Türkiye’de ahlaksızlıkları meşrulaştıran TV programları ve diziler her geçen gün artıyor. Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri, en ahlaksız ilişkileri topluma meşru ve normal olarak göstermeye çalışıyor.
Henüz hayatı yeni yeni tanımaya çalışan çocuklar, pek çok sahneleri yasak olması gereken bu dizi ve programları izleyerek, kendi öz değerlerinden kopuk bir şekilde büyüyor. Fuhuş, çarpık ilişkiler gibi ahlaksızlıkları sık sık veren bu dizi ve programlar taptaze beyinleri zehirliyor.
En son bir TV programında zinanın meşru ve normal bir olay gibi sunulması tepkilere neden oldu. RTÜK’ün siyasi olarak rakip olarak gördüğü bir TV kanalını çeşitli sebeplerle kapatırken, toplumda ahlaksızlığı yayan, değer yargılarına savaş açan programlara göz yumması tepkilere neden oldu.
Peygamberler Şehri Şanlıurfa’da İLKHA mikrofonuna konuşan Şanlıurfalılar, TV kanallarındaki ahlaksız dizi ve programların kaldırılması gerektiğini ifade ettiler.
“Günümüzde eşcinsel insanları medyaya taşımak istiyorlar”
RTÜK’ün hataları ile ilgili çok şey söylenebileceğine değinen Vehbi Çiftçi, “ Bunların en başında TV programları geliyor. Çünkü günümüz Türkiye’sinde, çoğu programlarda aile yapısını bozmaya yönelik ve aynı zamanda insanların cinsel tercihlerin bile değiştirebilecek tarzda programlar yapılıyor. Bu programların içerisinde eşcinselliğe teşvik dahi var. Bazı ses yarışmalarında 100 jüri üyesinin 90’nı eşcinseldir. Günümüzde eşcinsel insanları medyada yaymak istiyorlar. Bunun amacı; toplumun örfünü, âdetini ve bilincini başka yerlere çekmektir. Bir nevi bizi kültürümüzden uzaklaştırmak istiyorlar, bunu hepimiz görüyoruz.” şeklinde konuştu.
“Programlarla ahlaksızlıkları topluma normal bir şey gibi sunuyorlar”
Son dönemde aile yapısını bozmaya yönelik programlar yapıldığını vurgulayan Çiftçi, “Son dönemlerde ‘aileleri birleştirme’, ‘adaleti bulma’ adı altında bilinçaltına çok farklı mesaj veren programlar yapılıyor. Bu sabah gördüğüm isim vererek söylüyorum; Esra Erol gibi programlarda kadın ‘Allah’a hamd olsun çocuğum kocamdan değil’ kelimesini kullanıyor. Toplumun geldiği yere bakınız. Programın amacı; bu çocuk kimden ya da aile yapısını bir araya getirebilir miyiz, düşüncesi değil; topluma bunu nasıl normal bir şeymiş gibi gösterebiliriz, düşüncesidir. Toplumun bilinçaltına öyle bir şey getiriyorlar ki ‘Çocuk ondan değil’ kelimesi ya da ‘onu aldattım’ kelimesi çok basit bir kelime gibi görünsün, aşina olsun istiyorlar. Bunu, insanların yaşamının bir parçası gibi göstermeye çalışıyorlar.” diye konuştu.
