Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Âdem Çevik, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü ve 22 Kasım'da kabul edilen Türk Medeni Kanunu'nun 19'uncu yıl dönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.
Çevik, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nden İstanbul Sözleşmesi'ne, CEDAW'dan 6284 sayılı aileyi yıkan yasaya kadar yürürlükte olan birçok kanunun iptal edilmesi gerektiğini söyledi.
Çevik, "Eski normalden yeni normale geçiş sürecinde inşallah bizim alametifarikamız olan temel değerlere yabancılaştıran, batı/bâtıl normlarından yakamızı kurtarırız. Fıtrata, hukuka aykırı sözleşmeler ve yasalar ile yapılan zulme sessizlik suç ortaklığıdır. Bunun ateşi hepimizi yakar." dedi.
"Diyanet bile Toplumsal Cinsiyet Adaleti maskesiyle küresel şer güçlere hizmet ettiğinin farkında değil"
"Bugün dünya, 'Great Reset' ve 'Yeni Normal' döneme geçiş sancıları yaşarken eski normal dönemin kurallarına bize dayattığı din ve ahlak dışı mevzuatlarla baş etmeye çalışıyoruz." diyen Çevik, "Bir yandan da tam böyle bir zamanda millet olarak büyük bir çoğunluğumuzun oy verdiği bir iktidar döneminde 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti' maskesiyle cinsiyetsiz toplum, ahlaksız toplum projeleri geleceğimizi ve ülkemizin milli güvenliğini tehdit ediyor. Sinekleri öldürmek yerine bataklığı kurutmak için Türkiye Belediyeler Birliği ve benzeri tüm resmi ve özel kuruluşların Toplumsal Cinsiyet Eşitliği maskesiyle eşcinsellik teşvik projelerine dur demek insani, imanı, vatanı ve vicdani bir vazifedir. Bu bataklığı kurutmalıyız. Diyanet bile Toplumsal Cinsiyet Adaleti maskesiyle küresel şer güçlere hizmet ettiğinin farkında değil." diye belirtti.
"Yasalara dayalı mevzuatın hukuka uygun olması gerekir"
Çevik, "Yaşananlara sessiz kalındıkça Malatya Belediyesinin 'Türkiye’nin Cinsiyetsiz İlk Oyuncu Ödülü 10'uncu Malatya Uluslararası Film Festivalinde Sahibini Bulacak' şeklindeki haberlerle sarsılmaya devam edeceğiz. Devlet Başkanımızdan Hazreti Ömer adaleti bekliyoruz. Ama adaletsizliğe karşı çıkan Ebuzer olmayı düşünmüyoruz. Karanlığa küfretmeyi bırakalım aydınlık yarınlar için kalkıp elbirliğiyle bir mum yakalım. Devletin, devleti ayakta tutan adaletin gerçekleşmesi için yürürlükte anayasa ve yasaların, yasalara dayalı mevzuatın hukuka uygun olması gerekir. Hukuka uymayan, milli iradeye dayanmayan yasalar suç aletidir." ifadelerini kullandı.
"İnanç, tarih, ahlak, geleneklerimize aykırı hükümler yeniden düzenlenmeli"
Geleceğin teminatı olan çocuk ve genç nesillerle onları koruyup geliştirecek olan ailenin küresel bir tehditle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Çevik, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve Lanzarote gibi uluslararası sözleşmelere dayalı olarak getirilen mevzuat bu tehdidin adeta kaynağı haline gelmiştir. Milletimize bu mevzuat dayatılırken vaat edilen şeyler gerçekleşmemiş, aksi sonuçlara sebep olmuş, ayrıca bu mevzuatın tahtında gizli, içinde olan bir takım saklı protokoller, 'zehiri altın tasta sunarlar, bal da onun suç ortağı' misali, zehri deva diye verilen iksirde gizli bir komploya dönüşmüştür. Bu yasalar, tek parti diktatörlüğü dönemindeki tercüme yolu ile meclise getirilen, bazen gerekçesi bile tercüme ya da gerekçeye bile gerek görmeden ve müzakere bile edilmeden oy birliği ile kabul edilen yasaları hatırlatan bir biçimde çok hızlı bir şekilde, kimsenin ne olduğunu anlamadan meclisten geçirilen yasalar olmuştur. Meclisteki uygulama, şeklen yerine getirilirken, tasarıyı savunanlar bile bırakın dip notları ve referansları okumayı, ana metni bile okumadan kürsüden eline tutuşturulan metinleri okumuşlar. Medya, besleme STK ve Akademisyenler de bu süreçte sipariş açıklamalar ile sürece katkı sağlamışlardır. Medeni yasa olarak topluma dayatılan mevzuat yığını, bizim medeniyetimizin alametifarikalarını hiçe saymaktadır. Bizi biz yapan, bizi diğer topluluklardan ayıran inanç, tarih, ahlak, geleneklerimize aykırı birçok hükümler taşımaktadır. Kuvayı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk geleneğinde iman ve ruha yabancı birçok hüküm içeren bu düzenlemelerin en kısa zamanda yeniden düzenlenmesi şarttır. Bu yasalar yabancı bir medeniyetin kavram, kurum, din ve ahlak anlayışı ve gelecek tasavvurlarının ürünüdür. Bu anlamda bir yabancılaşma ve inkâr anlamına gelen hükümler içermektedir.
"Ahlaksızlığı, cinsiyetsizliği, ailesizliği savunan STK'lar kapatılmalı, toplumsal cinsiyet projeleri durdurulmalı"
420 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nün BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle 1989 yılında kabul edilip kutlandığını söyleyen Çevik, "Bugün herkesi çocuklarımız, gençliğimiz, maarifimiz, ailemiz hakkında yeniden düşünmeye davet ediyoruz. Yeni Türk Medeni Kanunu, TBMM'nde 22 Kasım 2001'de kabul edilen ve 1 Ocak 2002'de yürürlüğe giren 4721 sayılı kanundur. Zaman içinde CEDAW ve İstanbul sözleşmesi çerçevesinde bugün şikâyete konu olan birçok düzenleme de hukuk sistemimize ilave edilmiştir. 17 Şubat 1926 tarihli, tek parti diktatörlüğü dönemine ait, İsviçre Kanunu Medenisinden tercüme edilen ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükten kaldırıldı. Bugün TBMM’yi bu konuda mevcut mevzuatın sebep olduğu tahribatı önleyecek ve insanımızın daha güçlü bir şekilde geleceğe doğru yürüyüşüne güç ve destek verecek bir şekilde, kökü mazide olan ati anlayışı ile yakınmaları giderecek. Emperyalist dayatmaların dışında yerli ve milli yeni bir mevzuat çalışmasını acilen başlatmaya davet ediyoruz. Bu minvalde cinnet ve cinayetleri önlemek için öncelikle Toplumsal Cinsiyet Eşitliği maskesiyle eşcinsellik teşviki projeleri durdurulmalı. Ahlaksızlığı, cinsiyetsizliği, ailesizliği savunan insanlığı ve milli güvenliğimizi tehdit eden STK'lar kapatılmalı. Ebeveyn Yabancılaştırma suç kapsamına alınarak velayeti istismar edenden velayet alınarak karşı tarafa verilmeli. Genç evlilik mağduriyeti giderilmeli 63 yıllık uygulamaya geri dönülmeli. 6284 uygulamasında da en çok çocuklar ve kadınlar mağdur ediliyor acil ıslah edilmeli. Aile reissiz olmamalı. İnsanlık suçu çocuk icrası uygulaması derhal kaldırılmalı." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)