Önce DAEŞ, sonra da Baas rejimi tarafından tutuklanan Muhammed Şerif’in hikayesi.
Belgeselden bir kesit: “Demir kapıdan bir ses duyuldu: “Birkaç saniye içinde herkes uyusun!” diye. Aniden herkes uyuyakaldı. Ben ise oturdum, uyayabilir miyim, uyanabilir miyim diye düşündüm. Bana ne olduğunu, ne zamana kadar böyle gideceğini düşündüm. Tuvalet çeşmesinden su aktığını işittim. Beni kaldıran şey neydi, bilmiyorum. Halbuki o zamanlar yürüyecek gücüm yoktu. Kalktım su içtim. Ağzımı koyup çeşmeden su çektim. Daha çok suya ihtiyacım vardı. Namaz kılmam gerektiğini hissetim. Dışarı çıktım. Her yerde cesetler, mahkumlar tabi… Dizlerimin üstüne çöktüm. Kıble neresi bilmiyordum bile, nasıl olacağını da. Namaz kılmaya başladım. Aynı zamanda dua ediyordum. Sadece Allah ile konuşuyordum, konuşuyorum ve ağlıyorum. Konuşuyorum ve ağlıyorum… Ne yanımdaki mahkumları ne de cesetleri hissettim o an… Sanki o an bir taş vardı kalbimde, gönlümü tutan bir şey. Ağır bir şey yani yakıyordu ciğerimi sanki… Yaşlar sadece gözümden değil kalbimden de akıyordu!”
Kaynak: Referans medya