“RTÜK’te aslında bu işin bir parçasıdır”
TV programlarındaki ahlaksızlıkları önlemek için RTÜK’ün yapması gerekenleri sıralayan Çiftçi, “RTÜK’ün bu konuda yapması gereken çok şey var. Televizyonda aile yapılarını düzenli bir şekilde bir araya getiren programlar kaldırıldı. Şu anda günümüzdeki TV dizilerinin yüzde 90’nı bu şekildedir. Zengin aile, fakir kızla kalkmış evleniyor ve sonra aldatıyor. Evli bir kadın, basit bir erkekle veya evli bir erkek basit bir kızla bir araya geliyor. ‘Eş nasıl aldatılır’ mesajını vermeye çalışıyorlar. Bilinçaltımıza eşini aldatmayı basit bir olay gibi yerleştiriyorlar. RTÜK ise çok klişe olmuş Kemal Sunal’ın küfrünü engelliyor ama gözümüzün önünde sinema ve dizilerdeki müstehcen sahneleri çok normal gösterebiliyor. Bu toplum bu şekilde ne kadar gidecek? RTÜK’te aslında bu işin bir parçasıdır. Engel olamıyorsan sende bu işin bir parçasısın. Bugün gözümüze çok basit görünen şeyleri kaldırıyorsun ama bizim toplum yapımıza uymayan şeyleri bize çok normalmiş gibi göstermeye çalışıyorsun.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye aslında kendi celladını kendisi besliyor”
RTÜK’ün TV programlarındaki ahlaksızlıkları engellemek için önlem alması gerektiğini ifade eden Çiftçi, “Her program insanlara izletilmemelidir. Japon bir işadamı vardı, Türklerde en çok fark ettiğim şey şu diyordu. ‘kendi gelenek ve göreneklerine aykırı olan şeyleri çok rahat şekilde izliyorlar. Kendilerine yapılan saldırıyı çok rahat bir şekilde izliyorlar.’ Türkiye aslında kendi celladını kendisi besliyor. Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan ırkı farklı olan insanlarız. Hepimiz aynı çatı ve bayrak altında yıllarca aynı bayrak ve namus için savaştık. Bu programları Kürt, Alevi, Şii, Sünni, Arap, Çerkez ve Türk kardeşlerimiz izliyor. Toplumun bu duruma bir an önce tepkisini koyması lazımdır.” dedi.
“Toplum bu programları izlemeyerek tepkisini vermesi lazımdır”
Müslümanlar bu TV programlarını izlemeyerek tepkisini göstermesi gerektiğinin altını çizen Çiftçi, “ TV programları dediğimiz şey reyting sonucu oluşan bir şeydir. Bir programın reytingi olmazsa o program kaldırılır. Senin bunun için illaki bir saldırı ya da o programa bir sansür koyman gerekmiyor. Programları izlemezsen zaten o program otomatik olarak kaldırılacaktır. İstese de istemese de kaldıracaktır. Toplum bu programları izlemeyerek tepkisini vermesi lazımdır. En başta vereceği tepki budur. Buna rağmen oynatılmaya devam etti ise o zaman toplum ‘Artık birleşelim arkadaşlar nereye kadar?’ diyecektir. Biz mutlu, birbirine destek verebilen, dayanışma içerisinde olan mutluluğu yakalayabilen ailelerin dizilerini istiyoruz. Vurmalı kırmalı, birbirini öldüren, kesen, kendi ailesinden birine tecavüz eden, başkasıyla ilişkiye giren, karısını kocasını aldatan, kızını başkalarının kolundan çıkartan programları izlemek istemiyoruz.” diye konuştu.
“RTÜK, muhalif kanallarda ufak bir yanlış gördüğü zaman onlara ceza veriyor”
Televizyonlardaki ahlaksız programlara karşı olduğunu belirten Ömer Dursun, “Devlet bu kanallara destek verdiği için onlarda istediği gibi hareket ediyorlar. RTÜK, muhalif kanallarda ufak bir yanlış gördüğü zaman onlara ceza veriyor ama bazı kanallardaki intihara ve insanların ölümüne neden olan programlara ceza verilmiyor. Televizyonlardaki ahlaksız programlara karşıyız.” ifadelerini kullandı.
