Eşsiz komutan Selahaddin-i Eyyubi'nin Kudüs'ü özgürleştirirken ortaya koyduğu strateji deneyiminin inceleneceği sempozyumumuzda
Sizleri de aramızda görmekten onur duyarız.
HÜDA PAR
Tarih: 🗓️ 03.10.2020 Cumartesi
Saat: 🕑 14.00 (Kudüs-İstanbul saat dilimi)
Programa katılmak için aşağıdaki linke tıklayın:
https://us02web.zoom.us/j/83452146380?pwd=bEdLeHJsdk50bzFvWWt4b0pXRDMvZz09
Sağlam: Selahaddin’in mücadelesini ve Kudüs davasını asla unutturmayacağız
Partisinin düzenlediği 2’nci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumu'nda konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Selahaddin örnekliğini öğrenmek ve bu tecrübeyi hayata geçirmek; Kudüs’ün özgür kılınması yolunda önemli bir adım olacaktır." dedi.
HÜDA PAR, siyonistlerin işgali altında olan Kudüs'ün tekrar özgürlüğüne kavuşması için toplumda bilinç oluşturmak adına Kudüs Fatihi ve büyük İslam Komutanlarından olan Selahaddin-i Eyyubi'yi anmak ve anlamak için düzenlediği sempozyum başladı.
Sempozyumun açılış konuşmasını HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam yaptı.
Sağlam, konuşmasına, "Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir." ayetine atıfta bulunarak başladı.
Sempozyumun hayırlara ve Kudüs’ün hürriyetine vesile olmasını Cenab-i Allah’tan niyaz eden Sağlam, geçen seneki sempozyumu Diyarbakır’da bir salonda yaptıklarını ve her yıl düzenli olarak Kudüs’ün fethinin yıldönümünde tekrar edeceklerini ilan ettiklerini hatırlattı.
Sağlam, "Malumunuz olduğu üzere bu yıl bütün dünyayı saran Covid-19 salgını nedeniyle bu yılki programımızı telekonferans şeklinde yapmak zorunda kaldık. Kudüs’ün fethinin yıldönümü olan 2 Ekim, bu yıl Cuma gününe denk geldi. Bu nedenle bu yıl programı 3 Ekim’de yapmanın daha uygun olacağı kanaati hasıl oldu. Allah’ın izni ve inayetiyle gelecek yıl Diyarbakır’da aynı mekanda programın üçüncüsüyle devam etme azmindeyiz." dedi.
"Selahaddin Eyyubi dünya tarihine damgasını vurmuş bir alim, bir komutan ve bir devlet adamıdır." diyen Sağlam, "Selahaddin’in adını tarihe yazdıran husus kuşkusuz Kudüs ve Aksa için verdiği mücadele ve 88 yıl süren işgalden sonra Kudüs’ün ikinci fatihi olmasıdır." diye belirtti.
"Kudüs, İslam alemi için sıradan bir toprak parçası değildir"
Sağlam, "Selahaddin’in yaşadığı dönemin jeopolitiği ile günümüzü mukayese etme ve Selahaddin’in pratiğinden ders alma son derece önemlidir. Ne yazık ki tarihteki bu muazzam örneklik üzerinde alimlerimiz ve düşünürlerimizin yeterince çalışma yapmadığını görüyoruz. Selahaddin’i Kudüs’ün fethine yönelten neden coğrafi güzelliği değildi elbette. Kudüs, İslam alemi için sıradan bir toprak parçası olmadığı gibi Beytül Makdis de sıradan bir mescid değildir. Alemlerin Rabbi tarafından 'çevresi mübarek kılınmış', İslam Peygamberinin yeryüzünde uğruna sefere çıkılacak üç mescidden biri olarak tayin ettiği mescid ve 'İsra' hadisesinin menzilidir. Bu itibarla inananlar için aynı zamanda bir inanç meselesidir." diye konuştu.
"Tarihimizi iyi okursak sorun ve sıkıntılara çözüm geliştirme imkânını elde etmiş oluruz"
Siyonistlerin, üniversitelerinde, İslam dünyasından yeni bir Selahaddin çıkmaması için çalışmalar yapan birçok Selahaddin enstitüsü kurduğunu belirten Sağlam, "İslam dünyasında ise Selahaddin ile ilgili sınırlı sayıda tez yazılması dışında bir çalışma yoktur maalesef. Hâlbuki tarih, geçmişi anlama ve ibret almak için olduğu kadar geleceğin inşası için de yol belirlemeye yarar. Tarihimizi iyi okur, analiz eder ve olayları gereğince okuyabilirsek sorun ve sıkıntılara çözüm geliştirme imkânını elde etmiş oluruz." ifadelerini kullandı.
