ÇEKİN PİS ELLERİNİZİ İSLAM BELDELERİNDEN!

ABD’de Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla yeni bir sürecin başlandığı söylense de İslam coğrafyasındaki işgal planları geçerliliğini koruyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Afganistan'da “şiddetin halen çok yaygın olduğu” ve “barış müzakerelerinde daha çok ilerleme kaydedilmesi gerektiği” gibi bahaneler öne sürerek işgali sona erdirme konusunda aceleci davranmayacaklarını açıkladı. Öte yandan ABD’nin Irak’taki bazı sivil katliamlarının faili olan Blackwater örgütünün Libya’da darbeci General Halife Hafter’e destek verdiği ortaya çıktı. Henüz yayımlanmayan gizli Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, örgüt, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de desteğiyle geçtiğimiz yıllarda Libya hükümetini devirmek için ciddi planlar yaptı ancak bu planlar başarısızlıkla sonuçlandı.

Ekleme: 21.02.2021 02:10:14 / Güncelleme: 22.02.2021 08:15:51 / manşetler
Destek için 

BAE VE BLACKWATER’DAN LİBYA’DA KANLI DARBE PLANI
ABD’nin İslam ülkelerindeki bazı kirli operasyonlarını yürüten paralı militan grubu Blackwater’la ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıkıyor. Henüz yayımlanmayan gizli Birleşmiş Milletler (BM) raporunun, Blackwater grubu, Haziran 2019'da Libya’da isyancı güçlerin lideri Halife Hafter'e askeri ve istihbarat desteği ile hükümeti devirmeye yönelik bir operasyon planladığını iddia ediliyor.
Anadolu Ajansının ulaştığı BM Güvenlik Konseyi Libya Yaptırım Komitesi uzmanlarının henüz yayımlanmayan gizli raporuna göre, Blackwater şirketinin kurucusu Erik Dean Prince ve Batılı özel güvenlik uzmanları Libya'da Hafter'e askeri ve istihbarat desteği sağlayarak meşru hükümeti iki kez devirmeyi planladı.
Blackwater, Haziran 2019'da Hafter'e destek için saldırı helikopteri, istihbarat desteği, keşif uçağı ve denizden destek ile son derece iyi finanse edilmiş bir operasyon hazırladı. Opus adı verilen operasyonda önemli üst düzey isimlerin kaçırılıp öldürülmesi planları da yer aldı.

BLACKWATER’A BAE DESTEĞİ!
Blackwater’ın kirli operasyonunda Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) adı da geçiyor. Operasyonun plan aşaması, yönetimi ve finansmanı için BAE merkezli 3 şirketin (Lancaster 6 DMCC, L-6 FZE ve Opus Capital Asset Limited FZE) kullanıldığı ortaya çıktı. Bu üç şirket, Avustralyalı Christiaan Paul Durrant, İngiliz Amanda Kate Perry ve Güney Afrikalı Stephen John Lodge tarafından yönetilip kontrol edildi.
BM uzmanları, bu şirketleri ve yöneticileri olan Batılı 3 güvenlik uzmanını, BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya yönelik silah ambargosunu ihlal etmekle suçladı.
İlk planda Hafter'e destek için kullanılacak askeri helikopterlerin Ürdün'den alınması tasarlanırken Ürdünlü yetkililer, plandan haberdar olunca helikopterler satışını 18 Haziran 2019'da askıya aldı. Bunun üzerine operasyon için Güney Afrikalı bir şirketten 3 askeri helikopter, BAE'deki bir şirketten 3 helikopter, Bermudalı bir şirketten bir askeri uçak, Bulgar bir şirketten bir keşif uçağıyla Avusturyalı bir şirketten bir keşif uçağı satın alındı.
Operasyona askeri uçak ve hava araçlarının satın alındığı Bulgaristan, Bermuda ve Avusturya'daki şirketleri kontrol eden Erik Dean Prince de yardım etti.
Prince, ayrıca Hafter'e Mısır'ın başkenti Kahire'de 14 Nisan 2019'da operasyon için bir teklif yaptı.
Raporda, Irak'ta sivillerin öldürülmesi skandalıyla anılan ve bir süre sonra kapatılan ABD'li güvenlik şirketi Blackwater'ın da kurucusu olan Prince Libya'ya silah ambargosunu delmekle suçlandı.
Libya'ya hava ve denizden askeri indirme, Haziran 2019'da Amman, Ürdün ve Malta'dan tertip edildi ve paralı askerlerden oluşan ekip, daha önce operasyonun siber ve füzyon ayağını yürütmek için Bingazi'ye konuşlandırılan askeri uzmanlarca karşılandı. Operasyonun hava ve deniz ayağı, Hafter'in hava araçlarından ''memnuniyetsizliği'' ve ''ekibe tehditleri'' üzerine iptal edildi.
Operasyonun paralı askerleri, ikinci kez Nisan ve Mayıs 2020'de önemli hedefleri yok etmek üzere Libya'ya konuşlandırıldı ve bu sefer BAE tarafından sağlanan askeri teçhizat kullanılması plandı. Ancak bu operasyon da kullanılacak hava araçları, Libya ordusunun hava savunma sistemlerine karşı savunmasız kalacağı gerekçesiyle iptal edildi.

