Diyanet-Sen araştırması MANEVİYATA YÖNELİM ARTTI

Diyanet-Sen tarafından hazırlatılan bir raporda pandemi sürecinde maneviyata yönelimin arttığı ortaya konuldu. Raporda ayrıca, araştırmaya katılanların dini her zaman güvenli bir liman olarak gördükleri ve pandemi sürecinde manevi destek taleplerinin arttığına yer verildi.

Ekleme: 14.03.2021 01:05:32 / Güncelleme: 14.03.2021 11:12:10 / manşetler
Destek için 

Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İhsan Çapcıoğlu ve Doktora Öğrencisi Emine Kaya tarafından raporlaştırılan araştırmanın bulgularını Memur-Sen Konfederasyonu Konferans Salonu’nda düzenlenen basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı.


“HAYAT BİÇİMLERİ DEĞİŞTİ”
Güldemir, söz konusu araştırmanın alanında ilk ve tek olma özelliğine değinerek “Araştırma kapsamında, ülkemizin yedi coğrafi bölgesinden seçilen 33 şehirde, yurt dışında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve Kosova’da görev yapan 153 din görevlisi ile çevrimiçi görüşmeler yapıldığını ve 2020 yılının Ekim, Kasım ve Aralık aylarındaki görüşmelerden elde edilen verilerin çeşitli başlıklar altında değerlendirilmesi sonucu raporun oluşturulduğunu belirtti. Güldemir, araştırma bulgularına ilişkin yaptığı konuşmada, “Din görevlileri pandemi döneminde çevrelerindeki insanların dünyaya bakış açısında ve yaşam biçiminde pek çok değişimin gerçekleştiğini gözlemlemiştir. Bunlar arasında inanca, maneviyata ve ibadetlere daha çok yönelme (namaz kılmaya ve Kur’an okumaya başlama), sosyal aktivitelere katılımın, ziyaretleşme ve misafirliklerin azalması, sosyal ilişkilerde mesafenin açılması, fiziksel temastan kaçınılması, kul hakkına riayetin artması, temizlik ve hijyen bilincinin kazanılması ve daha tedbirli, hassas ve sorumlu davranışların sergilenmesi sayılabilir.” İfadelerini kullandı.

MANEVİYATIN ÖNÜNDEKİ ENGEL: AKILLI TELEFONLAR
Teknolojinin pandemi sürecinde daha çok kullanılmaya başladığını belirten Güldemir, şöyle devam etti: “Din görevlileri, akıllı telefonların ve sosyal medya ağlarının oluşturduğu sanal sosyalleşme imkânının, bu dönemde sosyal çevre ile kısıtlanan fiziksel mesafelerin yerini aldığını belirtmiştir. Bu çerçevede dijital platformlar, bir yandan bireylerin toplumla bağlarını sürdürmesini sağlayan, yalnızlaşmalarını önleyen bir araç olarak görülürken; diğer yandan içe dönüşün ve maneviyata yönelişin önünde ciddi bir engel olarak değerlendirilmektedir.”

MANEVİ DESTEK TALEBİ ARTTI
Pandemi sürecinde özellikle hastaların manevi destek talebinin arttığını ifade eden Güldemir, “Din görevlileri, çevrelerinde Covid-19’a yakalananların kendilerinden iyileşmek için dua ve Kur’an okuma talebinde bulunduğunu; hastalar arasında tövbe-istiğfar eden, dua ve ibadete yönelen, namaza başlayan ve çevrelerinden helallik isteyenlerin sayısının arttığını gözlemlemiştir. Bununla birlikte hastaların görevlilere, özellikle ölüm ve ölümden sonraki hayata ilişkin sorular sordukları ve kendilerinden manevi destek talebinde bulundukları belirtilmiştir.” şeklinde konuştu.

İNANÇLI İNSANLAR ALLAH’A DAHA ÇOK YÖNELDİLER
Araştırmanın en önemli bulgularından birinin de insanların en zor zamanlarda dini güvenli bir liman olarak gördüklerini ortaya koyması olduğunu belirten Güldemir, “Din görevlileri, vefa destek gruplarında ve filyasyon ekiplerindeki deneyimlerinden yola çıkarak dini inancın ve maneviyatın iyileştirici rolünü vurgulamışlardır. Bu süreçte inanca bağlılığı güçlü bireylerin Allah’a daha çok yöneldikleri, teslimiyetçi tutum ve davranışlar sergiledikleri ve ibadetlerini daha özenli yerine getirdikleri gözlenmiştir. Katılımcılar, genel olarak, dini inançları her koşulda güvenli bir liman olarak tasvir etmişler; bilimin çaresiz kaldığı noktalarda dinin ortak bir bilinç, destek ve sığınak olabileceğine dikkat çekmişlerdir. Din görevlileri dinin, insanların inanç, dua, şükür ve tevekkül gibi yollarla Allah ile güvenli bağ kurdukları güçlü bir bağlantı noktası oluşturduğunu ifade etmişlerdir.” dedi.

AHLAKİ PROBLEMLER STOK VE FIRSATÇILIĞI KÖRÜKLEDİ
Araştırmaya katılanların stok ve fırsatçıklarından rahatsız olduklarını belirten Güldemir, “Salgın gibi olağanüstü dönemlerde insanların iç dünyasının, değerlerinin ve bilinçaltı ahlaki kodların ortaya çıktığını vurgulamıştır. Salgına ilk tepki olarak bireylerin öncelikle kendilerini düşündüklerini ve bencilce davrandıklarını ifade etmişlerdir. Sürecin başlangıcında insanların stok, yağma ve fırsatçılık yaptıklarını, bunun da toplumun derininde yatan ahlaki problemlere işaret ettiğini belirtmişlerdir.” ifadelerini kullandı.

CAMİLERİN VE KUR’AN KURSLARININ FONKSİYONUNUN DAHA İYİ ANLAŞILMASINA VESİLE OLDU
Camilerin öneminin bir kez daha anlaşıldığını ve bu süreçte camiye özlemin arttığını belirten Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir, raporun sonuçlarına ilişkin detayları şu şekilde sonlandırdı: “Din görevlilerine göre, salgın döneminde Ramazan ayına ve Kurban bayramına özgü ibadetlerin cami merkezli gerçekleştirilememesi, yaygın biçimde benimsenen ibadet alışkanlıklarının zorunlu sebeplerden dolayı icra edilememesi, insanlar arasında dini motivasyon düşüklüğüne neden olmuştur. Ancak yeni normalin dönemle birlikte camilerin ve kursların açılması büyük bir sevinç ve mutlulukla karşılanmış ve kapalı geçen zamanda bu mekânlara büyük bir özlemin duyulduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda bu sürecin camilerin ve Kur’an kurslarının kıymetinin ve fonksiyonunun daha iyi anlaşılmasına vesile olduğu belirtilmiştir.”