"Selahaddin’in örnekliğini öğrenmek Kudüs’ün özgür kılınması yolunda önemli bir adım olacaktır"
Sağlam, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Selahaddin’in yaşadığı çağda İslam dünyasının içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik durum Ümmetin içinde bulunduğu bugünkü halden daha iyi değildi. Peki, Selahaddin bizim bir asırdır yapamadığımız neyi yapabildi ki hedefine ulaştı ve Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturdu? Bugün değerli ilim adamlarımızla bu sorunun cevabını arayacağız inşallah.Selahaddin’in örnekliğini öğrenmek ve bu tecrübeyi hayata geçirmek; Kudüs’ün özgür kılınması yolunda önemli bir adım olacaktır. Ancak Kudüs’ün fetih sürecinin bilinmesi kadar Kudüs’ü işgale götüren, Kudüs’ü kaybetmemize neden olan şartları da aynı derecede önemsemek gerekir. Zira Siyonistlerin Selahattin enstitüleri kurmalarının amacı Kudüs’ü Haçlılara kaybettiren nedenleri ve şartları öğrenmektir.
İslam âleminin şu an içinde bulunduğu şartlar, ümmeti oluşturan unsurların birbirleriyle münasebetleri ile 1099 yılına girerken ümmetin içinde bulunduğu şartları kıyas edelim. Çok farklı bir tablo ile karşılaşmayacağız. Ümmetin içinde bulunduğu bu hal devam ettikçe fazla yapabileceğimiz bir şey olmaz. Bu nedenle Ümmetin alimlerinin, emirlerinin, düşünürlerinin Selahaddin’in ilmek ilmek dokuduğu 1187 yılı şartlarını oluşturması gerekir.
"Bugün oluşan bu tablo, gereken inanç ve azmin bu ümmette varlığını sürdürdüğünü göstermektedir"
Fetih için ilk şartın "fethe inanmak" olduğunu vurgulayan Sağlam, "Yapabileceğimize, gücümüzün yetebileceğine inanmaktır. Zira inanç ve azim oluşmadan gayret ve çalışma oluşmayacaktır. Bugün oluşan bu tablo, gereken inanç ve azmin bu ümmette varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Endonezya’dan, Balkanlara; Avusturalya’dan Amerika’ya; Pakistan’dan Mağrib’e dünyanın dört bir yanından Ümmetin tüm renkleri Kudüs ve Aksa için bir araya gelmesi bu inancın hala diri olduğunun ve zaferin uzak olmadığının müjdesidir." dedi.
"Yüz yılı aşkın bir süredir Kudüs için Ümmet şehid veriyor, canlarını ve mallarını bu uğurda feda ediyor"
Sağlam, "Yüz yılı aşkın bir süredir Filistin toprakları ve Kudüs işgal altındadır ve Ümmet Kudüs için ağlayıp dua ediyor. Yüz yılı aşkın bir süredir Kudüs için Ümmet şehid veriyor, canlarını ve mallarını bu uğurda feda ediyor." dedi ve şunları ekledi.
"Yüz yılı aşkındır hız kesmeyen bu azim, Filistin topraklarının sıradan bir coğrafya olmadığını, Aksa’nın sıradan bir mescid olmadığını ispat etmiştir. İşgal devam ettiği müddetçe direniş de devam edecektir. İzzet ve şerefini makam koltuklarıyla değiştirenlerin normalleşme girişimlerinin Ümmet içinde karşılığı yoktur. Ümmet için normal, işgalin tamamen bitmesidir.
Kudüs Ümmetin ortak değeridir. Bu değeri Filistin halkı ve coğrafyasıyla sınırlandırmak hiç kimsenin hakkı da değil, haddi de değildir. Bu dava ümmetin her bir ferdinin davasıdır.
Bu sempozyumdaki tablo bunun en açık göstergesidir. Dünyanın her tarafından Ümmetin seçkin alimleri ve siyasetçileri Kudüs konusunda bir araya geliyorsa hiç kimse bu sorunu bir ulus veya coğrafya sorunu ya da lokal bir sorun olarak gösteremez. "
İnanç ve azmin oluşması için temel şartlardan birinin de Ümmet içindeki ihtilafları bir kenara bırakarak vahdeti sağlaması veya en azından Müslümanların birbirleriyle uğraşmaktan vazgeçmesi olduğunu söyleyen Sağlam, Selahaddin-i Eyyubi'ye atfedilen “Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarıyla savaşamazlar.” sözünü aktardı.