“Böyle bir ahlaksızlığın meşrulaştırılmış olması hepimizi derinden üzmüştür”
Bazı TV programlarında zinanın meşrulaştırılmaya çalışıldığını ifade eden Ali Erfidan, “Televizyonlarda böyle ahlaksızlıkların yapılması bizi şoke etti. RTÜK, başka bir kanal, siyasi olarak yanlış yaptığı zaman bu duruma anında müdahale ediyor. Toplum içerisinde zinayı meşrulaştıran, zinayı hoş gösteren bir terbiyesizlik yapıldığı vakit, RTÜK buna neden müdahale etmiyor? Bunu sorgulamamız lazım. Biz toplum olarak bu ahlaksızlıklara göz yumar ve ses çıkarmazsak, yarın bu ahlaksızlıklar diğer kanallarda da olur. Bu programın yayınlanmış olduğu kanal ise ailece hepimizin izlediği bir kanaldır. Böyle bir kanalda böyle bir ahlaksızlığın meşrulaştırılmış olması hepimizi derinden üzmüştür. Biz RTÜK’ten bu konuda gereken neyse yapmasını istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Her geçen gün bu ahlaksızlıklar artarak devam ediyor”
RTÜK’ün ahlaksız yayın yapan TV’lere engel olması gerektiğini vurgulayan Samet Albayrak, “TV programlarda ahlaksız programları kesinlikle uygun bulmuyorum. RTÜK’ün buna kesinlikle el atması lazım. Biz Türkiye milleti olarak örf, adet ve geleneklerimiz var. Bu örf, adet ve geleneklerimizin yıkıldığını düşünüyorum. Bir an önce bu sorunun çözülmesini istiyorum. Hem İslam âlemine hem de kültürümüze yakışmayan hallerdir. Her geçen gün bu ahlaksızlıklar artarak devam ediyor. RTÜK’ün bunlara kısıtlamalar getirmesi ve ciddi manada cezalar vermesi gerekir. Bu TV programları aile gelenek ve göreneklerini etkiliyor. Çocuklarımıza kötü örnek oluyor. Bu durum ilerde ailelerin dağılmasına ve ciddi sorunlara yol açacak. Gençler başıboş yetişiyor. Bunda televizyonların etkisi çok fazladır.” diye konuştu.
“TV’lerde saçları açık, mini etekle, abdestsiz bir şekilde Kur’an’ı Kerim’i ellerine alıyorlar”
Tüm ahlaksızlarının hesabının ahirette verileceğine dikkat çeken Murat Aslan, “Ahirette, Mahkeme-i Kübra’da, Allah herkesten bunu hesabını soracaktır. Bir dizide gördüm haşa! Allah’a küfür ediyorlardı. Allah’ı küfretmek ne demek? Bir kişi Allah’a küfür ediyorsa dinden çıkar. TV’lerde saçları açık, mini etekle, abdestsiz bir şekilde Kur’an’ı Kerim’i ellerine alıyorlar. Mahkeme-i Kübra’da bunun hesabını verecekler. Ben buradan RTÜK’e sesleniyorum: Bu işlerin başı sizsiniz. Eğer bu programlara engel olmazsanız ahirette cehennem ateşine atılacaksınız ce cayır cayır yanacaksınız. Müslümanların Batı’yı örnek almaması gerekir. Müslümanların İslam hukukuna göre yaşaması gerekiyor. İşte bunlar Batı’yı örnek alıyorlar. Ne zaman biz Batı’yı def edersek, İslam hukukuna göre yaşarsak, her şeyi iyi olacaktır inşallah. Geçen gündü bir TV programında orada ‘imamlık’ mesleği ile dalga geçiyorlardı. RTÜK’ü biz uyarıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Gençlerimizde iman zayıflığı var, insanda iman zayıflığı olduğu zaman vatanını da satabilir”
TV programlarının gençlerin ahlakını bozduğuna değinen İsmail Yıldız, “Türkiye’nin yüzde 95’nin Müslüman olduğunu söylüyoruz. Müslümanlığını da bunca senedir eksiksiz yaşamıştır. Bu diziler ve ahlaksız programlar, gençleri ahlakını bozuyor. 50 yıl sonra nasıl bir nesil ortaya çıkacak. Bunu düşünerek bilinçli olarak bu programları yapıyorlar. Maalesef bazıları da bunlara uyuyor. Her dinden insan olabilir. Biz onların dinine karışmayalım, onlarda bizim dinimize karışmasınlar. Gençlerimizde iman zayıflığı var. İnsanda iman zayıflığı olduğu zaman vatanını da satabilir. Vatanına, milletine bağlı olan insanın gücü imanından gelir. Buna dikkat etmek lazım. RTÜK’e artık ne emir verilmiş, kimle hareket ediyor, bunu da bilemiyoruz. Gençlerin ahlakı bozulmasın, yaşayış şeklimiz değişmesin. Fuhuş almış başını gidiyor. İslam’a göre fuhuş olan memlekette, zayıflık, fakirlik, namussuzluk ve her türlü pislik olur. Bunları biz yanlış görüyoruz. İdareciler buna bir el atsa iyi olur. Bunlar mutlaka düşünülüyordur. Elbet onlarında bildiği bir şey var gördüğümüz budur.” dedi. (İLKHA)