Yusuf Can – Haber Yorum
AYM üyesi Yıldırım; twitinde "AYM'nin ışıkları yanıyor" ifadesini kullandığı için ortalık ayağa kalktı.
Doğrusu bu twitteki ima bile başlı başına ağır bir tehdit içermekte.
İktidar cenahından tepkiler gecikmedi:
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "AYM üyeleri arasında belli ki vesayet özlemi çekenler var. Kimse merak etmesin; milletimiz feraset sahibidir, lüzumsuz ışıkları söndürmeyi iyi bilir" açıklamasında bulundu.
AK Parti Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, "Anayasa Mahkemesi üyesinin tehdit iması içeren "AYM'nin ışıkları yanıyor" sözlerini kınıyoruz. Hiçbir kurum ya da kişi milli iradeye gözdağı veremez. Jüristokrasi heveslilerine bu millet fırsat vermez!" ifadelerini kullanarak AYM üyesi Engin Yıldırım'ı kınadı.
İktidar cenahının bu olayı sadece kendi partilerine yapılmış bir tehdit gibi gösterme çabalarını bazı kesimler “Siyasi rant elde etme gayreti” olarak yorumluyor.
AYM üyesinin ortadaki ifadeleri açıkça tüm Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren tarzdadır. Bir partiyi veya bir ittifakı hedef almaktan öte bir darbe iması bulunuyor.
Öte yandan CHP’li olarak bilinen bazı isimler de sevinçlerini gizleme gereği duymadan Yıldırım’a desteklerini beyan ettiler:
CHP yandaşı haberleriyle bilinen gazeteci İsmail Saymaz, Twitter'dan Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım'ın "ışıklar yanıyor" ifadeleriyle paylaştığı tweet ile ilgili skandal bir paylaşımda bulundu. Saymaz, "Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım'dan anlamlı paylaşım" diyerek skandala alenen destek verdi. CHP'li Kenan Yücesoy'dan darbe imasında bulunan AYM üyesine destek gecikmedi! Yücesoy, "Engin Bey, artık tek güvencemiz sizsiniz. Kim ne derse desin, Allah size güç kuvvet versin" ifadelerini kullanarak AYM üyesi Engin Yıldırım'a arka çıktı.
Bu ifadelerin bir DARBE çağrışımı için kullanıldığını 1960'lı ve 1970'li yıllardaki darbe süreçlerinin ağır psikolojik havasından anlamak mümkün.
60’lı ve 70’li yıllarda darbe olacağı Genekurmay'ın binasının ışıklarına göre tahmin edilirdi. Ne zaman darbe söylentileri çıksa Ankara gazetecileri, Genelkurmay'ın önünde turlayarak ışıkları yoklardı. Geceleyin ışıkların yanması darbenin yakın olduğunu gösterirdi.
Gazetecilerin bu merakını bilen 12 Eylül'ün mimarı Kenan Evren, darbenin gelişini saklamak için ön cephe ışıklarını kapatıp arka odalarda darbe planları hazırlamıştı.
28 Şubat post modern darbesinde ise, ışıklar bilerek açık tutulmuş, böylece hükümete psikolojik mesaj verilmişti.
Şimdi bir AYM üyesinin çıkıp sorumsuzca(!) bir paylaşımda bulunması oldukça düşündürücüdür.
Çünkü AYM’nin, DEVLET nezdinde ayrı bir yerinin olduğu bilinmektedir. Öyle ki darbelerde tüm kurumlar lağvedilmelerine rağmen AYM’ye ve üyelerine karışılmamıştı.
AYM üyesi Engin Yıldırım’ın bu paylaşımı CHP başta olmak üzere, darbe hevesinde olan Laik Kemalistlerin iştahını kabartmaya yetmiş, hemen “Vesayetin yeni adresi AYM’dir” şeklinde bir umuda kapılmalarına yol açmıştır.
Vatandaş ve özellikle İslami Kesimler canları pahasına 15 Temmuz’da büyük bir direniş örneği gösterip darbeyi engellemişlerse de sonraki süreçte yine mezkûr Laik Kemalist kesimler bin bir çeşit ayak oyunlarıyla alenen bu direnişi kendi lehlerine kullanmayı başarmışlar “Darbeyi Kemalistler durdurdu!” propagandasıyla 15 Temmuz direnişini ters yüz etmişlerdi.
Bu kesimi şimdi de deyim yerindeyse “Darbe sırasının kendilerine geldiğini” düşünüyor olacaklar ki birden ağızları sulanmaya başladı.
Victor Hugo’ya ait olan ancak İsmet İnönü’ye atfedilen ünlü bir sözde “Bir memlekette namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır.” Denilir.
Öyle ise daha cesur davranıp bu ülkede darbe potansiyeli olabilecek her türlü “Güvenlik bürokrasisi veya Jüristokrasideki tüm unsurlar” ivedilikle tasfiye edilmelidir.