İslam aleminin iki asırdan beri birbiriyle uğraştığını belirten Sağlam, "Birleşip güçlenmek yerine parçalanıp zayıflamaya gidiyor. Dost olması gereken kardeşleriyle suni ihtilaf üzerinden savaşıyor, düşmanlarıyla dostluk anlaşmaları yapmaya yelteniyorlar." diye belirtti.
"Beytül Makdis Ümmetin ortak paydasıdır"
Sağlam, "Bugün oluşan bu tablo bize bir şeyi daha gösteriyor: Beytül Makdis Ümmetin ortak paydasıdır. Mesele Kudüs olunca Ümmet aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakabiliyor. Aralarındaki sorun ne kadar büyük olursa olsun Kudüs’ün özgürleştirilmesi karşısında teferruata dönüşüyor. Selahaddin’in 833 yıl önce başardığı şekliyle tüm farklılık ve ihtilafları bir kenara bırakıp aynı sancağın altında, bir araya gelmenin yollarını bulmalıyız."
"Selahaddin’i konuşmak, Fetih için verdiği mücadeleyi anlamaya çalışmak günümüze de ışık tutacaktır"
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Selahaddin’i konuşmak, Fetih için verdiği mücadeleyi anlamaya çalışmak günümüze de ışık tutacaktır. İslam coğrafyasının her tarafında bu tür sempozyumların düzenlenmesi ve Kudüs’ün özgürleştirilmesinin asla gündemden düşmemesi gerekir. Selahaddin ve Kudüs birbiri ile özdeşleşmiş iki isim olarak İslam dünyasındaki yerini almıştır. Kudüs konuşulunca Selahaddin, Selahaddin konuşulunca Kudüs akla gelmektedir. İnşallah bunları konuşmaya devam edecek; bugün ve gelecek nesillerimize Selahaddin’in mücadelesini ve Kudüs davasını asla unutturmayacağız." şeklinde konuştu.
Sağlam, konuşmasının sonunda, "Bugün bu sempozyumumuza iştirak eden Alimlerimizin, siyasetçi ve akademisyenlerimizin her birinden, kurmayı düşündüğümüz Selahaddin Enstitüsüne katkılarını bekliyoruz. Özgür Mescid-i Aksa’da namaz saflarında buluşmak duasıyla, Sempozyuma katılan tüm katılımcılara tekrar teşekkürlerimi sunar, bu çalışmanın Kudüs’ün hürriyeti yolunda bir adım olmasını diliyorum." temennilerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan HÜDA PAR'ın tertiplediği Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumuna mesaj
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA PAR'ın düzenlediği 2'inci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumuna gönderdiği mesajında, "Kudüs'e sahip çıkmak, ona gereken hürmeti, hassasiyeti göstermek her Müslüman'ın görevidir." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, HÜDA PAR'ın düzenlediği 2'inci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumuna bir mesaj gönderdi.
Mesajında HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam'a, tertip etmiş oldukları Uluslararası Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumuna davetleri için teşekkür eden Erdoğan, sempozyumun ülke, millet ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz etti.
Erdoğan, "İslam dünyasının ve ülkemizin farklı bölgelerinden sempozyuma teşrif eden Kudüs dostlarına hoş geldiniz diyorum. Bu vesileyle Kudüs'ün ikinci fatihi Selahaddin-i Eyyubi'yi ve kahraman askerlerini rahmetle yâd ediyorum." dedi.
Selahaddin-i Eyyubi'nin, "Allah'ın evi esaret altındayken, Selahaddin nasıl kendi evinde yatar" diyen Kudüs âşığı büyük bir komutan olduğunu hatırlatan Erdoğan, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un, o büyük komutanı "Şark'ın en sevgili sultanı" olarak tarif ettiğini aktardı.
"Filistinli kardeşlerimizin meşru haklarını yok sayan her girişim Selahaddin-i Eyyubi'nin emanetine ihanettir"
Erdoğan, şunları söyledi:
Selahaddin Eyyubi sadece Müslümanların kalbinde değil; adaleti, cesareti, merhameti ve kahramanlığı ile rakiplerinin nazarında da daima farklı bir yere sahip olmuştur.Selahaddin Eyyubi'nin bize en büyük emaneti Haçlı işgalinden kurtararak yeniden hürriyetine kavuşturduğu ilk kıblemiz Kudüs'tür.
