Uzaktan eğitime bir anda geçişle birlikte büyük bir rağbet gösterilen bilgisayar, laptop ve tablet fiyatlarında bir artış yaşandığını, internet ücretlerinin de ailelere büyük bir külfet oluşturduğunu belirten Sütçü, bu nedenle uzaktan eğitimin birçok öğrencinin mağdur olmasına neden olduğunu söyledi.
İmkanı elvermeyen tüm ailelere tablet dağıtılıp eğitim için zorunlu olan ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması gerektiğini ifade eden Sütçü, sağlıklı çözümler üretmek için yoğun bir çalışma yürütülüp eğitimdeki aksaklıkların önüne geçmek için bir an önce teknik sorunların halledilmesi gerektiğini kaydetti.
Öte yandan Sütçü, ailelere de kontrolsüz internet kullanımında oluşacak tehlikeye karşı uyarılarda bulundu. Sınırsız internet kullanımının birçok tehlikesinin de asla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Sütçü, bu durumda velilere her zamankinden daha büyük bir sorumluluk düştüğünü söyledi.
Ailelerin çocuklarını bu hususta bilinçlendirmesi ve hiçbir zaman kontrolsüz bırakmaması gerektiğine dikkat çeken Sütçü, internet yoluyla yürütülen eğitim çalışmaları için uygun saatlerin belirlenmesi gerektiğini belirtti.
“Eğitimde fırsat eşitliğine ciddi bir darbedir”
Sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı sıkıntılı bir süreçten geçtiklerini söyleyen Sütçü, “Bu süreçte ülke ekonomilerinin olumsuz etkilenmesi normaldir. En kısa sürede yaşanan sıkıntıların geçmesini temenni ediyoruz. Ancak uzaktan eğitimin yapıldığı bir süreçte, milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren bu sorun birçok öğrencinin mağdur olmasına sebep olmaktadır. Yıllardır dillendirilen eğitimde fırsat eşitliğine ciddi bir darbedir. Dolayısıyla kanaatimizce bu hususta yapılması gereken şey ortadadır. İmkânı elvermeyen tüm ailelere tablet dağıtılması gerekmektedir. Bu şekilde valilikler veya belediyelerce halkın bu ihtiyacı giderilmelidir.” dedi.
“İnternet ücretleri büyük bir külfet oluşturmaktadır”
Uzaktan eğitim imkanını elde etmenin sadece bilgisayar veya laptop almakla da bitmediğinin altını çizen Sütçü şöyle devam etti:
“Aylık internet ücretleri de birçok aile için büyük bir külfet oluşturmaktadır. Bedava verilen 8 GB internetin canlı derslerde kullanılamaması da ayrı bir sorun. Madem devlet olarak eğitim zorunlu tutulmakta o halde eğitim için zorunlu olan ihtiyaçların da devlet tarafından karşılanması gerekmektedir. Bedava verilen 8 GB internetin arttırılması ve canlı derslerde de kullanılmasına imkan tanınmalıdır. Hatta en doğrusu EBA ile ilgili tüm iş ve işlemlerde internetin bedava verilmesidir.”
“Velilere büyük sorumluluk düşmektedir”
İnternet tehlikesine karşı ailelere uyarılarda bulunan Sütçü, “Tabi bu sebeple internet hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelecek ve çocuklarımız çok büyük manevi tehlike ile karşı karşıya kalacaktır elbette. İnternet kontrolsüz kullanıldığında kaşıkla verip kepçeyle alan bir araçtır. Çocuklarımız derslerden geri kalmasın derken bir de bakmışız ki ya oyun bağımlısı haline gelmişler veya her türlü ahlaksızlığın sergilendiği reklam, müzik, film ve benzeri çirkinliklerle muhatap hale gelmişler. Allah korusun fakat bu ve bunun gibi birçok tehlikenin bizi ve çocuklarımızı beklediğini kesinlikle unutmamalıyız. Şu anda hemen her aile çocuklarının eğitimi için evine sınırsız internet çekerek bu tehlike ile karşı karşıyadır. Bu durumda velilere her zamankinden daha büyük bir sorumluluk düşmektedir. Çocuklarımızı bu hususta bilinçlendirmeli ve hiçbir zaman kontrolsüz bırakmamalıyız. İnternet yoluyla yürüteceği eğitim çalışmaları için uygun saatler belirlenmeli ve mümkün mertebe vakitsiz kullanımların önüne geçilmelidir.” diye konuştu.
“Sıkıntılar daha çok sistemle alakalı”
Uzaktan eğitimin yeni tanıştıkları ve çok hızlı bir şekilde adapte olmaya çalıştıkları bir süreç olduğunu dile getiren Sütçü şunları söyledi:
“Velilerimizin şikâyetçi olduğu hususların başında gelen teknik sıkıntılar çoğu zaman öğretmenle ilgili olmadığı, sistemle, internet bağlantısıyla alakalı olduğu halde öğretmene mal edilebilmektedir. Elbette teknik anlamda ve iletişimde sıkıntı yaşayan öğretmenler vardır ama biz bu sıkıntıların daha çok sistemle alakalı olduğunu düşünüyoruz. Milli Eğitim tarafından gerek uzaktan eğitim ile ilgili gerek formasyonla ilgili gerekli eğitimler veriliyor şüphesiz ancak uygulamada ve takibinde birçok eksikliğin olduğu da ayrı bir gerçek maalesef.”
