HÜDA PAR: ABD'yi güçlü kılan şey İslam ümmetinin parçalanmışlığıdır

ABD Başkanı Joe Biden'in seçilmesiyle var olan emperyalist politikalarının aynen devam edeceğine dikkat çeken HÜDA PAR Genel Sekreteri Demir, emperyalistleri güçlü kılan şeyin, İslam ümmetinin dağınıklığı olduğunu söyledi.

Ekleme: 25.01.2021 16:10:25 / Güncelleme: 25.01.2021 16:15:59 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Dış gündeme dair açıklama yapan HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Şehzade Demir, Suriye'de üçlü zirve ile mültecilerin durumu, Joe Biden'in ABD başkanı seçilmesi ve zengin ülkelerin aşı ahlaksızlığı gibi gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.

Üçlü zirve ve Suriyeli mültecilerin durumu

Suriye'de üçlü zirveye değinen Demir, "Geçtiğimiz günlerde Arap basınına yansıyan; Rusya, siyonist rejim ve Esad yönetimi arasında gerçekleşen üçlü zirve iç savaşın nasıl bir sürece evirildiğini ortaya koymaktadır. Suriye savaşında doğulu ve batılı emperyalistlerin amacının sadece işgal rejiminin güvenliği olduğu, bir kez daha anlaşılmış oldu. Vekâlet savaşı sahasına dönüşen ülkedeki süreç, Suriyelilerin değil, siyonist işgal rejiminin çıkarlarına hizmet etmektedir. Kendi halkının meşru taleplerine karşı şiddet kullanan ancak Golan işgalcisi siyonist işgal rejimiyle pazarlık masasına oturabilen Esad rejiminin durumu ise ibretliktir." dedi.

"İç savaşın son bulması için, başta Türkiye ve İran olmak üzere bölge ülkeleri inisiyatif almalı"

Suriyeli mültecilerin durumuna da dikkat çeken Demir, "Yüzbinlerce Suriyelinin katline ve mülteci durumuna düşmesine neden olan iç savaş sivillerin hayat şartlarını her geçen gün daha da ağırlaştırmaktadır.  Çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib'te 50 bin sivilin yaşadığı 110 çadır kamp sular altında kaldı. Ülkede 9 yıldır aralıksız devam eden iç savaş;  pandemi ve ağır kış şartlarında sivillerin yaşamını daha da zorlaştırmaktadır. Katliamlardan kurtulabilen siviller, yeterli miktarda yardım ulaştırılamayan bölgede hastalık, soğuk ve açlıktan kırılmaktadır. İç savaşın son bulması için, başta Türkiye ve İran olmak üzere bölge ülkeleri inisiyatif almalıdır. Emperyalist güçlerin savaşı uzatmaya yönelik planları boşa çıkarılmalıdır. Süresiz ateşkes, tüm kesimlerin dâhil edildiği yeni anayasa yazımı süreci ve Suriye'nin yeniden imarıyla Suriyelilerin mağduriyeti giderilmelidir." ifadelerini kullandı.

Joe Biden'in ABD Başkanı seçilmesi

Joe Biden'in ABD Başkanı seçilmesini değerlendiren Demir, "Cumhuriyetçi partinin adayı Joe Biden, ABD'nin 46. Başkanı seçilerek göreve başladı. ABD'de aralarında Komünist partinin de olduğu 20'den fazla parti olmasına rağmen 1852 yılından beri seçilen başkanlar ya Demokrat ya da Cumhuriyetçi Parti'dendirler. ABD bir sistem ülkesidir. Belirlenmiş genel stratejiler vardır. Başkanın partisi, dini, rengi, ırkı ve düşüncesi ne olursa olsun, önemsiz şeyler hariç, bu genel stratejilere uymak zorundadır. Başkanın geniş yetkileri olsa dahi bu genel stratejilerin dışına çıkamaz. Sömürü üzerine kurulu bu emperyalist sistem her hâlükârda işlemeye devam etmektedir." dedi.

ABD'nin emperyalist politikaları devam edecek

ABD'nin emperyalist politikalarının devam edeceğine işaret eden Demir, "Son dönemde baba ve oğul Bush ile Donald Trump Cumhuriyetçi Partiden, Bill Clinton ve Barack Obama ise Demokrat partiden seçilerek başkanlık yaptılar. İslam âlemine yönelik işgal, talan, katliam ve sömürü politikaları her iki parti ve bütün başkanlar döneminde aynen devam etti. Başkanlık koltuğuna yeni oturan Joe Biden da var olan emperyalist politikaları aynen devam ettirecektir. Kaldı ki kendisini Obama dönemindeki icraatlarından tanıyoruz. ABD'nin başına gelen kişilerden ziyade bizim için önemli olan; İslam ülkelerinin kendi aralarındaki ihtilafları bitirmeleri, siyasi, iktisadi ve sosyal birliktelikler inşa ederek kendi aralarındaki sorunları dış güçlerin müdahil olmasına fırsat vermeden, kendi aralarında çözmeleridir. Unutulmamalıdır ki, Amerika'yı, Siyonizm'i veya diğer emperyalistleri güçlü kılan şey, aslında İslam ümmetinin dağınıklığı ve parçalanmışlığıdır." diye kaydetti.

Zengin ülkelerin aşı ahlaksızlığı

Zengin ülkelerin aşı ahlaksızlığını değerlendiren Demir, "Koruyucu ekipman tedarikinin zor olduğu pandeminin ilk zamanlarında birbirlerinin ekipmanlarını çalmakla öne çıkan zengin ülkeler, bu kez aşı tedarikindeki bencil yöntemleriyle gündemdedirler. Pandeminin kontrol altına alınmasında aşının önemi uluslararası alanda kabul edilmiştir. Dünya nüfusuna oranla sınırlı üretilen aşılar, zengin ülkeler tarafından kapışılırken, fakir bırakılmış ülkelerin aşıya ulaşamamaları büyük bir sorundur. DSÖ'ye göre bazı ülkeler ihtiyaçlarından daha fazla aşıyı alıp stoklarken, ismi verilmeyen başka bir ülkede sadece 25 doz aşı yapılabildi. Bu durum, zenginliğin özellikle batı ülkelerinde ahlaksızlıkla birleştiğini göstermiştir." dedi.

"Dünyada adaletten yoksun bir düzen vardır"

Dünya zenginlerinin ahlaki durumlarının sorgulamadığını sözlerine ekleyen Demir, "Aşı İttifakı'nın verilerine göre Kanada, nüfusunun üç katı aşı stokladı. Birçok batı ülkesi de benzer yöntemlere başvurmaktadır. Salgının küresel bir boyutta olduğu, mücadelenin de küresel boyutlarda olması gerektiği göz önüne alındığında; dünyanın fakir bölgelerindeki topluluklar aşıya erişemezse, aşı stokçuluğu yapan ülkeler başta olmak üzere hiçbir ülke pandeminin pençesinden kurtulamayacaktır. Dünyada adaletten yoksun bir düzen vardır.  Servet dağılımındaki adaletsizlik de feci boyutlardadır. Milyarlarca insan açlıkla karşı karşıyayken bundan rahatsızlık dahi duymayan dünya zenginlerinin ahlaki durumları yeterince sorgulanmamaktadır. Aynı ahlaki çöküntü küresel salgınla mücadelede de kendini gösterdi." şeklinde konuştu. (İLKHA)



Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar