Prof. Dr. İsmail Balık, "Sinovac aşısı" ile ilgili merak edilenleri anlattı

Sinovac aşısı ile ilgili halk tarafından merak edilen hususlar hakkında bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Balık, önemli tavsiyelerde bulundu.

Ekleme: 02.01.2021 17:05:16 / Güncelleme: 02.01.2021 17:06:10 / Sağlık / Ankara Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İsmail Balık, tüm dünyayı etkisi altına alan ve birçok ülkede 2'nci ve 3'üncü dalganın yaşandığı yeni tip Coronavirus'e karşı geliştirilen Sinovac aşısı hakkında merak edilen soruları cevapladı.

Aşı ile ilgili en fazla merak edilen konular hakkında İLKHA'ya konuşan Balık, vatandaşların Covid-19 hastalığını önemsemelerini ve önerilen tedbirleri ciddiye almalarını tavsiye etti.

"Türkiye aşı altyapısı dünyada en iyi ülkelerinden bir tanesi"

İlk aşılamayla ilgili Sağlık Bakanlığının laboratuvarlarında analizlerin başladığını dile getiren Balık, "Analizler yaklaşık 14 gün sürecek. Ortalama 15 gün sonra aşılamalara başlamış olacağız. Sağlık Bakanı aşılamanın ne şekilde olacağını anlattı. E-nabız ve aile hekimlerinin kendi sistemlerinde görebileceği şekilde sırası gelenlere aile hekimi merkezlerinde veya hastanelerde aşı yapılmaya başlanacak. Bu konuda herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Çünkü Türkiye, aşı altyapısı bakımından dünyada en iyi ülkelerden biridir. Türkiye neredeyse günde 2 milyona yakın kişiye aşılama yapma potansiyeline sahip bir ülkedir. Çin'den alınan aşının 2 ila 8 derece hava sıcaklığında saklanacağı düşünülürse geçmişte kullandığımız aşılar da bu şekildeki aşılardı. Dolayısıyla depolama ve lojistik açısından Türkiye'nin en ücra köşelerine kadar bu aşıyı ulaştırıp yapabilecek altyapı ve sistemimiz var. Dolayısıyla bunu hızlı bir şekilde yapabileceğiz." dedi.

"İki aşının da 'faz 3' klinik çalışmalarını ülkemizde 20 merkezde yaptık"

Türkiye'nin Sinovac aşısını seçme nedeninin aşılama altyapısına uygunluğu olduğunu söyleyen Balık, "Hızlı aşılama için akılcı bir yaklaşım. Güvenlikle ilgili insanlarımızın kafasında kuşku kalmaması gerekir. Aşılar artık yaygın uygulamaya geçti. Bırakın faz 1, faz 2 ve faz 3 çalışmalarındaki güvenliklerinin netliğinin ortaya çıkmasını çünkü orada en fazla 30 bin, 40 bin veya 50 bin kişiye uygulayabilirsin. Ama sahada uygulamaya başlayınca biraz önce söylediğim gibi 2 milyon-3 milyon civarında kişiye mRNA aşısı uygulandı. Rusya'da Sputnik V aşısı yaygın uygulanmaya başlandı. Çin'de aşı bir süreden beri yaygın uygulanıyor. Çin'de iki firmanın aşısı yaygın olarak uygulanıyor. Çin'de 1 milyondan fazla kişiye aşı uygulandı. Bugüne kadar insanların en çok korktuğu şey 'Aşıya bağlı ölüm görünüyor mu görünmüyor mu?' kaygısıydı. Bugüne kadar böyle bir şey olmadı. Kaldı ki biz her iki aşıyı da yani hem BioNTech aşısı hem de Sinovac aşısını kullanacağız. Dolayısıyla biz her iki aşının da faz 3 klinik çalışmalarını ülkemizde 20 merkezde yaptık. Kendi bilim insanlarımız da bunların nasıl etki yaptığını, yan etkilerinin neler olduğunu bizzat gözlemlemiş oldular." ifadelerini kullandı.

"Bir aşının içinde insan sağlığına zararlı bir maddenin bize gizlice enjekte edilebilmesi mümkün değildir"

Konuşmasının devamında Balık şunları aktardı:

Dolayısıyla aşıları biz kendimiz denedik, gözlemledik ve kendi laboratuvarlarımızda detay analizlerini yapıyoruz: Aşının içinde ne var, hangi maddeleri içeriyor? gibi. Bu açıdan Türkiye son derece yetkindir. Uluslararası akredite laboratuvarları vardır. Dolayısıyla bu laboratuvarlarda herhangi bir şeyin kaçması söz konusu değildir. Yani dışarıdan gelen bir aşının ya da ilacın içinde insan sağlığına zararlı bir maddenin bize gizlice enjekte edilebilmesi mümkün değildir. Bu laboratuvarlarda biz bunları detaylı bir şekilde analiz edebilme yeteneğine sahibiz. Bir kere vatandaşımız bunu bilsin. Türkiye bu anlamda sıradan bir ülke değildir. Detaylı ve çok kapsamlı analiz yapabilecek laboratuvarlara ve bilim insanlarına sahip bir ülke olduğumuzu vatandaşımız unutmasın. Lütfen vatandaşımız Türkiye'de bilimin geldiği noktayı küçümsemesin.

