2020 yılını aile yılı ilan eden Türkiye Aile Meclisi, küresel şer güçlerin ailesiz ve ahlaksız toplum projesi olan "toplumsal cinsiyet eşitliği" adı altında yürüttüğü topyekûn savaşa dur demek için "ÖnceAile" şiarıyla verdikleri mücadele için ödüle layık görülen STK, basın mensupları, basın kuruluşları, yazar ve akademisyenlere ödüllerini takdim edildi.
İlke Haber Ajansı'nın (İLKHA) da iki ödüle birden layık görüldüğü "2020 Aliya İzzetbegoviç İyilik Ödülleri" Türkiye Yazarlar Birliğinde düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi.
Ödül töreninde ödüllerini alan ve kısa birer selamlama konuşması yapan konuklar, aile yapısının korunmasının önemine vurgu yaparak yapılabilecek çalışmalara değindiler.
"Vatan savunması aileden başlar"
Böylesi bir ödüle layık görüldüğü için gazetesi ve şahsı adına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, "Bu zaman aileyi koruma, aileyi savunma zamanıdır. Bir dönem Avrupa'da aile imparatorların, kralların giremediği son kale olarak tanımlanıyordu. Bugün 19 Avrupa ülkesinde maalesef eşcinsellik üzerine yapılan evlilikler kanuni olarak koruma altında. Küresel bir saldırı var. Şu bir gerçek ki, vatan savunması aileden başlar. Ailesini savunmayan hiçbir millet vatanını da savunamaz. Bu toplumun hayat merkezi olan aileyi koruyamazsak bu milleti de ayakta tutmak mümkün değildir." dedi.
"İstanbul Sözleşmesi, nafaka kanunu, 6284 sayılı yasa evlenenler için tuzak olarak karşımızda duruyor"
Yılın Psikiyatristi ödülüne layık görülen Prof. Dr. Sefa Saygılı, "Bir toplumda aile çöktü mü o toplum da çökmüş demektir. Ülkemizde de aile giderek zor duruma düşüyor. Bunu bizzat pratik hayatta da görüyorum. Bir defa gençlerimiz evlenmiyor. Evlenenler de geç evleniyor. Geç evlenenler çocuk yapmıyor veya çok az çocukları oluyor. Bu kadar az evlenmenin karşılığında da bakıyoruz ki evliliğin önüne bir takım engeller konuluyor. İstanbul Sözleşmesi, nafaka kanunu, 6284 sayılı yasa evlenenler için tuzak olarak karşımızda duruyor. Evlenme oranı az olmasına rağmen boşanma oranları da hızla artıyor. Her 4 evlilikten biri ayrılma ile sonuçlanıyor. Bu korkunç bir rakam. Daha önce Amerika'da yüzde 50 dediğimiz zaman nutkumuz tutulurdu. Avrupa'da 3'te bir denildiğinde nutkumuz tutulurdu. Türkiye'de aile sağlam derdik ama maalesef artık bunu söyleyemiyoruz." diye konuştu.
"Türkiye'de sorunlar siyasete yarıyorsa çözüme kavuşturuluyor"
Türkiye'de iki çeşit sorunun olduğunu ve siyasi anlamda kazanım sağlayan sorunların çözüme kavuşturulduğunu söyleyen yılın "Ailenin Korunması Uluslararası Ödülü" sahibi Mahmut Kar, "Eğer sorunların çözümü siyasete yarıyorsa o sorunların çözümü çok kolay oluyor. Ancak sorunların dayandığı nokta toplumsal meselelere yönelik ise bu meselelerin çözümü çok daha uzun vadeli oluyor. Aslında her iki sorun da köklü olarak çözülmüyor. Bugün İstanbul Sözleşmesi'ni konuşuyoruz ama onun dayattığı kanunların da düşünce özgürlüğünden kaynaklı olduğunu söylemeliyiz. İstanbul Sözleşmesi'nin mağdur ettiği hanımlar, erkekler, anneler, çocuklar, babalar var. Tüm bunların temelinde kulağa hoş gelen demokrasinin düşünce özgürlüğünden kaynaklanıyor." şeklinde konuştu.
"Aile demek sevgi, saygı, sadakat, sabır, fedakârlık ve muhabbet demektir"
Türkiye ve yurt dışında aile üzerine birçok seminer düzenleyen ve "Yılın Muallimi" ödülüne layık görülen Müesser İsabetli, aldığı ödül sonrasında yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
"Biz aile yapısını oluştururken bir takım şeyleri ötelediğimiz için aileler yok olup gidiyor. Ben 30 yıldan beri eğitim ile uğraşıyorum. Her yıl 200 kız öğrenci mezun ediyorum. Öğrenci son sınıfa geldiğinde âşık oldum diyor. Biz aşkı getirdikten sonra muhabbeti unuttuk. Muhabbet kelimesini ailemize, gündemimize almazsak her şey bitmiş olur. Aile demek sevgi, saygı, sadakat, sabır, fedakârlık ve en sonunda muhabbet demektir." (İLKHA)