Türkiye'de kuraklık riski ne boyutta?

Tarım ve Orman Bakanlığının 'Kuraklık Eylem Planı'na göre, 2023 yılına kadar 150 yeraltı barajı yapılacak. Su sıkıntısı yaşanmaması için yatırımlar kadar tasarruf da önemli. Peki, Türkiye'de kuraklık riski ne boyutta?

Ekleme: 19.12.2020 15:07:20 / Güncelleme: 19.12.2020 17:18:23 / Ekonomi
Destek için 

Küresel ısınma tüm dünyayı tehdit ediyor, ülkeler yeni tedbirler alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı da azalan yağışlar ve içme suyu kıtlığına karşı yeni yol haritası belirledi. Kuraklıkla mücadele için bir eylem planı hazırlandı.

Tarım ve Orman Bakanlığının kuraklığa karşı en önemli çalışması yeraltı barajları olacak. 2023'e kadar 150 barajın yapımı hedefleniyor.

Prof. Dr. İlkay Dellal, yeraltı barajlarının suyun depolanması açısından önemli bir konu olduğunu söyledi.

"Çünkü Türkiye yağış azlığı olan bir ülke dedik ama yeraltı su potansiyeli açısından baktığımızda da aslında bunu depolayan sistemler, doğal sistemler mevcut. Örneğin Konya Havzası biliyorsunuz kapalı bir havza ama ve yarı kurak bir bölge olmasına rağmen yeraltı su potansiyeli ile sulu tarım yapan bir bölge. Biz bunları şimdiye kadar barajlarda depolamıyorduk, bu eylem planı bizim daha tasarruflu kullanmamıza yardımcı olacaktır."

Tarım ve hayvancılıkta da su tasarrufu önemli

Tedbirler bununla sınırlı kalmayacak, eylem planının ikinci ayağı ise tasarruf olacak. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, suya mücevher gözüyle bakılması gerektiğini söyledi.

"Her şey bireyle başlıyor. 83 milyonun tasarruf etmesi gerekiyor. Suya artık bir mücevher ve altın gözüyle bakmamız lazım. Bugün su kısıtı yaşayan ülkeler arasındayız, yarın su kuraklığı yaşayan ülkeler arasına girebiliriz."

Tasarruf sadece evlerde, iş yerlerinde değil, tarım ve hayvancılıkta da yapılacak.
Damla sulama yaygınlaştırılacak. Böylece yüzde 40 tasarruf sağlanacak. Bu şekilde kurak bölgelerin tarıma kazandırılması da mümkün olacak.

Tohumlar tarlaya 1 ay gecikmeyle atılıyor

Prof. Dr. İlkay Dellal, yağış rejiminde özellikle son 10 yıllık dönemde bir değişimin olduğunu anlatarak, "Veriler gösteriyor ve biz de yaşayanlar olarak bunu da hissediyoruz aslında. Çiftçilerimiz de bunu en çok hisseden vatandaşlarımız çünkü bu tarlada örneğin 10 yıl önce, 20 yıl önce 1 Ekim'de tohum tarlaya atılırken, son yıllarda 15 gün sonra, belki bir ay sonra tohum tarlaya atılıyor. Çünkü yağışlar artık 15 günlük, 20 günlük ya da bir aylık gecikmelerle düşüyor" dedi.

Tasarrufta yerel yönetimlere de önemli görevler düşüyor. Pakdemirli, "Belediyelerin şebekelerindeki eski borular nedeniyle su size ulaşmadan kayboluyor. Belediyelerden basılan suyun yüzde 37’si boşa gidiyor, toprağa veriliyor. Büyük yatırımlar yerine bizim yapacağımız küçük rötuşlarla belediyelerin sorunu çözülebiliyor" dedi.

Bakanlık tarımsal kuraklık riskine karşı devrede

Bakanlık, tarımsal kuraklık riskine karşı 10 il ve 45 ilçeyi mercek altına aldı. Buradaki yeraltı sularının yetersiz olduğu havzaları tespit etti. Çiftçiler, kurak alanlarda daha az su gerektiren nohut ve mercimek gibi ürünlere yönlendirilecek.

Meteorolojik kuraklık, yağışların normal yıllara göre ya da uzun yıllar ortalamasına göre daha az düşmesi. Prof. Dr. Dellal, tarımsal ve meteorolojik kuraklıkla ilgili şu bilgileri verdi:

"Tarımsal kuraklık ise meterolojik kuraklıktan daha farklıdır. Çünkü tarımsal üretimde yağış bitki büyüme dönemlerine göre düzenli düşmesi gerekir. Kök bölgesinde yağışın bitkinin istediği oranda bulunması gerekir. Bu olmazsa biz tarımsal kuraklık olarak ifade ediyoruz."

Gıda arzı güvenliğinin sağlanması için "Nadas Alanlarının Değerlendirilmesi Projesi" de hayata geçirildi. Bu yıl pilot bölgelerde uygulanan proje, 2021'de ülke geneline yayılacak.

Kaynak: TRT Haber

Etiketler: