Yusuf Can - Haber yorum
Fransa'nın Lyon kentinde Yunan Ortodoks Kilisesi yakınlarında düzenlenen saldırıda bir kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Lyon kentinin 7. bölgesindeki kilisenin yakınlarında bir kişi elindeki av tüfeğiyle papazı vurduktan sonra olay yerinden firar etti.
52 yaşındaki papazın iki kez vurulduğu, tedavi altına alındığı ancak durumunun ağır olduğu açıklandı. Lyon Savcılığı tarafından yapılan açıklamada saldırının faili olduğu ifade edilen bir kişinin gözaltına alındığı belirtildi.
Fransa'da ardı ardına yaşanan bu tür tedhiş olaylarının arkasında kim var? sorusu halihazırda havada kalmış durumda.
Son günlerde Fransa'da yayımlanan bir Tv gösteriminde bu sorulara ışık tutacak yeni argümanlar ortaya çıktı:
"Fransız Kanalı 2'nin "Devlet Yalanları" başlığı altında hazırladığı soruşturmada şunlar belirtildi:
Fransız yargısının soruşturmaları, 1994'te - Cezayir'deki karanlık on yıl boyunca - Fransız dış istihbaratının Cezayir'deki Fransız konsolosunu kaçırmak için Cezayir askeri istihbaratıyla koordine olduğunu kanıtladı!
Nitekim konsolos, eşi ve konsolosluktaki güvenlik görevlisi kaçırıldı. İstihbarat servisi tarafından gerçekleştirilen kaçırma olayının aynı gününde Fransız hükümeti, 'Cezayir'de Silahlı İslami Grup'a bağlı bir terör örgütünün Fransız konsolosunu ve karısını kaçırdığını duyurdu!'
Aynı gece, Fransız yetkililer, Paris'te ve Fransa'nın tamamında birkaç İslami kurumun basıldığını ve birçok İslamcının tutuklandığına dair bir güvenlik kampanyası düzenledi ve bunun sonuçları arasında düzinelerce derneğin feshi, iki radyo istasyonu ve bir gazetenin kapatılması ve diğer İslami faaliyetler vardı.
Bu kampanya sırasında, bir dernek yetkilisi olan Hossein Krouj tutuklandı.
Bir hafta sonra, güvenlik güçlerinin rehineleri zarar görmeden kurtarabildiğini ve yarım saat sonra Paris'e nakledildiklerini duyuran haber bülteni yayınladı.
Konsolosun karısı bir basın toplantısında şunları söyledi: Teröristler bize iyi davrandı, ancak beşinci günde neredeyse öldürülüyorduk çünkü teröristler buzdolabındaki şarap için tartıştılar (!!) Teröristler, kronik hastalığı için kullandığı ilacı kendisine getirince şaşırdığını söyledi. Hastalıkları nereden biliyorlardı? Ve ne tür bir ilaç kullandığını nereden biliyorlarlardı?
Bu açıklamanın ardından Fransız konsolos ve eşini Yeni Zelanda'ya gönderip medyadan izin almalarını engelledi ve orada on yıl kaldılar.
Yıllar sonra, 2002'de, kanserden muzdarip bir polis memuru, kendisini temize çıkarmak ve ifade vermek için bir Fransız mahkemesine başvurdu ve şunları söyledi:
"Fransa'da Cezayirli muhaliflere - İslamcılara - yönelik 1994 tutuklama kampanyasına katıldım. Polis karakolunun başkanı, tutuklanmasının ardından bazı Cezayirli İslamcılara atfedilen ve Cezayir'deki Fransız konsolosunu ve karısını kaçırdıklarını duyuran Hüseyin Krouj’un cüzdanına polis tarafından hazırlanan bir ifade koymamı emretti."
Fransız yargısı Hossein Krouj'a haksız olarak hapiste geçirdiği beş yıl için 2,2 milyon euro tazminat ödemeye karar verdi ve yalan beyan düzenleyen polis karakolu başkanını hapse mahkum etti."
Bu açıklama ve yorumlardan sonra akıllara takılan soru şu;
Fransa'da Hz Resulullah'ın karikatürlerini öğretmenlik yaptığı sınıfta öğrencilerine gösteren öğretmenin kafasının kesilerek öldürülmesinin arkasında Fransız istihbaratı DGSE mi var?
Oldukça kirli bir geçmişe sahip olan DGSE'nin daha önce de birçok provokatif eylemin alt yapısını hazırladığı biliniyor
Hatırlanacağı gibi mezkur öğretmenin başının kesilerek öldürülmesinden sonra hemen HAMAS bağlantısı sorgulanmış ve ardından Fransa'daki İslami vakıf ve dernekler için bir süreç avı başlatılmıştı.
Önce Macron ardından iç işleri bakanı Darmain'in sert açıklamaları neticesinde bunun İslam'a ve Müslümanlara karşı topyekun bir savaşa dönüştüğü anlaşılan operasyonlar bir yönüyle de Avrupa'nın yakın zamanda alacağı şekli göstermesi açısından önemli.
Kısacası;
Bu öğretmen olayının arkasında İstihbarat var mı yok mu öğrenmek imkansız olsa da ortada olan bir gerçek var;
Fransız istihbaratı ülkedeki İslam karşıtlığı için bu olayı sonuna kadar kullanıyor.