Kudüs'ü tekrar ayağa kaldıran, tüm inanç mensupları için tekrar bir eman yurdu haline getiren de bizim ecdadımızdır.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde El Halil kapısına kazıman 'La İlahe İllallah, İbrahim Halilullah' ifadesi, medeniyetimizin Kudüs’e bakışının en güzel ifadesidir.
Kudüs'e sahip çıkmak, ona gereken hürmeti, hassasiyeti göstermek her Müslüman'ın görevidir.
İsrail işgalini meşrulaştıran, İsrail’in Kudüs'ü ve Filistin topraklarını ilhak planlarına onay veren, Filistinli kardeşlerimizin meşru haklarını yok sayan her girişim Selahaddin-i Eyyubi'nin emanetine ihanettir.
Erdoğan, mesajının sonunda 'Normalleşme' adımları altında bu tarz çabaların arttığı bir dönemde düzenlediğiniz sempozyumun, Selahaddin Eyyubi'nin vasiyetine uygun şekilde, ümmetin saadeti ve Kudüs’ün geleceği açısından hayırlara vesile olmasını Mevla'dan niyaz ediyorum.
İştirakleriyle programı onurlandıran tüm kardeşlerimi bir kez daha gönülden selamlıyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum." ifadelerine yer verdi.
Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime: Selahaddin daima istişare ediyordu
Mescid-i Aksa İmam Hatibi olan Şeyh İkrime Sabri, HÜDA PAR'ın, uluslararası "2’nci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumunda yaptığı konuşmada, Selahaddin Eyyubi'nin hayatından birçok örneğin alınabileceğini belirtti.
Mescid-i Aksa İmam Hatibi olan Şeyh İkrime Sabri, HÜDA PAR'ın, uluslararası "2’nci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumunda konuştu.
Bu toplantının İslam ümmetinin zaferini müjdelediğini söyleyen Sabri, "Bu zafer bize şu umudu vermektedir ki; şu an karşılaştığımız durumlar ister Filistin'de ister diğer yerlerde bize Fransızların ve Avrupa ülkelerinin haçlı saldırılarını hatırlatıyor. O dönem de Arap ülkeleri birleşmiş, birlik oluşturup Fransızlarla el sıkışmışlardı. Bu tarihi manzarayı biz şu anda günümüzde de görmekteyiz." dedi.
Şeyh İkrime: "Allah'ın izniyle kazanma umudu taşıyoruz. Selahaddin'in hayatından birçok ders çıkarabiliriz. Gerek ahlaki, gerek manevi açıdan… Askerleri gece namazına, Kur'an okumaya teşvik ediyordu. Gece çıkıp askerlerin arasında geziyor, çadırlarını yokluyordu. Kur'an sesi gelmeyen çadır görünce 'işte hezimetin sebebi bu' diyordu. Gece namazı kılmanın önemini belirtmiş oluyordu. Kendisi Müslümanları birleştirmiş, aralarındaki yapmacık ihtilafları bitirmiş, vahdeti sağlamıştır. Çünkü birlik kuvvet, kuvvet birliktir. Selahaddin-i Eyyubi daima istişare ediyordu. Etrafındakilerle ve alimlerle. Etrafındakiler salih insanlardı. Çünkü salih idarecinin danıştıkları da salih olur. Kötü insanların danışmanları da kötü olur." dedi.
Selahaddin'in en çok danıştığı kişini Kadı Fadıl olduğunu aktaran Sabri, "O Selahaddin'in sağ koluydu. Selahattin onunla ilgili çok etkileyici sözler söylemiştir. 'Biz zafere ulaşamadık. Ancak Kadı Fazıl'ın yardımıyla kazandık' diyordu." ifadelerini kullandı.
Selahaddin Eyyubi'nin kullandığı strateji sonucu zaferi elde ettiğini vurgulayan Şeyh ikrime, "Programsız, plansız değildi. Selahaddin'in programını da Zengi ailesi yaptı. Nurettin Zengi'nin bir minber hazırlandığı ve bunu Halep'e bıraktığı bilinmektedir. Bu minber yıllarca Halep'te kaldı. Ta ki Selahaddin onu Kudüs'e getirdi. O minber Selahaddin minberi diye bilinir. Onu yaptıran Zengi ailesidir. Ümmetin yeniden ayaklanması, ruhlanması ve umudun yeşermesi için bu olaylardan örnekler çıkarmak lazımdır." diye konuştu.
