Türkiye Aile Meclisi Platformu, "Batıda Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları Nereye Eviriliyor?" başlığıyla Ortak Akıl ve Dayanışma Derneği'nde bir basın açıklaması düzenledi.
Türkiye Aile Meclisi Başkan Yardımcısı Fehmi Kaynar tarafından okunan basın metninde "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' adı altında yürütülen ifsat çalışmalarının son bulması çağrısında bulundu.
ABD'de yeni normal döneme giden süreçte yeni bir yasal düzenleme yapılarak anne, baba, erkek çocuk, kız çocuk, karı, koca ve buna benzer cinsiyet belirten kelimelerin kullanılmasına son verildiğini ve bunun yerine veli, çocuk, eş gibi ifadeleri kullanıldığını belirten Kaynar, "Bu düzenlemeler, AB tarafından da kabul görüyor. Bu yılbaşından itibaren Vatikan'da Papa da cinsiyetsiz toplum projesine dolaylı bir şekilde destek verdi. Bunun anlamı anne babadan sonra, kız-erkek ayırımı kalkınca dede, nine, amca, dayı, hala, teyze, kayınpeder, kayınvalide de yok demektir." dedi.
"İnsan fıtratına yönelik komploların ardı arkası gelmiyor"
Kaynar, "Bir yandan aileyi hedef alan yasalar, öte yandan pandemi, ilaç, aşı ve gıda yoluyla kısırlaştırma faaliyetleri var. Bunlar yetmiyormuş gibi, GDO’lu, hormonlu ürünlerin ardından, mRNA (mesajcı RNA)’nın gıdalarda da kullanılmasına yönelik çalışmalar ve sentetik et ve yeni probiotik bazlı gıda üretimi ile insan fıtratına yönelik komploların ardı arkası gelmiyor. Böyle bir zamanda hayvan hakları ile ilgili bir yasa tasarısının gündeme getirilmesini manidar olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz." diye konuştu.
"İfsat çalışmaları durdurulsun"
İstanbul Sözleşmesi çerçevesinde, dindar bilinen çevrelerin bile toplumsal cinsiyeti içselleştirerek eşitlik yerine adalet kavramını kullandığını ve bunun fıtrattan sapma anlamına geldiğini vurgulayan Kaynar, "Doğuştan gelen cinsiyet tanımı yerine zaman içerisinde kazanılan cinsiyeti esas alan bir anlayışa evirildi. Bugün sözleşme ve yasa çerçevesinde cinsel deneyim, yönelim ve tercihi ve pozitif ayrımcılığı öngören düzenlemelerle ilişkili değişik taleplerin sürecinde kalması en azından sirayet ve gelişmelerinin durdurulması için çağrı yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanından, Sayın TBMM Başkanından, Sayın Adalet Bakanından, Sayın Aile Bakanından, Sayın Diyanet Reisinden ve TBMM’de gurubu bulunan partilerin sayın genel başkanlarından, grup başkanvekillerinden ve mecliste vekili bulunan siyasi partilerden acilen bu konunun açığa kavuşturularak konuya bir çerçeve çizilmesini bekliyoruz." dedi.
14 Ocak 2016’dan beri nüfus cüzdanımız ve pasaportlarımızda, artık İngilizce olarak 'Gender' yazıldığını hatırlatan Kaynar, son olarak şu ifadeleri kullandı:
Yani bir vatandaş 'Gender' olarak tanımlandığına göre, toplumsal cinsiyet tercihini sınırsız bir şekilde tanımlayabilir mi? Bu tercihinden geri dönmek, başka bir deneyim için tanım değişikliğine gidebilir mi? Yasada bu anlamda boşluk olup, bu boşluğun giderilmesi gerekir. Türkiye Müslüman bir ülkedir ama bizim inanç ve geleneğimizde 'fuhşiyat' olarak tanımlanan bu işlerin bu şekilde yasal himaye altına alınma gayretlerini anlayamıyoruz. Laiklik adına geçmişten bugüne yapılan bazı uygulamaları anlamakta da güçlük çekiyor ve bu işlerin sorumlularını da bu haksızlığın sürdürülmesi için lobi yapanları, bu komplodan yana taraf olanları Allah’a havale ediyoruz. Siyasileri ise verdikleri sözde durmaya davet ediyoruz.
Gender ne demek?
İngilizcedeki karşılığı 'cinsiyet' anlamına gelen 'Gender' ismin cinsi, cinsiyet, her iki cins için ortak olan kelime gibi anlamlar barındırıyor. (İLKHA)