Hz. Zeyneb – Nurdan Damla -2

Hz. Zeyneb – Nurdan Damla -2

Ekleme: 04.11.2020 13:34:58 / Güncelleme: 04.11.2020 13:34:58 / Kültür & Sanat
Destek için 

Bismillahirrahmanirraim.

…Ve tazyik, Resulullah’ın (SAV) hicretiyle daha da artıyor. Zira sabır kahramanı Hz. Zeyneb, hicret ve kocası arasında tereddüt dahi göstermeden kocasını seçiyor. Bu vefa örneklerinden öyle numuneler daha var ki insan hayret ediyor. Bedir Savaşı’nda esir olan kocasını kurtarmak için düğünde annesinin taktığı gerdanlığı rehin bırakmasıyla Nebi’nin (SAV) gözlerinden yaş getirirken, bu vesileyle her ne sebeple olursa olsun içinde iman cevheri gördüğü kocasından vazgeçmediğini de gösteriyordu. Öte yandan Ebul As, ilahi emrin doğrultusunda bir yeminle serbest bırakılıyor: Ayrılık… Ve hicret düşüyor Hz. Zeyneb’in kaderine, Mümtehine Suresi 10. Ayeti vesilesiyle. İki taraf için de acı olan bu durum, hasretin acısını da bizlere yaşatması açısından değerlidir. Yolda karnındaki yavruyu kaybetmesine ve ömrü boyunca peşini bırakmayacak ve şehadetine sebep olacak o pusudan sonra nihayet Medine’ye varıyor. Lakin babasının yanında güvende olan Hz. Zeyneb’in kalbi elemli. Sılada gurbeti yaşıyor. Can, cananından ayrı kalır mı hiç? Ancak ilahi ferman oldu mu bağrına taş basmak gerek. Bu yönüyle hasretin de fıkhını öğretiyor bize, Hz. Zeyneb.

Öte yandan Ebul As, Kays denli Mecnun olmuyor lakin, gönlünün Leylası, Zeyneb’i olmadan da yarım kalıyor. Teklifler geliyor, ama ikisi de katiyen evlenmiyor. Kalp kuşu uçmak istemez ki kafesinden. Beklemenin, sabrın, vefanın daha ne denli büyük bir tablosu çizilir, buyrun karar verin. Ve tekrar bir rehinlik ve Ebul As’ın, bu sefer gördüğü merhametli muamele karşısında tohum yarılıyor, hakikat yüreğine işliyor. Korktuğundan değil, hakikaten iman ettiğini belli etmek için Mekke’ye gidiyor, sonra da Medine’ye dönüyor. Hz. Zeyneb’in bu haberi alınca ki sevincinden, sanki yanındaymış gibi bir tablo sunuyor yazar. Evet, meşakkatine katlanarak diplere dalıp da en değerli inciyi bulan biri gibi mesud, mesrurdur artık. Ebul As ise varoluş girdabından, hanımının kavl-i leyyini ve sabr-ı cemili ve dahi vefasıyla kurtulmuş bir münib… Tövbeler, tövbeler… Ve tekrar izdivaç… Ve tam kavuştular derken hicretten kalan yaranın sancılarıyla şehadet… İşte Hazreti Zeyneb…

İsmiyle müsemma asi kocası Ebul As’ın özündeki cevheri gören Hz. Zeyneb’in,  bir hidayet muştusunun izince “ah-ı minel aşk”ı da yüreğine katık ederek ne denli badirelerden geçtiğini muhteşem bir şekilde sunmuş, yazar. Nebi ciğerparesinin pare pare acılarla ve büyük bir vefa ve sabır örneğiyle bezenmiş hayatını destansı bir öyküleme ve şiirsel bir betimlemeyle sunan bu roman, adanmışlar serisinden. Anlatanın da, anlatılanın da kadın olması, erkeklerin yakalayamadığı, yakalasa da bırakın betimlemeyi, anlam vermekte zorlandıkları nice farklı yönlere parmak basması açısından önemli. Zira bana aşırı duygusal gelen bazı bölümler, hanım için en vurucu sahnelerdi, oradan biliyorum. Özellikle “Eşim-kardeşim-dostum hakikati görmesine rağmen kör inadı, kalıp yargıları ve yok olmasından korktuğu ‘ne derler’ putu, yani statüsü yüzünden inatla karşı çıkıyor. Var mı benim gibi bu derdi yaşayan? Yakın akrabaları böyle olup da hidayetine vesile olabilen var mı? Ümitsizlik çukuruna da düşmek istemiyorum. Böylesi durumlarda ne yapmam lazım, nasıl yaklaşmam lazım, nasıl bir dil, ne gibi yöntem kullanmam lazım?” gibi soruları soranlar için yol gösterici bir hayat hikayesi ve dahi kitap olacağını düşünüyorum. Okumak istense 10 dakikada okunacak bir hayat hikayesini aşk, sabır ve vefa temelli bir zeminde, tebliğ yöntemlerini de içinde yoğurarak roman halinde sunan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Rabbim kitaptan ayırmasın. 

Abdullah Yıldız/doğruhaber