Engeline rağmen "Rabbine daha çok yakınlaşan" kadının ibadet aşkı imrendiriyor

Gaziantep’te 19 yaşında geçirdiği trafik kazasının ardından bedensel engelli kalan Asiye Demir, 25 yıldır ibadetlerini hiç aksatmadığını, sürekli Kur'an-ı Kerim okuduğunu, engelinin ardından Allah'a daha çok yakınlaştığını söyledi.

Ekleme: 02.12.2020 17:25:05 / Güncelleme: 02.12.2020 17:26:06 / Güncel / Gaziantep Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

25 yıl önce trafik kazası geçiren Asiye Demir (44), kaza anında aldığı darbeler sonucu bayıldı ve yerden bir daha kalkamadı. Bu esnada kazayı görenlerin kendisine yardım etmek isterken uyguladıkları yanlış ilk yardım nedeniyle omurilik kemiği kırıldı. Yaklaşık bir yıl boyunca Gaziantep’te ve Ankara’da çeşitli hastanelerde tedavi gören Demir, sinir sisteminin zedelenmesi sonucu bir daha yürüyemedi.

Defalarca ameliyat olan Demir, yapılan tüm tedavi ve ameliyatlara rağmen bedensel engelli kaldı. 25 yıldır bedensel engelli olarak yaşamını sürdüren Demir, buna rağmen hiçbir zaman hayata küsmedi.

Engeli kendisine hiçbir zaman “engel” olmayan ve yaşadığı bütün zorluklara rağmen Allah’a tevekkül ederek hayata tutunan Demir, Allah'a teslimiyet göstererek tevekkül etti.

Engeline rağmen hiçbir zaman bu durumundan şikâyet etmeyen ve umutsuzluğuna düşmeyen Demir, günlük ibadetlerini aksatmamakla birlikte beş vakit namazını kılıyor, her gün düzenli olarak Kur’an-ı Kerim ve kitap okumayı da ihmal etmiyor.

Engelli olduğu halde İslami hizmetlerden de geri durmayan Demir, kadınlara yönelik düzenlenen kurs ve etkinliklerinde hiçbirini kaçırmıyor.

 

Engelli kaldıktan sonra birçok zorluk ile karşılaştığını ancak Allah'a tevekkül ederek hiçbir için zaman bu durumundan şikâyetçi olmadığını ve hayata tutunduğunu ifade eden Demir, engelli olunca hayata küsmediğini ve Allah’a tevekkül ederek ibadetlerle hayata tutunduğunu söyledi.

Trafik kazası geçirdikten sonra engelli kalmamak için çok çabaladığını anlatan Demir, “Takdiri ilahi bu şekildeymiş. Tabi ki ilk zamanlarda insan biraz bunalıma giriyor, üzülüyor, hayata küsmüş gibi oluyor ama hayatın böyle geçmeyeceğini düşünüyorsun, mecburen yaşamak zorundayız. Onun için ‘Rabbim böyle takdir etmiş’ deyip belli bir zamandan sonra durumumuzu kabulleniyoruz. Kabullendikten sonra kendi yaşamınızı sürdürmeye çalışıyorsunuz.” dedi.

Geçirdiği trafik kazasının ardından kendisine uygulanan yanlış ilk yardım sonucunda 25 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunu anlatan Demir, kaza anlarında ilk yardım bilmeyen kişilerin yaralılara müdahale etmemesini istedi.

Engelli olduğunu öğrendiğinde çok üzüldüğünü belirten Demir, “Engelli olduğu öğrendiğimde hemen annemlere geldim, ağlamaya başladım. Annem sürekli beni teselli etmeye çalıştı. Fakat doktorlar bir daha yürüyemeyeceğimi, tedavimin çaresinin olmadığını söyledi. Belli bir süreçten sonra mecburen insan engelli olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor.” ifadelerini kullandı.

“Engelli olduktan sonra ibadetlere daha çok ağırlık verdim”

Engelli kaldıktan sonra hayata hiç küsmediğini ve sürekli Allah’a tevekkül ederek hayata tutunduğunu anlatan Demir, “25 yıldır hayatımı bu şekilde sürdürüyorum. Engelli olmayı kabul ettikten sonra belli bir çerçevede yaşamaya çalışıyorsunuz. Aileme bağlı bir şekilde yaşamaya çalışıyorum ve hayatımı bu şekilde sürdürüyorum. Rabbimin takdiri olduğundan dolayı da Rabbime daha çok yakınlaştım. Zaten Rabbimize yakındık. Fakat engelli olduktan sonra ibadetlere daha çok ağırlık verdim ve insan engelli olduktan sonra ibadete yöneliyor. İnsanoğlu olarak sağlığımızın kıymetini bilemiyoruz. Peygamber Efendimizin de hadis-i şerifinde buyurduğu gibi hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bilmeliyiz.” diye konuştu.

“Düzenli olarak hadis ve tefsir derslerine katıldım”

Belli bir süreden sonra engelli olmaya alıştığını ifade eden Demir, “Arkadaşlarımdan ve çevremden de aldığım olumlu tepkiler üzerine hayattan kopmadım. Derslerime devam ettim. Düzenli olarak hadis ve tefsir derslerine katıldım. Ne kadar ağlasanız da sızlasanız da hiçbir zaman hayattan kopmamak lazım. Arkadaşlarıma sesleniyorum; kesinlikle evlerine kapanmasınlar, çıksınlar toplumun içine karışsınlar ve hadis ile tefsir derslerine katılsınlar. Zaten artık imkanlar çok, camilerde ve sosyal tesislerde Kur'an-ı Kerim öğretiliyor, her yerde dinimizi öğrenme imkanı bulabiliyoruz.” şeklinde konuştu.

“Allah'a tevekkül ederek hiç hayattan kopmadım”

Eski günlerini hatırladığında üzüldüğünü ve o eski günlerine zaman zaman özlem duyduğunu anlatan Demir, şunları söyledi:

“Allah'a tevekkül ederek hiç hayattan kopmadım ve Allah'tan yardım dileyerek hep hayata tutundum. Namaz kılarak, daha çok Kur'an-ı Kerim okuyarak ve Rabbimden de yardım isteyerek O’na daha iyi bir şekilde bağlandım. İnsan Allah'a tanıyınca daha çok mutlu oluyor, o kadar daha çok Allah'a yaklaşmak ve ibadet etmek istiyor. Allah'a ne kadar yakınlaşırsak o kadar da insan Allah'a yakın oluyor.”

“Hem sağlığımızın hem de hayatımızın kıymetini bilmeliyiz”

Son olarak sağlığın kıymetinin bilinmesi için tavsiyelerde bulunan Demir, “Çünkü gerçekten her uzuv insan parçasıdır ve çok kıymetlidir. Belki insanlar şu an ayaklarının kıymetini bilmiyorlar ama biz çok iyi biliyoruz. Belki elleri olmayanlar elinin kıymetini bilmiyorlar ama inanın elleri olmayanlarda elinin ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyor. İnsanlar hayatlarını boşuna geçiriyorlar ve boş geçen bu zamanlarını da hoyratça kullanıyorlar ama hem sağlığımızın hem de hayatımızın kıymetini bilmeliyiz. Allah'ın bize vermiş olduğu bu beden emanettir. Rabbimin bu emanetini O’nun yolunda kullanmak zorundayız. O’nun emirlerine uygun bir şekilde hayatımızı sürdürmek zorundayız.” dedi. (İLKHA)

Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar İlgili Galeriler