Her deprem sonrası aynı sorun! ÇÜRÜK BİNA ÖLDÜRÜR

İzmir depreminden sonra yine çürük binalar gündeme geldi. Deprem ülkesi olarak tabir edilen Türkiye’de halen dahi milyonlarca riskli yapı var. İnşaat Yüksek Mühendisi Mahmut Eminoğlu, “İzmir depremi bir kez daha gösterdi ki deprem değil, çürük bina öldürür. Deprem olmasını engelleyemeyiz. Ama depreme dayanıklı binalar yapabiliriz” dedi.

Ekleme: 10.11.2020 01:56:01 / Güncelleme: 10.11.2020 13:26:06 / manşetler
Destek için 

DOĞRUHABER

İzmir depreminde 115 kişi enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. Olası bir Marmara depreminde kaybedeceğimiz hayatların sayısının binleri bulabileceği belirtiliyor. Peki depreme ne kadar hazırız? İnşaat Yüksek Mühendisi Mahmut Eminoğlu, deprem gerçeğini gazetemize anlattı. Eminoğlu, “Deprem değil, çürük bina öldürür. Türkiye’de 14 Milyon yapı yönetmeliğe uygun yapılmadı. Deprem olmasını engelleyemeyiz. Ama depreme dayanıklı binalar yapabiliriz” ifadelerini kullandı.

“DEPREM GERÇEĞİNİ ÇABUK UNUTUYORUZ”

1999 depreminden sonra kurtarma çalışmalarındaki başarıların depreme dayanıklı binaları inşa etmekte gösterilmediğini ifade eden İnşaat Yüksek Mühendisi Mahmut Eminoğlu, “İzmir depremi sonrası dimdik ayakta duran gökdelenlerin yanı başındaki 6-7 katlı yapıların yerle yeksan olması bir daha gösterdi ki; deprem değil, çürük bina öldürür. Her depremde bu gerçeği görürüz, fakat gerek devlet olarak gerekse vatandaş olarak çabuk unuturuz.” dedi.

“CAN VE MAL KAYIPLARININ ÖNLENMESİ MÜMKÜN”

Türkiye’de yerleşim alanlarının  %92’si fay hatları üzerinde olduğunu hatırlatan Eminoğlu, “Bu nedenle hayatımızı bu gerçeğe uygun düzenlemek zorundayız. Deprem olmasını engelleyemeyiz. Ama depreme dayanıklı yapılar yaparak can ve mal kayıplarının önlenmesi pek ala mümkündür. Teorik olarak depreme dair yeterli bilgiye sahip olmamıza rağmen toplum olarak uygulamada süreci geriden takip ediyoruz. Özellikle 2000 yılı öncesi yapıların çoğunda hazır beton kullanılmamış olması, kullanılan demirin standart dışı olması, mühendislik deneyimine dayanmaması, yeterli denetimin olmaması gibi sebeplerle bu tür yapılar her depremde karşımıza yıkıntı olarak çıkmaktadır.” şeklinde konuştu.

“DEPREME UYGUN İNŞA EDİLMEYEN 14 MİLYON YAPI VAR”

2007 yılında çıkarılan ve 2018 yılında revize edilen deprem yönetmeliğine dikkat çeken Eminoğlu şöyle devam etti:Türk Standartlarına ve Deprem Yönetmeliğine tamamen veya kısmen uygun yapılmayan yapılar toplumun can güvenliği tehdit etmektedir. Çevre Şehircilik Bakanlığınca Türkiye’de 20 milyon yapının bulunduğu belirtilmektedir. Bunların 14 milyonunun ilgili standartlara ve Deprem Yönetmeliğine uygun olmadığı düşünülmektedir. Mevcut Deprem Yönetmeliğine uygun olmayan bu yapıların tespiti ve dönüşümü devletin en öncelikli görevi olmalıdır.”

“BİNALARDA GÜÇLENDİRMEYİ SAKINCALI BULUYORUM”

Yapılan analizler sonucu riskli binaların yıkılmasına yönelik karar verilebildiğini belirten İnşaat Yüksek Mühendisi Eminoğlu, “Bina risk tespiti sonucunda binanın yıkılması yönünde karar verilmesi halinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na müracaat edilerek yapının afet riski altındaki yapılar kapsamına alınması sağlanır. Afet riski altında olduğu tespit edilen yapılar kentsel dönüşüme tabi tutularak bu yapılarda hak sahipleri için bazı destekler devlet tarafından sağlanmaktadır. Afet riski altında olan yapıların tahliye ve yıkım süreçlerinin takibi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerince yapılır. Bina risk analizini müteakiben yapıyla ilgili güçlendirme yapılması yönünde rapor düzenlenmesi halinde güçlendirme ile ilgili proje düzenlenmesi aşamasına geçilmektedir. Hem projelendirme hem de uygulamadaki sıkıntılar nedeniyle yapılarda güçlendirme uygulaması, güçlendirme yerine daha fazla tahribata sebebiyet vermektedir. Bu sebeple şahsi tecrübelerime dayanarak binalarda güçlendirmeyi sakıncalı buluyorum.” ifadelerini kullandı.

“İMAR BARIŞINDAN FAYDALANAN YAPILAR AFET RİSKİ TESPİTİ YAPILMALI”

İmar barışından 7,5 milyon yapının faydalandığını hatırlatan Eminoğlu, bu yapıların gerekli incelemeleri yapılmadığı için güvenlikleri hakkında ciddi şüpheler olduğunu ifade etti. Eminoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bu yapılar vatandaşlar arasında alınıp satılarak son sahibine mezar haline geleceği günü beklemektedir. İmar barışını uygulamış olan devletin en önemli önceliği; aftan faydalanan yapıların afet riski altında olup olmadığının tespiti ve riskli olan yapıların gerekli işlemlere tabi tutulması çok ivedi bir şekilde yapılmalıdır. Aksi takdirde olası bir depremde can ve mal kayıplarının çok yüksek olması kaçınılmaz olur.”

"MÜHENDİSLİK HİZMETLERİNİ SAF DIŞI BIRAKAN MÜTEAHHİTLİK YAKLAŞIMININ PRİM YAPMASINA GÖZ YUMULMAMALI"

Binaların yapımında mühendislik tecrübesinin göz ardı edilmesinin büyük riskler doğurduğunu belirten Eminoğlu, “Yapı işlerinde yapım öncesinde ve yapım aşamasında mühendislik deneyimi çok önem arz etmektedir. Mühendislik hizmetlerini saf dışı bırakan müteahhitlik yaklaşımının prim yapmasına göz yumulmamalıdır.” dedi.

VATANDAŞLARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

Vatandaşların bazı konularda bilinçli olması gerektiğini ifade eden İnşaat Yüksek Mühendisi Mahmut Eminoğlu, dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı:

“1-) Bodrum ve zemin katlarında engellenemeyen nem ve küf bulunması, binaların taşıyıcılığı için çok büyük bir risktir.

2-) Yapıların bağımsız bölümlerinde tadilat yapılırken taşıyıcı sisteme müdahale edilmesi binaların taşıyıcılığını tehlikeye düşürmektedir. Bu tür işlemlerin uygulandığı yapıların bir saniye beklemeden tahliye edilmesi zorunludur.

3-)Yapıda çıplak gözle yapılacak gözlemler sonucunda yapıda derin çatlaklar veya deformasyonlar görülmesi durumunda durumun ilgili mercilere iletilerek yapının risk analizinin yapılması gerekir.”