‘TÜRKİYE DARBE ANAYASASINA MAHKUM OLMAMALI’

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili yaptığı değerlendirmede “Mevcut anayasa mutlaka değiştirilmelidir. Çünkü bu ülke, birkaç askerin darbe sonucu oluşturduğu ortamdan faydalanarak yazdığı metinlere mahkum edilmemeli. Bu ülke bunu hak etmiyor. Bu ülke, sivil parlamentonun, halkın iradesi ile halkın oyuyla seçilmiş parlamentonun bir araya gelip yeni bir anayasa yapmaya layık bir toplumdur. Bunu başarmalıyız.” ifadelerini kullandı.

Ekleme: 17.03.2021 07:00:52 / Güncelleme: 17.03.2021 07:01:02 / manşetler
Destek için 

ANKARA / Mehmet Sait Çelik

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu, partisinin Ankara'daki genel merkezinde ziyaret etti. İki lider, baş başa görüşmenin ardından ortak basın açıklaması düzenledi. Yeni anayasa çalışmalarına değinen Sağlam, anayasaların, ülkelerin en önemli metinleri olduğunu söyledi.

SAĞLAM: "ÜLKE, BİRKAÇ ASKERİN DARBE SONUCU OLUŞTURDUĞU ORTAMDAN FAYDALANARAK YAZDIĞI METİNLERE MAHKUM EDİLMEMELİ"

Sağlam, "Anayasanın içeriği kadar da şu an sembol hale gelen 1982 Anayasası'nın korunmaya çalışılması da önemli bir husustur. Buna da dokunmak lazım. Bu anayasa mutlaka değiştirilmelidir. Çünkü bu ülke, birkaç askerin darbe sonucu oluşturduğu ortamdan faydalanarak yazdığı metinlere mahkum edilmemeli. Bu ülke bunu hak etmiyor. Bu ülke, sivil parlamentonun, halkın iradesi ile halkın oyuyla seçilmiş parlamentonun bir araya gelip yeni bir anayasa yapmaya layık bir toplumdur. Bunu başarmalıyız. 'Siviller anayasa yapamaz ancak askerler yapar' anlayışını yıkmak için de mutlaka sivillerin, halkın iradesi ile halkın oylarıyla oluşmuş parlamentonun oluşturduğu bir anayasaya bu ülkenin ihtiyacı vardır. Bu yeni anayasada neler olmalıdır ve neler olmamalıdır diye bazı ilkeler belirledik. Ortaya koyduğumuz ilk düşünce; hiç kimse kendi düşüncesini, kendi ideolojisini bu anayasaya dayatmamalıdır." diye konuştu.

"KÜRT MESELESİNE BİR DİLİN, BİR KAVMİN MESELESİ OLARAK BAKMIYORUZ"

Sağlam, Kürt meselesi ve Kürtçe anadil hakkının yeni anayasada nasıl yer alması gerektiği yönündeki bir soruya şöyle yanıt verdi: "Biz, Kürt meselesine bir dilin, bir kavmin meselesi olarak bakmıyoruz. Bu ülkede 83 milyon insan yaşıyor. Bütün insanların temel insan hakları neyse ayrım gözetilmeksizin hepsinin haklarının tam olarak verilmesini kastediyoruz. Kürtler de bunların içinde önemli bir bölümü oluşturuyor. Hiçbir kavim tanımlaması olmadan da bu yeni anayasa çok rahatlıkla bütün vatandaşları kapsayacak hale gelebilir." yanıtını verdi.

"MISIR'LA İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"

Sağlam, Türkiye'nin Mısır'la geliştirmek istediği ilişkiler hakkındaki bir soruya ise, Türkiye'nin bütün İslam ülkeleri ile ilişkilerinin olması gerektiğini düşündüklerini, bu ilişkilerin de 'çıkar' üzerine değil 'adalet' ve 'insan hakları' temelli kurulması gerektiğini söyledi.

Mısır'daki kanlı darbeyi hatırlatan Sağlam, bunun kabul edilemez olduğunu belirterek, "Ancak neticede Mısır, İslam coğrafyasının bir parçasıdır. Darbeye maruz kalan insanların haklarını çiğnemeden Mısır'la ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.

KARAMOLLAOĞLU: "BÖLGEDE GELİŞMELERDEN ETKİLENEN ÜLKELERİ BİR ARAYA GETİRMEYE İHTİYACIMIZ VAR"

Karamollaoğlu da Türkiye'nin dış politikada açılım yapmasını önemsediklerini belirterek, "Bölgede mutlaka bu gelişmelerden etkilenen ülkeleri bir araya getirmeye ihtiyacımız var. Maalesef İslam alemi kana bulandı. Düne kadar Irak'ta olmayan bir kavga var şimdi. Suriye, içinden çıkılması mümkün olmayan bir hale geldi. Neredeyse herkesin orada bir hak iddiası var. Amerika'nın da var, ta dünyanın öbür ucundan gelmiş. Avrupa'nın var, Rusya'nın var. Biraz ileri gitsek Çin'in mutlaka var. Bizim var. Türkiye olarak diğer o bölgelere komşu olan ülkelerin de var." ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu, "Dikkat edilirse en önemli unsur, bu bölgede ta işin başından beri gündeme getirilen Büyük Ortadoğu Projesinin aslında tatbikata konması ile alakalı. Büyük Ortadoğu Projesi, biz 50 yıldır söylüyoruz ki aslında 'Büyük İsrail Projesinin' başka bir adından ibarettir. Onun için bu proje kapsamında her şey gündeme getiriliyor. Bizim bunu, bu ülkede yaşayan ülkeler olarak yeniden değerlendirmeye ihtiyacımız var." şeklinde konuştu. (İLKHA)

 

 Halepçe Katliamının azmettiricileri yargılanmalı

 "Halepçe Katliamı"nın 33'üncü yıldönümünde bir açıklama yapan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Enfal ve Halepçe Katliamlarının azmettiricileri yargılanıp hak ettikleri cezayı almadan adalet yerine gelmiş olmayacaktır." dedi.

