İSTANBUL (AA) - İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görevli cumhuriyet savcısı, davaya ilişkin 142 sayfalık mütalaasını, celse arasında tamamlayarak mahkemeye sundu.
Mütalaada, sanıklardan kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın 76 kez "haberleşmenin gizliliğini ihlale azmettirme" suçundan 152 yıldan 456 yıla, 76 kez "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınmasına azmettirme" suçundan 152 yıldan 380 yıla, 166 kez "resmi belgede sahteciliğe azmettirme" suçundan 498 yıldan bin 245 yıla, 91 kez "iftiraya azmettirme" suçundan 91 yıldan 364 yıla kadar olmak üzere toplamda 893 yıldan 2 bin 445 yıla kadar hapsi istendi.
Mütalaada, sanıklardan FETÖ sanığı eski emniyet müdürü Nazmi Ardıç'ın 74 kez "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçundan 148 yıldan 444 yıla, 74 kez "kişiler arasındaki konuşmaların kamu görevlisi tarafından dinlenmesi ve kayda alınması" suçundan 222 yıldan 555 yıla, 147 kez "görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek" suçundan 661 yıldan bin 764 yıla, 87 kez "iftira" suçundan 78 yıldan 348 yıla kadar olmak üzere toplamda bin 109 yıldan 3 bin 111 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanık İbrahim Emre'nin FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" ile 7 kez "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" ve 20 kez "iftira" suçlarından 48,5 yıldan 147 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülen mütalaada, sanık Ahmet Kalender'in de 76 kez "haberleşmenin gizliliğini ihlal", 76 kez "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması", 155 kez "görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek" ve 92 kez "iftira" suçlarından bin 169 yıldan 3 bin 254 yıla kadar hapsi talep edildi.
- Şike soruşturmasını başlatan polisin 391 yıla kadar hapsi istendi
Mütalaada, hazırladığı tutanakla "futbolda şike" soruşturma sürecini başlattığı iddia edilen polis memuru Lokman Yanık'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" ile 91 kez "iftira" ve resmi belgede sahtecilik" suçlarından 103 yıldan 391 yılda kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Yunanistan'a kaçmaya çalışırken Edirne sınırında yakalanan sanık Ramazan Haktan Helvacı'nın da 60 kez "haberleşmenin gizliliğini ihlal", 60 kez "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması", 118 kez "görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek" ve 72 kez "iftira" suçlarından 903 yıldan 2 bin 514 yıla kadar hapsi talep edildi.
Mütalaada, eski milletvekili İlhan İşbilen hakkında, daha önce başka bir mahkemede "örgüt üyeliği" suçundan ceza verildiği gerekçesiyle bu suç yönünden davanın reddi, diğer suçlardan beraati istenirken, gazeteci sanık Ekrem Açıkel'in de tüm suçlardan beraatine karar verilmesi öngörüldü.
- 16 sanığın örgüt üyeliğinden beraati istendi
Mütalaada, bazı sanıkların çeşitli suçlardan değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istenirken, 16 sanığın FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan beraatine, diğer suçlardan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edildi.
Mütalaada, 9 sanık hakkında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan karar verilmesine yer olmadığı, diğer suçlardan ise ceza verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulması istendi.
Tüm sanıkların, hukuki unsurları oluşmadığından "özel hayatın gizliliğini ihlal" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından beraatlerine karar verilmesi öngörülen mütalaada, sanıklar İbrahim Emre ve Furkan Durmaz'ın tutukluluk hallerinin devamı talep edildi.
- Gizli tanık ifadesinde Zaman gazetesindeki toplantıyı anlattı
Mütalaada, sanıkların henüz ceza mevzuatında suç olarak düzenlenmeden önce şike konusunda yaptıkları hazırlıklara yer verildi.
Davaya konu soruşturma nedeniyle henüz gözaltı işlemleri yapılmadan önce Serdal Adalı'nın gözaltına alınacağının Zaman gazetesindeki toplantıda konuşulduğu anlatılan mütalaada, toplantıda, FETÖ imamlarının, gözaltına alındıktan sonra Serdal Adalı ve ailesinden örgüt adına faydalanmaya çalışarak Adalı'nın örgüte para aktarması karşılığında serbest bırakılacağından bahsedildiği kaydedildi.
Mütalaada, "Şike henüz suç olarak düzenlenmeden önce sanıkların Zaman gazetesi binasında bir araya gelerek soruşturma yapılması kararı aldıkları, bu konuşma ortamında gizli tanık Güneş'in de bulunduğu." ifade edildi.
Mütalaada, bu gizli tanığın beyanına göre bir toplantıda Şerif Ali Tekalan'ın "Radyomuz var, televizyonumuz var, gazetemiz, derneklerimiz vs. var. Her alanda varız ama futbolda neden yokuz. Bu büyük bir eksiklik." diyerek Berlusconi örneğini verdiği, "Emniyet somut belgelerle bunu ortaya koyar, biz de televizyon ve gazetemize anında servis edersek ve hatta operasyon yapılacak kulüplerin karşısındakiler de desteklenirse daha da etkili olur, dediği." aktarıldı.