IRAK’TA SİVİLLERİ KATLEDENLER TRUMP’IN KARARIYLA SERBEST KALMIŞTI
Amerikan Deniz Kuvvetleri bünyesindeki özel birliklerde görev yapmış Erik Prince tarafından 1997’de kurulan Blackwater, ABD’nin Irak’taki kanlı operasyonları ve sivil katliamlarında gündeme gelmişti. Sivil katliamlarında adı sıkça gündeme gelen şirket, ABD makamları tarafından 16 Eylül 2007'de Irak'ta 17 sivilin çalışanları tarafından kasten öldürülmesiyle suçlandı.
Şirket, adli sürecin başlamasının ardından kendini aklamak için 2009'da "Xe Service", 2010'da da "Academi" olarak isim değiştirdi.
Blackwater için çalışan 4 eski paralı asker, 2008'de "kasten adam öldürmek" dahil çeşitli suçlamalarla hakim karşısına çıktı. Söz konusu isimler o dönemde ceza alsa da Trump, başkanlık görevi sona ermeden birkaç hafta önce serbest kalmaları için af kararı çıkardı.

BAE-BLACKWATER İLİŞKİSİ
Blackwater’in halihazırda en büyük müşterisinin BAE olduğu biliniyor. Şirketin sahibi Prince’in yönettiği Reflex Responses şirketi, BAE Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayid en-Nahyan için eski Amerikan deniz komandolarından 800 kişilik bir güvenlik gücü kurdu. Bu silahlı gücün o dönem BAE veliaht prensine maliyeti 529 milyon dolar olarak açıklandı. 

İŞGALCİ ÇIKMAMAK İÇİN BAHANELER ARIYOR
Afganistan’ı 20 yıldır işgal altında tutan ABD’nin, bu işgalden kolay kolay vazgeçmeyeceği görünüyor. Eski başkan Donald Trump döneminde Taliban’la anlaşan ve işgal askerlerinin büyük çoğunluğunu Afganistan’dan çeken ABD, Joe Biden’ın göreve gelmesiyle bu işgali sürdüreceğinin sinyallerini verdi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Afganistan'da şiddetin halen çok yaygın olduğu” ve “barış müzakerelerinde daha çok ilerleme kaydedilmesi gerektiği” bahanelerini öne sürerek Afganistan'dan çekilme konusunda aceleci davranmayacaklarını açıkladı.
Austin, NATO Savunma Bakanları Toplantısı'ndan sonra Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında NATO müttefikleri ile Afganistan'daki gelişmeleri de ele aldıklarını belirtti.
Austin, ABD'nin Afganistan'daki savaşı kalıcı bir şekilde sona erdirme konusunda kararlı olduğunu ancak aynı zamanda “Afganistan’ın terör örgütlerine bir güvenlik alanı olmamasına da dikkat edeceklerini” söyleyerek ABD’nin terör konusundaki hassasiyetini (!) de bir kere daha göstermiş oldu.
Austin, işgalin sona ermesi için anlaşılan tarihlerin yaklaştığını ve bunun farkında olduklarını kaydederek, "Ancak bunu maksatlı ve belirli bir metotla yapmak istiyoruz. Burada alınacak kararlardan önce bir şey demek istemem, ayrıca Başkan'a sunacağım tavsiyeyi de özetlemek istemiyorum. Açıkçası şiddet halen çok fazla. Afganlar arasındaki müzakerelerde çok daha fazla ilerleme kaydedilmeli." diye konuştu.
Taraflara şiddeti azaltmaları çağrısında bulunan Austin, "Müttefiklerimize, yaptığımız incelememizin sonucu ne olursa olsun, ABD'nin onların kuvvetlerini riske atacak ve İttifak'ın (NATO'nun) itibarını zedeleyecek şekilde Afganistan'dan aceleci ve düzensiz bir şekilde çekilmeyeceğini söyledim. Sürpriz olmayacak. Her şeyi danışacağız, birlikte karar alacağız, birlikte hareket edeceğiz." dedi.

ANLAŞMAYA GÖRE MAYISTA İŞGAL SONA ERİYOR
ABD ile Taliban arasında Şubat 2020'de anlaşmaya varılmıştı. Anlaşma kapsamında ABD’nin 15 Ocak 2021 itibariyle Afganistan'daki asker sayısı 2 bin 500'e indirilmişti. Anlaşmaya göre, ABD'nin mayıs ayı itibariyle tüm askerlerini Afganistan'dan çekmesi gerekiyor. Ancak Biden yönetimi, başta Taliban ile yapılan anlaşma olmak üzere ABD'nin bu ülkedeki güçlerinin durumuna yönelik inceleme başlatmıştı. ABD’nin yeni yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar da bu ülkenin, söz konusu anlaşmaya uymayacağı konusundaki şüpheleri güçlendiriyor.