CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Öztrak, bugün mart ayı enflasyon rakamlarının açıklandığını, mart ayında enflasyonun yüzde 1,1 arttığını belirtti.
Yılın ilk üç ayında gerçekleşen enflasyonun yüzde 3,7 olduğunu dile getiren Öztrak, "Martta 12 aylık enflasyon yüzde 16,2 olmuş. Bu, 2019'dan bu yana gerçekleşen en yüksek 12 aylık mart ayı enflasyonu. Bu enflasyonla Türkiye, dünya üzerinde en yüksek enflasyona sahip 14. ekonomi olmuş. Aynı ligde bulunduğumuz ülkeler, Nijerya, Etiyopya, Haiti." diye konuştu.
Türk lirasında değer kaybı yaşandığını aktaran Öztrak, hem çekirdek enflasyonun hem de üretici fiyatlarının da ilerleyen günler için iyi bir tablo çizmediğini savundu.
Çekirdek enflasyon göstergelerinin tüketici fiyatlarının üzerinde seyrettiğini anlatan Öztrak, yurt içi üretici fiyatlarının, mart ayında yüzde 4,1 arttığını, bunun mevcut seride en yüksek üretici fiyat enflasyonu olduğunu kaydetti.
Öztrak, "Mart ayında 12 aylık üretici enflasyonu yüzde 31,2 ile tüm mart aylarının rekorunu kırmış. Son bir ayda Türk lirasındaki değer kaybının daha da hızlandığını düşünürsek önümüzdeki aylarda milletin sırtına yüklenecek zamlar çok daha ağır olacak." diye konuştu.
Hükümetin gerçek enflasyonu sakladığını ileri süren Öztrak, Enflasyon Araştırma Grubu'nun rakamlarına göre, mart ayında enflasyonun TÜİK'in açıkladığının üç katı olduğunu iddia etti.
Martta gerçekleşen enflasyonun yüzde 3,4, ilk üç ayda gerçekleşen enflasyonun ise yüzde 8,4 olduğunu aktaran Öztrak, "Enflasyonu düşük göstererek, emekliye hak ettiği aylığı, memura ve işçiye hak ettiği ücreti vermemek de zulümdür." ifadesini kullandı.
Öztrak, son üç yılda her şeye zam yapıldığını, emeklilerin bayram ikramiyelerine ise zam yapılmadığını dile getirdi.
"Türkiye dünyada salgının yeni merkez üslerinden biri oldu"
Türkiye'nin dünyada salgının yeni merkez üslerinden biri olduğunu savunan Öztrak, ülkede günlük vaka sayılarının 40 binin üzerine çıktığını, bu vaka sayılarıyla Türkiye'nin dünyada üçüncü, Avrupa'da ikinci sırada yer aldığını kaydetti.
Öztrak, "Yine günlük vefat sayıları da 180'in üzerine yerleşti. Salgınla mücadelede son üç ayı, bu hükümetin sorumsuzluğu yüzünden kaybettik." dedi.
Vatandaşların hastanelerde yatak bulamadığını öne süren Öztrak, hastanelerin Kovid-19 hastalarıyla dolu olduğunu aktardı. Öztrak, "Hastanelerde yer olmadığı için ihtiyacı olan sağlık hizmetini alamayarak, yaşamını kaybeden kaç hasta var?" sorusunu yöneltti.
Türkiye'nin, İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmesini eleştiren Öztrak, "Bundan sonra sesi ve nefesi kesilen her kadının canında, çocuklara uzanacak her rezil elde, Erdoğan şahsım hükümetinin sorumluluğu ve vebali vardır." görüşünü savundu.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin fotoğraflarını gösteren Öztrak, "Burada gırtlağına basılan milletin çocuklarıdır. Burada boğulmak istenen ülkemizin geleceği. Ülkemiz AK Parti'de büro elemanlığı kapıp, burnuna pudra şekeri çeken saray beslemelerine mi emanet edilecek? Yoksa bugün boğazına yapıştığınız, nefesini kesmek istediğiniz, Boğaziçili gençlere mi emanet edilecek?" diye konuştu.