- Aziz Yıldırım hedefe konuldu
Güneş'in şike operasyonu henüz yapılmadan önce Zaman gazetesini ziyarete gittiğinde Şerif Ali Tekalan, Mustafa Yeşil ile Lacoste firmasının 2011'deki Türkiye Distribütörünün de bulunduğu ortamda sohbet ederlerken Hidayet Karaca'nın, gizli tanığa hitaben, "Bu spor camiasını nasıl ele geçiririz? Serdal Adalı ile aran nasıl? Bizim yapı Serdal Adalı'ya nasıl bakar?" diye sorduğu anlatılan mütalaada, şike operasyonunun yapılacağından bahsedildiği, işin medya ayağının Karaca'nın yürüteceğinin söylendiği aktarıldı.
Sanıkların şikenin suç olarak düzenlenmesinden önce şikenin alt yapısını oluşturarak algı oluşturmaya çalıştırdıkları belirtilen mütalaada, "Sanıklar, tanık Cihan Oskay'ın da anlattığı şekilde gazeteye bu kişiyi davet ederek amaçları doğrultusunda ifade vermesini istemişlerdir. Aziz Yıldırım'ı hedefe koyan sanıkların, Aziz Yıldırım'ın 'Ergenekon terör örgütü ile bağlantılı olduğu ve ihalelerde yolsuzluk yaptığı' şeklinde beyanda bulunarak tanık Cihan Oskay'ı istedikleri şekilde yazı yazması için ikna etmeye çalıştıkları anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
Isparta Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan operasyonda ele geçen doküman içeriğinin, futbol ve Aziz Yıldırım'la ilgili olduğu, henüz suç olarak düzenlenmeyen şikenin gazete ve televizyonlarda yayınlanarak bu konuda algı oluşturulduğu vurgulanan mütalaada, ilerleyen süreçte yine şike suç olarak düzenlenmemişken sanık Lokman Yanık tarafından bu konuda tutanak düzenlendiği kaydedildi.
- Giresun'daki olaylar soruşturmanın başlangıcı yapılmaya çalışıldı
Mütalaada, sanık Yanık'ın düzenlediği raporda Osman Çırak'ın söylemediği şeylerin de ilave edildiği ve bu tutanağa dayanılarak davaya konu soruşturmaya başlanıldığı aktarılarak, şüpheli olarak da Olgun Peker'in gösterildiği kaydedildi.
Soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi amacıyla Olgun Peker'in suç tarihinden çok daha eski tarihlerde işlemiş olduğu iddia edilen eylemlerinin dahil edildiği anlatılan mütalaada, şöyle devam edildi:
"Peker'in en yakın tarihli suç kaydı 2006 yılındadır. Olayların tamamı Giresun'da gerçekleşmiştir. Giresun'da işlendiği iddia edilen eylemlere yeni soruşturma konusu, soruşturma dosyasının bir parçasıymış gibi gösterilerek, kurgulamak istedikleri suç örgütüne cebir ve tehdit unsurunun yerleştirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. Kişinin geçmişte işlemiş olduğu suçlar, gelecekte işlenecek suçlar yönünden yeni suçun unsuru olamaz. İletişimin tespitinin ve soruşturmanın özel yetkili Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılabilmesi amacıyla bu yola başvurulmuştur. Giresun'da işlenen suçlar yönünden yapılan soruşturmalarda iddia edilen olaylarla ilgili hali hazırda Giresun Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmaların yapıldığı, bu olayların tekrar ele alınarak soruşturma dosyasının başlangıcının oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır."
- "Bu yargılamayı hukuksuzluğunun hukuk önünde yargılanması olarak değerlendiriyorum"
Mütalaaya ilişkin AA muhabirine konuşan müdahil Fenerbahçe Spor Kulübü avukatı Naim Karakaya, mütalaanın kumpas olgusunun ispatlanması açısından önemli olduğunu söyledi.
Sanıkların salt FETÖ suçlamasıyla bu yargılamanın bitmeyeceğini dile getiren Karakaya, şunları söyledi:
"İftira, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, haberleşmenin gizliliğini ihlal ve sahtecilik suçlarından cezalandırılma istemi kumpas olgusunun ispatı açısından önemli. 3 Temmuz sürecinde insanlar çok ağır şeyler yaşadı. Kumpas olgusuyla karşılaştılar, bir yıla yakın tutuklu kaldılar. Kulüp maddi ve manevi anlamda çok ağır hasar aldı. Bu yüzden bu yargılamayı hukuksuzluğunun hukuk önünde yargılanması olarak değerlendiriyorum. Duruşma 3 Mayıs ile 4 Haziran arasına yapılacak. Sanıkların son savunmaları alınacak. Biz bu süreçte sanıkların savunmalarının alınıp, 2017 Şubat'ında başladığımız duruşma sürecinin sona ulaşmasını bekliyoruz. Bu, kumpas davalarının ilki sayılabilecek bir davadır. Soruşturmasına 15 Temmuz'dan önce başlanmıştır. Bu yönüyle gecikmiş de olsa adaletin sağlanacağına inancımız tam."