Türkiye Aile Meclisi Ankara temsilcilerinden Hukukçu Mehmet Yaman, İstanbul Sözleşmesi ve yürürlükteki uygulayıcısı 6284 sayılı sözde "aile kanunu"nun, tüm şiddetiyle kadını değersizleştirmeye, yalnızlaştırmaya ve aileleri dağıtmaya devam ettiğini dile getirdi.
Aileyi yıkan İstanbul Sözleşmesi'nin 9'uncu yılı nedeniyle İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Hukukçu Mehmet Yaman, İstanbul Sözleşmesinin, kadına yönelik şiddeti önleme kılıfı altında aile birliğine büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Yaratılışa, hukuka, inancımıza aykırı, fuhşiyatın, sapkınların hâkimliğini yapan, aileyi ve insanlığı ifsat eden İstanbul Sözleşmesinin güvenliği tehdit ettiğini belirten Yaman, "Bizler Müslümanlardan oluşan bir İslam toplumuyuz. Bu lanet sözleşmeyi iptal eden Hıristiyan ülkelerden çok daha önce İstanbul Sözleşmesini iptal etmiş olmalıydık. Çünkü bu lanet sözleşme bizim inanç değerlerimize ve yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'e tamamen aykırıdır." dedi.
Yaman, "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesine biz kısaca İstanbul Sözleşmesi diyoruz. Bu sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanmış ve biz de 2011 Mayıs ayında eski Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanmak suretiyle sözleşmeye taraf olmuşuz. Aynı yılın 24 Kasım'ında meclisten geçirmek suretiyle Anayasanın 90'ıncı Maddesine göre uluslararası bir sözleşme olarak ülkemizde kanun üstünde geçerli olmak üzere kabul etmişiz. Bu sözleşmenin başlığında, aile içi şiddetin önlenmesi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi gibi ilk bakışta tatlı kabul edilebilecek, hoşgörüyle karşılanacak bir sözleşme olduğu imajını veriyor. Ancak bu sözleşmenin maddeleri teker teker incelendiği zaman sözleşmenin maddeleri arasında gizlenmiş, inanç ve ahlaki değerlerimizle, sosyal yapımızla uyuşmayan pek çok yanlış hükümlerin olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"İstanbul Sözleşmesi ile 18 yaşından küçük kızlar da kadın hükmündedir"
İstanbul Sözleşme ile anne, kız, kız kardeş, abla, teyze ve hala gibi bütün mukaddes değerlerimizin yok sayıldığını aktaran Yaman, "3'üncü maddesiyle aile kavramı kaldırılıyor bunun yerine ortak ev arkadaşlığı getiriliyor. 4'üncü maddede çok açık şekilde eş tanımı (karı-koca) kaldırılıyor bunun yerine 'partner' gibi ne olduğu belirsiz bir kavram getiriliyor. Kadın olabilir, erkek olabilir, erkek erkeğe olabilir veya çocuk olabilir partner adı altında 2 kişinin ortak bir yerde kalmasına izin veriliyor. '18 yaşından küçük kızlar da kadın hükmündedir' diyor. Yani 0-18 yaş arasındaki kız çocukları da bu sözleşme hükmüne göre kadın oluyor. Hiç kabullenemeyeceğimiz o kadar çok şey var ki! Sözleşmenin 12'nci maddesinde din, ahlak, inanç, örf ve âdet kurallarının aileye ve kadınlara getirmiş olduğu bütün prensipler kökünden kazılacaktır diyor." şeklinde konuştu.
"Cinsiyet eşitliği adı altında Cenab-ı Hakk'ın yaradılış kaidesine karşı çıkıyorlar"
Sapkınlıkların yasaklanması gerektiğini dile getiren Yaman, konuşmasının devamında şunları aktardı:
Cenab-ı Hakk'ın yarattığı -kadın ve erkek- bütün canlı varlıklar, bitkiler dahil olmak üzere erkek ve dişi genlerinden oluşurlar. Hayvanlar, bitkiler ile insanlar dişi ve erkek olarak yaratılmışlardır. Rabbimizin yaradılış kaidesi budur. Allah'ın yarattığı ve bütün kâinat için koyduğu temel ilkelere cinsiyet özgürlüğü adı altında üçüncü bir cins oluşturuyorlar. Böylece LGBT dediğimiz lezbiyen, gey, biseksüel, transgender meşru hale getiriliyor. Bunlarla beraber 11, 12 ve 13'üncü maddelerinde anasınıfından itibaren eğitim programlarında işlenmesine ve bunlara hoşgörüyle yaklaşılmasına müsaade edilecek ortamın oluşturulması için bu fikrin eğitim müfredatına sokuluyor.
"İstanbul Sözleşmesi acilen kaldırılmalıdır"
Yaman, "10 Şubat 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile bu uluslararası sözleşme Meclisten geçirilerek kabul edilmiş. İşin acı tarafı uluslararası sözleşmeler Anayasamızın 90'ıncı maddesine göre içeride çıkarttığımız kanunlardan daha geçerli ve Anayasaya aykırılığı itiraz edilemeyecek ve iptali için herhangi bir dava açılamayacak bir güvence oluşturulmuş. Bu anlayışla kadını korumak ve kadına şiddeti önlemek nerede? Başlıkla hiç alakası olmayan tatlı balın içine zehir katılmak suretiyle insanlar kandırılıyor. İstanbul Sözleşmesi bütün dünyayı kasıp kavuran aklı başında millet ve devletlerin kabul etmediği bir sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi insanlara yanlış anlatılmak suretiyle gerçek yönleri gizleniyor ve toplumumuzun tahribatına göz yumulmasına sebebiyet teşkil ediyor. İstanbul Sözleşmesi acilen kaldırılmalıdır. İstanbul Sözleşmesinin, sadece bazı maddelerinin değil tümüyle kaldırılması gerekiyor. 80'inci maddesi çok açık: Cumhurbaşkanı olarak Avrupa Konseyine resmi bir yazı gönderilerek sözleşmeden ayrılmanın beyan edilmesiyle bu sözleşmeden çıkılacak." ifadelerini kullandı. (İLKHA)