ANKARA

Saddam Hüseyin'in, 33 yıl önce işgalci ABD başta olmak üzere emperyalist ülkelerin desteğiyle Halepçe'de kimyasal ve biyolojik silahlar kullanarak gerçekleştirdiği katliam ve vahşetin üzerinden yıllar geçse de o gün yaşanan acılar halen tazeliğini koruyor. HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Enfal ve Halepçe Katliamının 33'üncü yıldönümünde yazılı bir açıklama yaptı. Enfal operasyonu ve Halepçe’de yaşanan vahşetlere dikkat çeken Sağlam, "Enfal operasyonu veya dünyanın gözleri önünde Kürtlerin soykırıma tabi tutuldukları katliamlar silsilesi... Irak’ta Saddam Hüseyin başkanlığındaki Baas Rejimi,  Kürtlere yönelik topyekûn imha amacıyla 1986 yılında Enfal operasyonunu başlattı. 3 yıllık süre zarfında çoğunluğu kadın ve çocuk 180 binden fazla Kürt, vahşi yöntemlerle katledildi." dedi.

"BÜTÜN DÜNYA ADETA BİR ÖLÜM SESSİZLİĞİNE BÜRÜNMÜŞTÜ"

Katliamdan sonra İslam dünyasındaki sessizliğe vurgu yapan Sağlam, "Katliamdan sonra ne Doğu ne Batı ne de İslam dünyasından cılız da olsa bir ses çıkmadı. Kimse bu katliamı gündeme getirmedi. İran karşısında Saddam’ı destekleyen İslam ülkeleri ile Batılı ülkeler ve Saddam’ı ideolojik olarak kendilerine yakın gören Doğu Bloku ülkeleri bu katliamı ne duydu ne gördü ne de konuştu. Bütün dünya adeta bir ölüm sessizliğine bürünmüştü. Çünkü katledilenler Kürt’tü, Müslümandı, mazlumdu, kimsesiz ve sahipsizdi." diye belirtti. Sağlam, şunları kaydetti: Sykes-Picot anlaşması sonrasında Kürtler emperyalistlerin emrine girmemiş, onların belirledikleri role uymamış, İslam ümmetine ihanet etmemişlerdi. Kürtlerin Saddam eliyle bu şekilde cezalandırılmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi de budur. İslam ülkeleri bugün coğrafyamızda meydana gelen yeni katliamların ayak izlerini geçmişte Halepçe katliamı konusundaki sessizliğinde bulacaktır.

“TARİH BİR KEZ DAHA BİZE ÖĞRETTİ Kİ EMPERYALİSTLERİN DOSTLARI YOKTUR”

Saddam’ın devrilmesinden sonra Enfal operasyonunu yöneten Kimyasal Ali lakaplı Ali El Mecid'in, Halepçe katliamının tek sorumlusu olarak yargılandığı ve idam edildiğini hatırlatan Sağlam, "Saddam ise 1982 yılında 148 kişinin katledildiği Duceyil katliamı nedeniyle yargılanıp idam edildi. Böylece; uzun süre besledikleri yılanın bir canavara dönüşmesini sağlayan emperyalistler, yazdıkları senaryoda yeni bir sayfa açarak kullandıkları figüranlardan birini daha ortadan kaldırdılar. Tarih bir kez daha bize öğretti ki emperyalistlerin dostları yoktur, sadece çıkarları vardır. Ve emperyalistlerle çıkar ilişkisi kuranlar er ya da geç bunun bedelini ağır bir şekilde ödemektedir."

"ABD, ALMANYA, İNGİLTERE, FRANSA, BELÇİKA VE DİĞER AVRUPA ÜLKELERİ İSE HER ZAMANKİ GİBİ YİNE SORUMLU TUTULMADILAR"

Küresel emperyalistlerin bu katliamlardan sorumlu tutulmamalarına dikkatleri çeken Sağlam, "İran-Irak savaşı süresince Saddam’ı destekleyen, konvansiyonel ve kimyasal her türlü silah ile istihbarat desteği sağlayan ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika ve diğer Avrupa ülkeleri ise her zamanki gibi yine sorumlu tutulmadılar. ABD ve Avrupa ülkeleri, bu katliamın dolaylı da olsa asıl failleri iken, kendi figüranları olan Saddam’ı idam etmekle birer özgürlük havarisi oluverdiler. Uluslararası Ceza Mahkemelerinde Enfal ve Halepçe Katliamlarının azmettiricileri olarak dönemin ABD ve işbirlikçileri Avrupa ülkelerinin yöneticileri yargılanıp hak ettikleri cezayı almadan adalet yerine gelmiş olmayacaktır. İslam ülkeleri de; geçmişlerinde bir kara leke olarak yer alan bu tavırlarından sıyrılarak Kürtler ile dayanışma anlamında ‘Enfal Katliamını’ soykırım olarak tanımalıdır." ifadelerini kullandı.

Sağlam, açıklamasına, "Halepçe Katliamının 33. Yıl dönümü münasebetiyle; yüzyıldan bu yana mazlum Kürt Halkına uygulanan zulüm ve katliamları bir kez daha lanetliyorum. Özellikle Halepçe katliamında şehit olanların acısını yüreğimizde hissediyor, onları rahmetle anıyorum." ifadeleriyle mesajına son verdi. (İLKHA)