Açıklamayı ASİM Başkanı Mahmut Eraslan yaptı. Türkiye’nin egemenlik hakları söz konusu olduğunda milletin iradesinin dışına çıkılamayacağını ifade eden Eraslan, "Bir gece yarısı yapılan bu bildiri milletimiz tarafından darbe iması ile karşılanmış ve toplumun geniş bir kesiminin tepkisini çekmiştir. Montrö Antlaşması bahane edilerek yapılan bu talihsiz bildiriyi masum bir açıklama olarak görmek mümkün değildir" dedi.
Türkiye’nin çok daha önemli sorunları varken zaman zaman bu tarz açıklamalarla yeniden milleti kamplaşma ve kutuplaşma içerisine sokulduğunu vurgulayan Eraslan, "Ayrılıkta azap, birlikteyse rahmet vardır. Biz milletimizin tek vücut halinde geleceğe emin adımlarla koşan bir ülke ideali çerçevesinde hareket etmesini arzuluyoruz. Ancak görülüyor ki tarih boyunca milli egemenliğimize en büyük darbeyi vuran cunta zihniyeti hala ülkemizi bölerek parçalama ve böylece kaostan beslenerek yönetme arzusundadır. Bu kâbusu millete yaşatmak isteyenler en son 15 Temmuz’da ortaya çıkmış ve milletin asil tokadını en sert şekilde yemiştir. Bundan sonra aynı hezeyanların hayalini kuran herkes bilmelidir ki yeniden milli iradeye kast edilmesi durumunda millet bunun faturasını en ağır bir şekilde ödetir. Türkiye eski Türkiye değildir. Kamburundan kurtulmuş, bir asırlık ömrüyle ulu bir çınar gibi kök salmakta aynı zamanda genç bir heyecanla her zaman daha iyiye, daha güzele doğru koşusunu sürdürmektedir." ifadelerini kullandı.
Eraslan açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:
"En iyi niyetimizle düşünecek bile olsak bu bildiri asla vatanın asli unsuru olan milletimize hizmet etmemektedir. Bilakis adeta zaman ayarlı bir bomba gibi milletin önüne atılmıştır. Sadece bu bildirinin etkisini ve ardından ortaya çıkardığı tartışmaları ellerini ovuşturarak izleyenlere bakarak dahi metnin masum bir metin olmadığını anlayabiliriz. Siyasi bir partide görevi yoksa hiçbir kamu görevlisinin emekli bile olsa devleti hizaya çekecek, millete ayar verecek böyle bir metne imza atma yetkisi yoktur. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bu bildiriyi salt bir ifade özgürlüğü ile de değerlendirmek imkânsızdır. Nasıl ki görece gelişmiş ülkelerde kamu görevlileri böyle bir açıklamaya tevessül edemezse artık bizim ülkemizde de edemez.
ASİM olarak dün olduğu gibi bugün de milletimizin yanındayız. Milletin iradesine sahip çıkmaya yarın da devam edeceğiz. Adının bile anılmasını zül olarak gördüğümüz darbeye de darbecilere de her zaman olduğu gibi yine karşıyız. Milletin seçimini ipotek altına almaya çalışan zihniyet bilsin ki bizler buradayız. 15 Temmuz’dan sonra başlayan vatan nöbetlerimizi evimizde, iş yerlerimizde, kurumlarımızda, sokaklarımızda tutmaya devam ediyoruz. Vatanımıza karşı girişilmek istenen her türlü fitneye de kanunlar çerçevesinde en sert şekilde tepkimizi koyacağımızı ilan ediyoruz." (İLKHA)