Üniversite mezunu gençlerin işsiz olduğunu belirten Öztrak, "AK Parti'li lise mezunu bir büro memuru, kaynağı nereden geldiği belli olmayan paralarla milyonluk arabalara binip, milyoner hayatı yaşarken bu gençlerin işsiz kalması onları binbir emekle okutan aileleri de ülkemizde yaşanan bu çürümeyi ortaya seriyor." ifadelerine yer verdi.
"Hain darbe girişimi herkesin hafızalarında taze"
Öztrak, bazı emekli amirallerin imzasıyla yayımlanan açıklamaya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dün, açlığı, yoksulluğu, işsizliği, intiharları yani ülkedeki zulmün üstünü, darbe iddialarıyla örtme senaryosu uygulamaya kondu. Erdoğan şahsım hükümeti, yeni bir 'darbe mağduru'yum oyununun perdesini açtı. Biz kabak tadı veren bu tiyatroyu çok izledik. Milletimiz de Erdoğan'ın şahsım hükümetinin, sahte gündemler ve algı operasyonlarıyla milletin gündemini çalmasından artık bıktı.
Erdoğan şahsım hükümeti, Ayasofya baş imamı şeriat istediğinde, faize ve İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıktığında buna ses çıkarmıyor. Seçim kazanmak için bölücü terör örgütü elebaşının mektubunu televizyonlarda okuttuğunda, kardeşini devlet televizyonlarına çıkarttığında, bunlara 'ifade özgürlüğü' diyor. Ama içlerinde aylardır ağızlarından düşürmedikleri 'mavi vatan'ın müellifi olan, 15 Temmuz'da FETÖ ile göğüs göğse çarpışmış emekli amirallerin yaptığı bir açıklama 'Darbe yapmak için bir araya gelmek' olarak yorumlanıyor. Anlaşılan ifade özgürlüğü, sadece saray, sarayın yandaşları ve sarayın değirmenine su taşıyanlar için var."
Öztrak, "Emekli amirallerin yaptığı paylaşımın yöntem ve şekli elbette eleştirilebilir ama bu metinden darbe çıkartmak doğrusu farklı bir hüner ister. Ama 15 Temmuz'u daha unutmadık. Hain darbe girişimi herkesin hafızalarında taze. 'Türkiye'de 'darbe olmasın' istiyorsanız, emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz." görüşünü paylaştı.
Bu ülkenin emekli olan, fikrini ve tecrübesini ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmediğini dile getiren Öztrak, "Bu ülke ne çektiyse, sarayın Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslarla soktuğu mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi. Şimdi Sayın Erdoğan'a soruyoruz. Sizin aklınızın başınıza gelmesi için bu ülkenin başına daha hangi felaketlerin gelmesi gerekiyor?" sorusunu yöneltti.
CHP'nin darbelere karşı tavrının çok net olduğunu belirten Öztrak, "Biz darbelerin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız." dedi.
Milletin, emekli amirallerin açıklamasından "darbe çıkarma tezgahı"nın komedi olduğunu, fark ettiğini öne süren Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletimiz, Erdoğan şahsım hükümetinin darbe simsarlığından bıkmıştır. Yaşanan komedi, sadece şahsım hükümetinin çaresizliğinin koltuğunu korumak için yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir. Bu aynı zamanda, Meclis'in kayyum başkanının ifşa ettiği, bizim şiddetle karşı çıktığımız Montrö tartışmasında, 'Montrö Sözleşmesi'nden çıkılmasın' diyenlere bir gözdağıdır. Kanal İstanbul üzerinden okyanus ötesine göz kırpmaktır. Bu oyuncular, koltukları için bu ülkenin bekasını ve toprak bütünlüğünü, tartışmaya açmak isteyebilir. Ama milletimiz buna izin vermeyecektir."