2011 yılının mart ayında Suriye'de başlayan çatışmalar 10’uncu yılına girdi. Özellikle dış müdahalelerle büyük bir yıkımın yaşandığı ülkede, yüzbinlerce insan katledildi, milyonlarca insan muhacir oldu.
Bugün ülkede bombalanmamış bir bölge, bir yakınını kaybetmemiş insan; ailesinden uzak düşmemiş bir Suriyeli bulmak neredeyse imkânsız.
2011’de nüfusu 22 milyon olan ülkede, 10 yılda 600 bine yakın kişi vefat etti. 5,6 milyondan fazla Suriyeli, ülkeyi terk etti. 3,6 milyonu Türkiye'de yaşıyor. 6,5 milyondan fazla Suriyeli de ülke içinde ya çadırlarda ya da sağlıksız koşullarda yaşıyor.
Suriye’deki savaş, yakın vadede sona erecek gibi gözükmese de herkes bir siyasi çözüm gerektiği konusunda hemfikir.
Geçen zaman zarfında her yönüyle tarifsiz bir acının yaşandığı ülkede yaşananları bölgeyi yakından takip eden Gazeteci-Yazar Abdullah Kavan’a sorduk.
Abdullah Kavan
Olaylar nasıl başladı?
Birçok medeniyete yüzyıllardır ev sahipliği yapan kadim topraklarda her şeyin 10 yıl önce liseli öğrencilerin duvara yazdığı yazı ile başladığını kaydeden Kavan, şöyle dedi:
“Suriye’nin Dera şehrinde çocuklar okulların duvarına ‘Bunlar sana da kalmaz, doktor’ şeklinde yazı yazmışlardı. Biliyorsunuz Esad’ın lakabı doktordur. Rejim, bu çocukları gözaltına alır ve çok ağır işkencelere maruz bırakır. Çocuklar gözaltına alınınca, Dera bölgesindeki aşiretlerin reisleri, istihbarat sorumlusuna gider ve bu çocukların bırakılmasını isterler. Ancak hakaretle karşılaşırlar ve bunun üzerine yani 15 Mart 2011'de yaklaşık bin kişi sokağa çıkar. Çocukların bırakılmamasını ve aşiret reislerine yapılan bu hakaret protesto edilir. Barışçıl protestolara Esed güçlerinin karşılığı çok sert olur. İlk eylemlerde 4 kişi ölür. İnsanlar öldürüldükçe gösteriler tüm şehirlere yayılmaya başlar. Yapılan onca görüşme ve zirveden hiçbiri Suriye'de akan kanı durdurmaya yetmez. 2011 yılının mart ayında Dera'da başlayan gösteriler, kısa bir sürede Şam'a ve ardından ülkenin büyük bir kısmına yayıldı. ‘Arap Baharı’ olarak isimlendirilen süreçte Tunus, Bahreyn, Libya gibi Suriye’de de bir iki ay içinde bitecek deniliyordu fakat öngörüsü olanlar, ‘Suriye öyle bir denklemde yer alıyor ki, en erken 10 yıl sürer’ diye yorumlar yapıyorlardı. Bu bazı kesimlerce ütopik görünüyordu, ama şu an 10 yıl oldu, ancak savaş hala bitmedi.”
“Herkes ipin ucunu kendi tarafına çekerek menfaat ve çıkarlarını gözetiyor”
Yaşanan olaylarda yüz binlerce insanın katledildiğini, milyonlarca insanın mülteci konumuna düştüğünü hatırlatan Kavan, yaşanan dramlara dikkat çekti.
Kavan, “Suriye meselesinde iç ve dış dinamiklerin yanı sıra komşu ülkeler var. Savaşın bitmemesinin temel noktasında bütün bu devletin Suriye üzerinde kendi çıkar ve menfaatlerini edinmek adına meseleye müdahil olmalarıdır. Komşu ülkeler, bu savaşın kendilerine dokunmasıyla zaman zaman bazı süreçler başlattılar. Gerek Soçi’de gerek Astana’da gerek Cenevre’de Türkiye, İran ve Rusya’nın bir araya geldiği malumunuzdur. Bazı adımlar atılmak istendi, bazı ateşkesler, bazı mutabakatlara varıldı. Fakat zaman içerisinde bunların sahaya yansımadığı ve aslında bu ülkelerin gerçek bir samimiyetle meseleye yaklaşacaklarından ziyade herkes ipin ucunu kendi tarafına çekerek kendi menfaatlerini ve çıkarlarını gözetmesi nedeniyle bu mutabakatlar sahaya yansımadı.” diye konuştu.
“Suriye meselesinde ABD ve Rusya hiçbir samimiyet göstermedi”
2017 Moskova mutabakatı denilen ateşkes anlaşması sonucu 300 bine yakın insanın ülkelerine geri döndüklerini, fakat bunun çok yetersiz olduğunu kaydeden Kavan, ABD ve Rusya’nın da Suriye konusunda hiçbir samimiyet göstermediklerini aktardı.
Türkiye ile ABD arasında 2019 yılında bir anlaşmanın yapıldığını hatırlatan Kavan, “Anlaşmaya göre PKK/YPG unsurları, Türkiye sınırından 30 kilometre geriye çekilerek sınırın güvenli bölge olacağı ifade edilmişti. Ancak gelinen noktada bunun yapıldığını gördük. Yine aynı şekilde Rusya’nın Münbiç ve Tel Rıfat konusunda PKK/YPG’nin çekileceği ve bu taahhüdü Türkiye’ye verdikleri halde geldiğimiz noktada aradan yıllar geçmesine rağmen yerine getirilmedi. Suriye konusunda herkes kendi çıkarını gözetiyor. İnsanlık ve Suriye halkı adına, Suriye toprakları adına samimi olmadıklarını söyleyebiliriz.”
“Savaş sonuç doğurmuyor, siyasi çözüm şart”
Suriye meselesinin çözüm noktasının “siyasi” yani “masa” olması gerektiğini belirten Kavan, savaşın hiçbir şekilde sonuç doğurmadığını ifade etti.
Suriyelilerin ülkelerinden geri kalanını kurtarmak için siyasi çözümden başka yollarının olmadığı dile getiren Kavan, son olarak şunları söyledi:
“Suriye halkının ve sınırlarının muhafazası için bir samimiyet gösterilmesi gerekiyor. Bunun da bir yolu var; Müslüman ülkeler kendi meselelerini ecnebi ülkelere havale etmemeleri gerekir ki, bir çözüm noktası bulabilsinler. Fakat her bir taraf bir devleti tutup çözüm noktasına gideceğim dediğinde kesinlikle bu mesele çözülmeyecektir.” (İLKHA)