz inanıyoruz ki ve biliyoruz ki geçmiş dönemde buralarda balıklar çıkartılmıştır. Kavaklık ve Alleben gibi su ile ilgili bütün kavramları Gaziantep'te görüyoruz. Bütün medeniyetlerde olduğu gibi insanlar suyun etrafında hayat bulmuştur. Dünyanın 4'te 3'ünün su olduğunu biliyoruz, vücudumuzun da 4'te 3'ü sudur. Yalnız dünyadaki su kaynaklarının yüzde 97'si tuzlu sudur, bizim kullanabildiğimiz su ise yüzde 3 kaldı. Yüzde 3'ünde yüzde birini kullanabiliyoruz. Su her zaman hayatın merkezi olmuş ve inanılmaz derecede de kıymetlidir. Bu durum bilindiğinden dolayı da Gaziantep'te çok geçmiş tarihten itibaren su ile ilgili projeler yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.

Yakar, Antep Suyu’nun (Sacır Suyu) Pancarlı mevkiinden Gaziantep’in merkezine 1710 senesinde Kadı Abdullah Mahir Efendi tarafından getirildiğini bildirdi.

Roma döneminden itibaren kentte su yapılarının olduğunu belirten Yakar, Osmanlı döneminde de su yapılarının devam ettirildiğini ve korunduğunu ifade etti.

“Kastel ve livaslar zamanının muhteşem mühendislik harikasıdır”

Livas kelimesinin Arapça bir kelime olduğunu belirten Yakar, “Livas ‘yeraltı su yolu’ demektir. Livas eski Arapçada kullanılıyordu, günümüzde artık kullanılmıyor. Livas demek havuz demektir yani suyun biriktiği yer demektir. Yani yeraltından livaslara suyu getiriyoruz. Zamanının muhteşem mühendislik harikasıdır. Kasteller vasıtasıyla da o suyu dağıtıyoruz. Livas ve kasteller, Gaziantep'in geçmişten günümüze kadar birikimini getirdiği, günümüzü koruduğu ve koruma altına aldığı gelecek kuşaklara da aktaracak muhteşem bir mirasımızdır.” şeklinde konuştu.

“UNESCO’da 3 değerimiz listede yer almaktadır”

Yakar, Livas ve kastellerin yanı sıra Zeugma Antik Kenti ve Yesemek Açık Hava Müzesi’nin de UNESCO tarafından tescillenip bütün dünyaya tanıtıldığını belirterek şunları söyledi:

“Gaziantep’in 3 tane UNESCO geçici mirasına girmiş değeri var. Bir tanesi Zeugma Antik Kenti, diğeri Yesemek Açık Hava Müzesi ve 2018 yılında da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin başvurusu ile livas ve kasteller ile beraber UNESCO’da bizim 3 değerimiz listede yer almaktadır. Bu çok önemliydi. Çünkü UNESCO size bir değer verdiği zaman boşuna vermiyor. Biz geçmişten günümüze kadar bu değeri koruduğumuz ve gelecek nesillere aktardığımızdan dolayı UNESCO bizi geçici listeye dahil etti. Türkiye'de tarihi olarak 83 tane geçici listede değerimiz var. 83 taneden 3 tanesinin Gaziantep’ten olması çok büyük, inanılmaz bir değerdir. Biz bunun farkındayız.”

Gaziantep'in kültürel zenginlikleri ve tarihiyle dikkat çeken bir şehir olduğunu belirten Yakar, kastel ve livasların 2018'de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girdiğini ve yapılacak çalışmalarla buraların kalıcı listeye gireceğine de inandıklarına değindi.

Gaziantep’te çalışan 6 tane kastelin olduğunu bildiren Yakar, Şanlıurfa ve Adıyaman’da da yeraltı su yollarının olduğunu ancak hiçbirinin Gaziantep'teki kadar mükemmel olmadığını ve Gaziantep’in yeraltı ve yerüstü zenginliklerini hem günümüz hem de gelecek nesillere sunduğunu vurguladı.

“1935'lerde yer altına borular döşenirken 14 kasteli kaybetmişiz”

Gaziantep’te geçmiş yıllarda yaklaşık 20 tane kastelin olduğunu bildiren Yakar, “Ama geçmişte bunun kıymetini bilemedik. Malum 1935’lerde Türkiye genelinde modern hayatla beraber yeni su yolları ve şebekeler açılıyor. Gaziantep'e eskiden ‘asri su’ derlerdi. Bu su yolları yapılırken maalesef geçmişten bize çok büyük bir miras ve emanet olan kastellerin 9-10 tanesinin ya üzerine kapatmış ya üzerine beton dökmüşüz ya da yollarını kaybetmişiz. Günümüze ulaşan, çalışır vaziyette 6 kastel var.” diye konuştu.

“Livas ve kastellerimizi kayıt altına aldık”

Gaziantep'in livas ve kastellerini kayıt altına aldıklarını belirten Yakar, “Biz geçmişte ne kadar livas ve kastelimiz varsa bunları kayıt altına aldık. Ama maalesef 1935'te ki o yöneticiler keşke bu kastellerin kıymetini bilselerdi. Bu kastellerin üzerini kapatmaktansa farklı yolla korunabilseydi. Modernizme karşı bir çıkışımız yok ama geçmişi koruyarak gidersek bizden önceki mirasçılarımıza vefa borcumuzu yerine getirmiş oluruz.” diye konuştu.

Kastellerin sosyal yaşam merkezleri olduğunu belirten Yakar, kastellerde yazın ve kışın sıcaklığın aynı ve 24 derece olduğunu bildirdi.

Kastel ve livasların geçmiş dönemin mühendislik harikasının yanında sosyal hayatın da iç içe geçtiği yerler olduğunu belirten Yakar, gün yüzüne çıkarılan kastel ve livasların, yerli ve yabancı turistlerin büyük bir ilgisini çektiğini söyledi.

Son yıllarda Gaziantep’in turizm potansiyelinin arttığına dikkat çeken Yakar, livas ve kastellerin de önemine işaret etti. (İLKHA)

Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar İlgili Galeriler