"Çin'de hasta kalmadığı için Faz 3 çalışması yapılamadı"

Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei'nin Çin'den Türkiye'ye getirilen Coronavirus aşısının açıklamasının yanlış anlaşıldığını dile getiren Balık, "Açıklamanın yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. 'Yanlış anlaşıldı' diye sonradan düzeltme de yapıldı. Çin'de Faz 3 çalışması yapılamadı. Çünkü Çin'de Faz 3 çalışması yapılabilmesi için hastalığın aktif olarak devam ediyor olması gerekiyor. Faz 3 çalışmasında bir kola aşı veririsiniz bir kola içi boş bir sıvıyı verirsiniz. Her iki kolda ne kadar hastalıkla karşılaşacağınızı araştırırsınız. Burada aşının yüzde kaç etkili olduğunu bulursunuz. Çin'de hiç hasta kalmadığı için dolayısıyla Faz 3 çalışması yapılamadı. Bunun yerine Türkiye, Brezilya ve Endonezya'da hastalık aktif olarak devam ettiği için Faz 3 çalışması bu şekilde yapılmış oldu." dedi.

"Aşı acil kullanım onayıyla insanlarımıza yapılacak"

Henüz hiçbir aşının ruhsatının olmadığını söyleyen Balık, "Aşıların kullanımları şu anda tüm dünyada 'acil kulanım onayı' ile veriliyor. Bu normal onay değildir. Çünkü normal onayın olabilmesi için Faz 3 çalışmasının tüm detay verilerinin ortaya çıkması ve sağlık otoritesinin eline geçmesi gerekir. Aşının etkisinin ne kadar uzun süreceğinin bilinmesi için -6 ay mı, bir yıl mı veya 2 yıl mı- zamanımız yok. Faz 3 çalışması bu anlamda devam ediyor. Aşı yapılanlar takip edilmeye devam ediyor. Dolayısıyla 6 aylık periyotlarla bir yıllık ve 2 yıllık periyotlarla aşı yapılan kişilerde aşının ne kadar süreceği görüldükten sonra bunlar Faz 3 çalışmasına yansıyacaktır. Dolayısıyla normal onay süreci 6 aydan daha önce olmayacaktır. Tüm dünyadaki uygulamalar bu şekilde. Bu nedenle Çin'in ya da başka ülkenin onay vermediği sözünü doğru algılamak gerekir. Bizde de aşı bu süreçte normal onay almayacak. Acil kullanım onayıyla insanlarımıza yapılacak." ifadelerini kullandı.  

"Bugüne kadar felç ve ölüm gibi bir yan etki görülmedi"

Aşıların olası yan etkilerinin neler olabileceği hakkında da Balık, "Yan etkiler açıklandı. Aşının yapıldığı yerde diğer aşılarda gördüğümüz standart yan etkilerinden farklı yan etkileri yok. Aşının yapıldığı yerde ağrı, kızarıklık, kolda ağrı, vücutta yaygın ağrılar, eklem ağrıları, kas ağrıları ve 1-2 gün civarında hafif ateş gibi birtakım aşıların yaptığı genel belirtiler görülebiliyor. Örneğin zatürre aşısında da bu etkileri gördük. Grip aşısında da bu yan etkileri gördük. Ciddi herhangi bir yan etki görülmedi. Yani felç ve ölüm gibi bir yan etki görülmedi. Faz çalışmaları, tüm aşılar için 200 bin deneğin üzerinde yapılıyor. Faz çalışmalarına giren vakalar çok daha yakından izleniyor. Diğer taraftan kitlesel uygulama başladı. Amerika, Çin ve Avrupa Birliği ülkelerinde 2 milyonunun üzerinde aşı uygulandı. Ciddi herhangi bir yan etki ile karşılaşılmadı." şeklinde bilgi verdi.

"Aşının içine çip yerleştirilmesine gerek yok, cep telefonlarınız sayesinde her hareketiniz zaten izlenebiliyor"

Aşının içine çip konulmasının söz konusu olmadığını da dile getiren Balık, "İnsanlar kafasında canlandırıyor diye söylüyorum. 'Çip olabilir mi bunlar?' sözleri dolaşıyor. Bizim laboratuvarlarımızda, aşının içinde çip olup olmadığı kesin olarak tespit edilebilir. Ayrıca birilerinin sizi izlemesi için aşının içine çip koymasına gerek yok. Elinizdeki telefonlarla çok rahatlıkla her şekilde yaptığınız her hareketi izleyebiliyorlar. Gözbebeklerinin içindeki izi takip edebiliyorlar. Hatta telefonlardaki kameralarla evinizin içini bile gözetleyebiliyorlar. Bunu herkes biliyor. Bundan çekinmeyen insanlar, en gelişmiş cep telefonunu alıyorlar! Kaldı ki telefon ne kadar gelişmişse izlenmeniz o kadar fazladır. Bunları hiçbir şekilde sorgulamadan alabiliyorlar ama aşının içinde çip gibi hayali birtakım komplo teorilerinin laflarına inanabiliyorlar. Tabi herkes değil bunlara bazıları inanıyor. Bu iddiaların belli bir algısı olabiliyor." diye konuştu.

"Bilimsel bir kanıt yoksa aşılarla ilgili gelişi güzel iddialar ortaya atılmamalı"

Aşının mevcut şartlarda en önemli silah olduğunu vurgulayan Balık, "Yüz seneden beri enfeksiyonlarla mücadelede en değerli mücadele aracı aşılamadır. Aşı yaparak biz sadece kendimizi korumuyoruz, yakınlarımızı ve sevdiklerimizi de koruyoruz. Onların ölümünü engelliyoruz. Aynı zamanda toplumu koruyoruz. Toplumu da koruyarak önemli bir vatandaşlık görevini ifa etmiş oluyoruz. Dolayısıyla aşı karşıtlığı yapmak vatandaşlık görevini engellemek anlamına geliyor. Elinizde eğer bilimsel bir kanıt, veri ve araştırma yoksa aşılarla ilgili böyle gelişi güzel iddiaların ortaya atılmaması gerekiyor. Bu anlamda özellikle sosyal medya çok istismar ediliyor." dedi. (İLKHA)





Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar