Battalgazi ilçesinde ikamet eden Osman-Zübeyde Ordu çiftinin ilk çocukları olan Arifhan, doğumundan 7-8 ay sonra solunum yetmezliği ile karşı karşıya kaldı. Yapılan tüm tetkiklere rağmen hastalığının nedeni tespit edilemeyen Arifhan, solunum cihazına bağlı olarak yatağa mahkûm oldu.
Ordu ailesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle kapılarını İLKHA muhabirine açarak, ibretlik ve örnek alınacak hayat hikayelerini anlattılar.
Oğullarının hastalığının baş göstermesinin ardından tedavisi için yaklaşık 2 yıl Ankara’ya yerleşen Ordu çifti, daha sonra tekrar Malatya’ya dönerek oğullarına evde bakmaya başladı.
Oğullarının kendilerine Allah’ın bir hediyesi ve dünyadaki imtihanları olarak gördüklerini söyleyen anne Zübeyde ve baba Osman Ordu, sürekli sabrederek ve şükrederek oğullarına gözleri gibi baktıklarını dile getirdiler.
Anne Zübeyde Ordu, sosyal hayatının hiç olmadığını, komşu ziyareti, düğünlere gitme, anne baba ziyareti, dışarıya çıkma olmak üzere her şeyden mahrum kaldığını ama hiçbir zaman halinden şikâyet etmediğini belirtti.
Baba Osman Ordu ise Arifhan’ın boğulma riski olduğu için geceleri onu yalnız bırakmadıklarını, nöbetleşe olarak kendisine baktıklarını söyledi. Allah’u Teala’nın kendilerine ömür verdiği müddetçe de bakmaya devam edeceklerini vurguladı.
“Arifhan 12 yaşında ve 11 yıldır cihaza bağlı”
Oğlu Arifhan’ın doğumundan 7-8 ay sonra amansız hastalığa yakalandığını söyleyen baba Osman Ordu (45), “İlk olarak yaklaşık 80 gün Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde tedavisini yaptık. Bir yaşından sonra Ankara’ya Hacettepe Hastanesine götürdük ve oraya yerleştik. Ankara’da yaklaşık 2 yıl tedavisi yapıldı. Tedavi sürecinde Arifhan bir yaşındayken solunum cihazına bağlandı. Arifhan 3 yaşına geldiğinde, tekrar Malatya’ya döndük. Malatya’ya döndükten sonra da Arifhan’ı 2 defa uçak ambulansla Ankara’ya götürüp getirdik. Arifhan şu an 12 yaşında ve 11 yıldır cihaza bağlı bir şekilde hayatını sürdürüyor.” dedi.
“Solunum cihazına bağlı olan hastaların engeli, diğer engelli hastaların 2-3 katıdır”
Bu tür hastaların sıkıntılarının had safhada olduğuna vurgu yapan baba Ordu, “Bunlar normal hastalar gibi değil. Solunum cihazına bağlı olan hastaların engeli, diğer engelli hastaların 2-3 katıdır. Devletin bize yardımları var am abu tür hastaların giderleri çoktur. Maddi durumu düşük bir ailede bu tür bir hasta varsa, maddi olarak sıkıntı çekiyor. Ayrıca bu tür hastaları olan aileler, bir tıp teknisyeni gibi bilgilere sahip olmalı.” diye kaydetti.
"Allah bize bu dünyada böyle bir hazine vermiş. İnşallah bu sınavı başarılı bir şekilde geçiririz”
Eşinin adeta bir cezaevi hayatı yaşadığını kaydeden Baba Osman Ordu, şöyle devam etti: “Eşim ne düğünlere ne bayram ziyaretlerine ne çarşı ne de taziyelere gidebiliyor. Çünkü dışarı çıkma imkânı hiç yok. Ekmeği bile biterse fırına gidip bir ekmek alacak zamanı yok. Beni arıyor, işten gelip ihtiyaçlarını karşılıyorum. Geceleri kesinlikle yalnız bırakmıyoruz. Sürekli birimiz başındayız. Sırasıyla gecenin bir vakti annesi, bir vakti ise ben uyuyorum. Bu tür hastalar yalnız bırakılamıyor. Çünkü en ufak sıkıntıda boğulurlar. Allah bize bu dünyada böyle bir hazine vermiş. Bu da bizim dünyadaki imtihanımız. Rabbimizin bizi sınadığı bu sınavı inşallah başarılı bir şekilde veririz. Allah bize ve oğlumuza ömür verdiği müddetçe de bakmaya devam edeceğiz.”
“Bu, Allah’ın bizlere verdiği bir hediye ve bizi sınadığı bir imtihandır”
Arifhan’ın bu dünyadaki imtihanları olduğu kaydeden Anne Zübeyde Ordu (38) ise “Çok şükür elimizden geldiği kadarıyla oğlumuza en iyi şekilde bakmaya çalışıyoruz. Bu tür engelli çocukları olan aileler her şeyden mahrumdurlar. Ama bugüne kadar hiç halimizden şikâyet etmedik. Çünkü bu Allah’ın bizlere verdiği bir hediye ve bizi sınadığı bir imtihandır. Rabbim imtihanımızı hayırlı bir şekilde geçirmemizi bizlere nasip etsin İnşallah. Allah tüm engelli ailelerin yardımcısı olsun. Bu durumun maddi manevi zorlukları var ama bunu hep beraber sevgiyle yardımlaşmayla aşmaya çalışıyoruz.” diye belirtti.
“Sosyal hayatım yok, ama hiçbir zaman halimden şikâyet etmedim”
Sosyal hayatının olmadığını ama halinden de şikayetçi olmadığına vurgu yapan anne Ordu, “Komşu ziyareti, düğünlere gitme, anne baba ziyareti, dışarıya çıkma her şeyden mahrumum ama hiçbir zaman halimden şikâyet etmedim. Sadece tek derdim, evladım sıkıntı yaşamasın, hastanelere düşmesin. Onun için sürekli ona en iyi şekilde bakmaya çalışıyorum. Bugüne kadar bir şikâyetimiz olmadı, bundan sonra da İnşallah olmaz. Sadece Rabbimizden tek isteğimiz Arifhan’ımıza sağlık ve sıhhat vermesidir. Onun dışında hiçbir düşünmüyoruz.” diye kaydetti.
“Her türlü sıkıntıyı çekiyoruz ama her zaman şükrederek Arifhan’a gözümüz gibi bakıyoruz”
Yatalak bir çocuğa bakmanın bir anne için çok zor olduğunu, ancak Allah’ın yardımıyla üstesinden gelmeye çalıştığını kaydeden anne Ordu, son olarak şunları söyledi:
“Hem onun doktoru hem hemşiresi hem annesi oluyorsun. Doktor hemşire bir yere kadar görevi yapar ama annelik duygusu bir başkadır. Çünkü senin evladın ciğerindir. Hem acı çekiyorsun hem de tedavisini yapmak zorundasın. Ayrıca 2 tane çocuğum daha var. Onlara yeteri kadar zaman ayıramıyorum. Her türlü sıkıntıyı çekiyoruz ama çok şükür bu günümüze de hamdolsun. Sürekli Rabbimize şükrediyoruz. Oğlumuza gözümüz gibi bakıyoruz. Sabır her şeyin ilacıdır. Sabretmeyle her şeyin üstesinden Allah’ın izniyle gelinir." (İLKHA)