“Öğretmenler gerekli hassasiyeti fazlasıyla göstermelidir”
Öte yandan öğretmenin, dersi kendi evinden veriyor olmasının ev rahatlığında öğrencilerin ve hatta ailelerinin karşısına çıkmasına yol açmaması gerektiğini belirten Sütçü, “Okulda iken sadece öğrenciler tarafından dinlenip gözlemlenen öğretmenler şimdi aileler tarafından da dinlenip gözlemlendiğini unutmamalı ve gerekli hassasiyeti fazlasıyla göstermelidir. Geçenlerde öğrencilerine atletle ders anlatan bir öğretmeni haberlerde gördük ancak yüzbinlerce üyesi olan eğitim camiasında bu tür örneklerin çok az olduğunu düşünüyorum. Bu tür durumlarla karşılaşıldığında da zaten veliler gerekli yerlere şikâyetlerini ileterek bunun önüne geçebilirler. Genel ahlaka muğayir kılık ve kıyafetle ders anlatımına zaten milli eğitim müsaade etmemekte ve gerekli işlemleri yapmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Bir an önce teknik sorunlar halledilmeli”
Uzaktan eğitimin hiçbir zaman yüz yüze eğitim gibi sağlıklı olamayacağını kaydeden Sütçü şu ifadeleri kullandı:
“Birçok şey değişse de binlerce yıldır eğitimin temelinde öğretmen, öğrenci ve sınıf üçlüsü vardır. En sağlıklısı da budur. Elbette uzaktan eğitim arzu edilen ve yüz yüze eğitimin yerine düşünülen bir sistem değildir ve olmamalıdır da. Ancak zorunlu olarak yürütülen bir eğitim öğretim sürecinde sözünü ettiğiniz gibi birçok dezavantaj mevcuttur. Bu sorunlar, telafisi zor sorunlar değil aslında. Sağlam teknik alt yapı oluşturulduğunda bu sorunların büyük ölçüde ortadan kalkacağını düşünüyorum. Bu sürecin uzun sürebileceği hesap edilerek teknik konularda daha sağlıklı çözümler üretmek için yoğun bir çalışma yürütülmeli ve bir an önce teknik sorunlar halledilmelidir.”
“Öğretmen kaynak kitap tavsiye edebilir ancak zorunlu tutamaz”
Öğretmenlerin öğrencilerden istediği yardımcı kitap sorununa da değinen Sütçü, “Milli Eğitim’in verdiği kitapların yeterince kullanılmaması yıllardır devam eden bir sorun. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan kitaplara karşı eskiden kalma olumsuz bakış yapılan birçok değişikliğe rağmen devam etmektedir. Ancak sınav sorularının bu kitapların içeriğine göre hazırlandığı düşünüldüğünde öğretmenlerin, derslerini bu kitaplar ekseninde anlatması gerekmektedir. Esasen öğretmenin öğrenciye başka bir kitap aldırması ve dersini o kitaptan işlemesi zaten yasak. Böylesi bir durumda yapılan şikâyetler Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından dikkate alınmakta ve gerektiğinde soruşturma bile açılabilmektedir. Öğretmen kaynak kitap tavsiye edebilir ancak zorunlu tutamaz. Ancak öğrencilerin gelişimi için de ek kaynaklar tavsiye ettiğinde de veliler buna kızmamalı sevinmelidir.” şeklinde konuştu.
“Fatih Projesi devam etmiş olsaydı sorunların birçoğunu yaşamazdık”
Konuşmasında Fatih Projesine de değinen Sütçü şöyle devam etti: “Fatih Projesi gerçekten de çok önemli bir proje. Çok ciddi altyapı yatırımları yapıldığı doğrudur fakat bu projenin hiçbir şekilde hayata geçirilmediğini söylemek veya bu projeden vazgeçildiğini söylemek doğru olmaz. Şu anda tüm illerde okulların büyük çoğunluğunda akıllı tahtalar ve internet mevcut. Akıllı tahtaların eğitim öğretim için sağladığı kolaylık ve sunduğu imkânlar kesinlikle küçük görülmemelidir. Birçok Avrupa ülkesinde dahi bu imkânların olmadığını biliyoruz. Ancak öğrencilere tablet dağıtma ve etkileşimli ders işlenmesi hususunda hedefe ulaşılamadığını söyleyebiliriz. Hatta dağıtılan tabletler dediğiniz gibi farklı amaçlar için kullanılmaya başlandı. Bu yüzden midir bilmiyorum ama tablet dağıtımından vazgeçildi artık. Artıları eksileri düşünüldüğünde o süreçte belki geçerli sebepleri vardır fakat o proje devam etmiş olsaydı belki de içinde bulunduğumuz sürece çok daha kolay adapte olur ve şimdi yaşadığımız sorunların birçoğu da yaşamazdık.”
“Devlet biraz daha cömert olmalı”
Son olarak öğrencilerin yaşadığı internet sıkıntısına ilişkin Sütçü, “GSM operatörlerine yoğun bir talep var. Hatta bu yoğun talebin, karşılanamaz duruma geldiğini de söyleyebiliriz. Milli Eğitim tarafından EBA için ücretsiz verilen internetin kullanılacağı alan operatörler tarafından değil bakanlık tarafından belirlenmektedir. Operatörler yapılacak anlaşmaların içeriğine aykırı hareket edemez. Bu konuda devletin biraz daha cömert olması ve internetin her öğrenci ve öğretmenin rahatlıkla kullanabileceği bir araç haline dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz.” dedi.(İLKHA)