HAMAS yetkilisi Ebu Merzuk: Selahaddin’e zaferi getiren ümmetin birliğiydi
HÜDA PAR'ın, uluslararası 2’nci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumunda konuşan HAMAS Siyasi Birim Üyesi Dr. Musa Ebu Merzuk, "Selahaddin’e zaferi getiren ümmetin birliğiydi ve Selahaddin bunun üzerinde ciddi çalıştı." dedi.
HAMAS Siyasi Birim Üyesi Dr. Musa Ebu Merzuk, HÜDA PAR'ın, uluslararası 2’nci Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumunda konuştu.
Selahaddin-i Eyyubi'nin büyük bir örnek olduğuna dikkat çeken Ebu Merzuk, "Selahaddin’e zaferi getiren ümmetin birliğiydi ve Selahaddin bunun üzerinde ciddi çalıştı. Bu metot Selahaddin’in mezhepsel ve fikirsel yönelimlere karşı olan muamelesiydi." dedi.
"Bu ümmet tökezleyebilir ama hiçbir zaman yenilmez"
Haçlıların Filistin’i işgali zamanında hiçbir Müslüman'ın o dönem Haçlıların meşruiyetini kabul etmediğini vurgulayan Ebu Merzuk, "Haçlıların Filistin’i sömürmesini hiçbir halk ve hiçbir lider kabul etmemiştir. Bundan dolayı ben şu an Filistin'le işbirliği içinde olan liderlere sesleniyorum. Bu zulüm kesinlikle devam etmeyecektir. Ve sizin tarihte hiçbir iziniz kalmayacaktır. Bu ümmet tökezleyebilir ama hiçbir zaman yenilmez. Zaman içinde bir daha zaferini kazanacaktır. Ümmeti bir daha diriltecek olan da Kudüs davası olacaktır. Tarih boyunca da sürekli böyle olmuştur. Biz İslam ümmeti için daima ümit içindeyiz. Selahaddin, ümmetin başına gelmiş bir musibet değildir. Bilakis ümmetin izzetini ayağa kaldıran bir kişidir." ifadelerini kullandı.
"Selahaddin hiçbir zaman düşmanı büyük görmedi ama yüceltmedi de"
Selahaddin-i Eyyubi'nin Kudüs'ü fethi sırasında Haçlıların elinde 400 bin esir Müslüman'ın olduğunu hatırlatan Ebu Merzuk, "Tüm bunların kurtuluşu için çalıştı. Bugün hükümdarlar da kendi halklarına karşı ciddi bir ince davranış içinde olmalıdır. Onlara iyi muamele etmelidir. Selahaddin-i Eyyubi âlimlerle birlikte olduğunda onlarla beraber hareket etti. Âlimler ona daime nasihat ediyorlardı. Yaptıklarını meşrulaştırmak için almadı onları. İbn-i Şeddad şöyle diyor; 'Selahaddin hiçbir zaman düşmanı büyük görmedi. Onların durumunu da hiçbir zaman yüceltmedi. Onları her zaman küçük ve zayıf gördü.' Biz Müslümanlar Allah’ın yardımı altındayız. Onlar âlimlerle beraber savaştığında hiçbir zaman düşmanlarını büyük görmedi. Kendilerini her zaman daha kuvvetli gördüler. Allah kendisi için savaşanları zafere kavuşturacaktır. Allah bu dinin izzeti için çalışanı izzetli kılacaktır inşallah." şeklinde konuştu.
"Tarih hiçbir zaman bu dine ihanet edeni zikretmeyecek ve tarihine almayacaktır"
Ümmetin birliği ve güçlü olması için çalışılması gerektiğini söyleyen Ebu Merzuk, "Tarihte kendisinden bahsedilen kişi de Kudüs davası için çalışan olacaktır. Tarih hiçbir zaman bu dine ihanet edeni zikretmeyecek ve tarihine almayacaktır. Mescid-i Aksa ve Kudüs şu an israilin işgali altındadır. Şu an Yahudilerin sayısı 7 milyondur. Biz ise 1,5 milyarı geçmişiz. Buna nasıl bakmalı, nasıl çalışmalıyız? Her Müslüman Kudüs davası adına çalışmak boynumuzun borcudur. Kudüs sadece Filistinlilerin değil; tüm İslam ümmetinin özellikle de alimlerin borcudur." dedi.