Yusuf Can – Haber Yorum
Macron ekranların karşısına geçip;
“Müslümanların şiddete yönelmelerinin sebebi Kutsal kitaplarında bulunan bazı metinlerdir. Bu kitaptan bu pasajlar çıkarılırsa Müslümanların şiddete olan meyilleri de bitmiş olur..” şeklinde oldukça cahilane açıklamalarda bulunmuştu.
Tabii biz cahilce desek de hazır kıta bekleyen yüzlerce akademisyen(!) aynı söylemleri içeren bir bildiriye imza attı.
Aynı tür çalışmalar bu kez ABD’de devam etti.
ABD’nin Florida eyaletinde, Mısır, Suudi Arabistan, İran, Irak, Ürdün, Pakistan, Bangladeş ve Tunus’tan gelen ya da Müslüman olup da ABD ve Avrupa’da yaşayan kimi yazar ve akademisyenlerin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantının ismi, tartışmaların odağındaki iki kavramı yan yana getirmesi sebebiyle dikkat çekiciydi: “Secular Islam Summit (Seküler İslam Zirvesi)”. “Kuran’ın seküler bir tefsiri…”
“Seküler İslam Zirvesi”nden doğan hareketin adı “İslam’ın Aydınlanması Koalisyonu (The Coalition for the Enlightenment of Islam)”. İnternet sitelerindeki sloganları da dikkat çekici: “İslam’ın gelecekteki aydınlanması şimdi başlıyor.”
Batı’lı ülkelerin Kur’an üzerinden İslam’ı yeniden yorumlama çabaları ilk değil son da olmayacak.
Buna yönelik olarak Türkiye’de de yoğun bir çabanın olduğunu Tv ekranlarındaki tartışmalardan rahatlıkla görmek mümkün.
Batılılar İslamı değiştirmeye çalışır da ÇİN durur mu?
Çin’in yayın organı Tanrıdağ haber sitesine göre Xi Jinping, 26-28 Eylül'de Pekin'de düzenlenen sözde "Xinjiang Hizmeti’’ toplantısında İslam'ın Çinleştirilmesi konusundaki kararlılığı bir kez vurguladı.
Toplantıda İslam dininin Çin Komünizmine uydurulmasının altını çizen Xİ, asimilasyon politikalarının yoğunlaştırılması ve Çinlileşmeye dayalı geniş kapsamlı iletişim, milletler arası alışveriş, ideolojik anlamda Çin komünist partisinin mutlak hakimiyetini kabul etme ve bağlı kalma yönüne vurgu yapıldı.
Çin yönetimi Doğu Türkistan’lıların Çinlileştirilmesi için önce dinlerinin Komünizmle uyumlu hale getirilmesi gerektiğine inanıyor.
Aslında Çin bu pervasızlığı Batı’nın İslam’ı Sekülerize etme çabalarından alıyor.
Bunun yanı sıra Rusya, Siyonist İşgal Rejimi ve Hindistan gibi birçok ülkenin Müslümanları dinsel yönden asimile etme gayretinde büyük oranda başarılı olmuş İspanya tecrübesinden istifade etmek için özel ekipler gönderdikleri biliniyor.
Çin, tüm dünyanın gözü önünde geniş kapsamlı bir ASİMİLASYON politikası yürütüyor ve bunun sınırlarını İNANCI DA içine alacak şekilde genişletiyor.
Burada asıl merak edilen şu;
Çin, İslam’ı Komünizme uydurmayı düşünürken nasıl bir din-inanç hedefliyor?
Laik kapitalistler, panellerde oturumlarda İslam’ı kendilerine uydurmak yani UYDURMA YENİ BİR DİN İCAT ETMEK için neler yapacaklarını açık açık söylüyorlar. Çin’li düşünürler, politikacılar da ortaya çıkıp söyleyecekler mi?
Mesela; ‘Çin Komünist Partisinin aldığı kararlar NAS hükmündedir, nas’larla partinin kararları çatışırsa Partinin kararları esas alınır’ mı diyecekler?
Mesela; Ülkeyi her ne kadar Komünist Parti yönetiyor olsa da ülkede Komünizm yok. Onun yerine Devlet Kapitalizmi var, aynen bunun gibi ‘Müslümanlar her ne kadar kendilerine Müslüman deseler de bizim belirleyeceğimiz Çin İslam’ına göre yaşayacakları için SARI MÜSLÜMANLAR olarak diğerlerinden ayrıt edilecekler’ mi diyecekler?
Mesela; ‘biz yaşamasak da size yaşatacağız’ deyip Müslümanları Komünistleştirecekler mi?...
Kısacası Çin çok büyük oynuyor, diğer ülkelerin aksine hiçbir şeyi de gizli saklı yapmıyor sahip olduğu oligarşik diktatörya ile zulümlerini açık açık yapıyor.