DIŞ HABERLER SERVİSİ – Siyonist işgal rejiminin yaptığı zulüm ve işgal artık kendi taraftarları tarafından da görülmeye başlandı. israilli insan hakları kuruluşu B’Tselem işgal rejimini “Apartheid” olarak isimlendirdi. B’Tselem, ilk defa işgal rejimi için "apartheid" rejimi (ırkçı, ayrımcı devlet) tanımını kullandı.
B’Tselem'in hazırladığı raporda, Ürdün nehri ile Akdeniz arasında yer alan tarihi Filistin topraklarına işaret edilerek, "İsrail rejimi nehirden denize kadar olan coğrafyanın tamamında Yahudilerin üstünlüğü ve bunun sürekliliği için çabalıyor. Dolayısıyla artık israil’e 'apartheid' devleti diyebiliriz." ifadeleri kullanıldı.
israilli insan hakları kuruluşu, raporunda "israil egemenlik sürdüğü tüm bölgelerde (Yeşil Hat, Batı Yaka, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi) bir halkın (Yahudi) başka bir halka (Filistinliler) üstünlüğü esasına göre hareket ediyor. İşgal rejimi bir apartheid rejimidir ve bir gün ila bir gece arasında kurulmamıştır. Bilakis zamanla kurumsallaşan bir yapıdır." ifadelerine yer verildi.
Raporda, Yahudilerin kaderini tayin hakkı dahil her türlü hakka sahip olduğu bu coğrafyada Filistinlilerin tamamen mahrum bırakıldığı ve işgal rejimi tarafından haklarına sahip olmalarının engellendiği belirtildi.
Dünyadaki herhangi bir Yahudi’nin, eşinin, çocuklarının ve torunlarının işgal rejimi vatandaşlığı alma hakkı olduğu kaydedilen raporda buna karşılık bir Filistinlinin bu topraklarda doğmuş olsa bile ya da annesi ve babası bu topraklarda yaşamış olsa bile işgal rejimine dönme hakkının olmadığı vurgulandı.
FİLİSTİN TOPRAKLARINDA 280'DEN FAZLA YASA DIŞI YERLEŞİM BİRİMİ KURULDU
Raporda, İşgal rejiminin yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşasına da değinilerek, şöyle devam edildi:
"İsrail 1948’den bu yana Yeşil Hat içindeki Filistinlilerin topraklarının yüzde 90’ına el koydu ve buralarda Yahudi kent ve beldeleri kurdu. 1967’den bu yana ise Filistinlilerin topraklarında 280’den fazla Yahudi yerleşim birimi inşa etti ve burada 600 binden fazla Yahudi yaşıyor."
Raporda, İşgal rejiminin "demokratik bir ülke ve milyonları geçici süreliğine işgal altında tutan bir devlet" olduğu yönündeki tanımların gerçeklikle ilgisinin bulunmadığına işaret edildi.
B’Tselem’in Müdürü Hagai el-Ad ise raporda şu ifadeleri kullandı:
"israil'de böyle bir şey yok (işgale ek olarak demokrasi), nehirden denize tek bir rejim var ve bu, resmin tamamına bakmamızı ve ona doğru bir şekilde apartheid dememizi gerektiriyor. Bu gerçeklik görüşü bizi umutsuzluğa sürüklememeli, aksine bu bir değişim çağrısıdır. Çünkü bu sistemi kuranlar insanlardır ve insanlar onu değiştirebilir."
SİYONİST İŞGAL REJİMİNİN “APARTHEİD TIBBI” KARŞITI KAMPANYA BAŞLATILDI
Öte yandan Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, Filistinlileri Kovid-19 aşı sürecinin dışında bırakan işgal rejiminin, ırkçı Apartheid politikasına karşı uluslararası çapta küresel bir kampanyanın başlatıldığını bildirdi.
El-Bergusi, siyonist işgal rejiminin “Apartheid Tıbbı” politikasına karşı başlatılan uluslararası imza kampanyasıyla, işgal altındaki Batı Yaka ile işgalcilerin ambargo zulmüne maruz kalan Gazze Şeridi’nde yaşam mücadelesi veren Filistinlilerin derhal aşılanmasının amaçlandığını vurguladı.
El-Bergusi ayrıca, sağlık alanında önemli çalışmalarıyla tanınan çok sayıda doktorun, bilim adamının yanı sıra birçok ünlü düşünür ve sanatçının kampanyaya destek verdiğini de belirtti.
Siyonist işgal rejimi, zindanlardaki "güvenlik" tutuklularına Kovid-19 aşısı yapılmaması için geçen ay ilgili kurumlara talimat gönderdi. Filistin Esirler Cemiyeti'nin verilerine göre, işgal zindanlarında 190 Filistinli esir Kovid-19'a yakalandı.
APARTHEİD NEDİR?
Apartheid, Afrika'nın güneyinde bulunan Güney Afrika Cumhuriyeti ile bu devlete bağlı Güneybatı Afrika'da 1948 - 1994 yılları arasında resmî devlet politikası olarak iktidarda bulunan Ulusal Parti hükûmeti tarafından uygulanan ve bu doğrultuda yasalar çıkararak ırksal ayrımcılığı savunan sistemdir.
Apartheid kelimesi Afrikanca "ayrılık" anlamına gelmektedir. Bu süreç Avrupa kökenli beyazlar tarafından, baasskap adı da verilen ve beyaz ırkın diğer ırklardan üstün olduğunu savunan bir ideoloji ile yürütülmüştür.