Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısı sonrasında okullarda yüz yüze eğitimin birinci sınıflardan başlamak kaydıyla kademeli olarak açılacağı açıklandı. Yapılan açıklama sonrasında birçok aile eğitimin gerektiği şekilde sosyal mesafe, temizlik ve maske kuralına uyularak tam manasıyla önlemlerin alınıp alınamayacağını tartışılmaya başlandı.
Okulların açılmasıyla birlikte Covid-19’dan daha tehlikeli olan uyuşturucu belasına dikkat çekmek amacıyla İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, bu belanın sosyal mesafe, maske ve temizlik kuralıyla uzaklaştırılamayacağını, ailelerin çocuklarıyla zaman geçirmesi, onlara değer vermesi ve okul-aile ilişkilerinin güçlü tutulması halinde uyuşturucudan uzaklaştırılabileceğini ifade etti.
“Aileler, okullarda gerektiği şekilde önlem alınıp alınmayacağı konusunda endişeli”
Aylardır Covid-19 denilen bir musibetle beraber yaşamaya gayret edildiğini ve bu hastalığın toplum için birinci gündem olduğunu belirten Ay, okulların açılması kararı sonrasında da yine Covid-19’un gündemdeki yerini koruduğunu ve ailelerin aklına, acaba sosyal mesafeye dikkat edilecek mi? Temizlik yeterince sağlanabilecek mi? Çocuklarımızı maske ile okula göndereceğiz ama maske ile eğitimlerini yapabilecekler mi? Gibi soruların geldiğini söyledi.
“Velilerle okul idaresinin uyum içerisinde çalışması halinde tehlikeler bertaraf edilebilir”
Bu endişelerle birlikte gözden kaçırılmaması gereken önemli hususlardan birisinin okulun çevresindeki problemlerin olduğunu hatırlatan Ay, şöyle konuştu: “Bunlar aslında en az Covid-19 kadar, hatta belki de daha tehlikeli. Sosyal mesafe ile maske ile temizlik ile uzak tutamayacağımız bir problem olan uyuşturucu sorunu var. Okulların çevresini bir pazar haline getiren, çocuklarımızı potansiyel müşteri olarak gören, onları zehirlemekten bir an bile geri durmayan bir tehlikeden bahsetmeye gayret ediyoruz. Bununla alakalı velileri uyarmaya çalışıyoruz. Veliler, okul süreciyle birlikte aslında ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduklarını bilirlerse okul idaresiyle de tam manasıyla uyum sağlayabildilerse tehlike bertaraf edilebilir.”
Velilerin bu tehlikenin farkında olduklarını ancak okulların açılmasıyla birlikte ortaya çıkabilecek olumsuz durumlar karşısında ne yapabilecekleri hususunda çokça soru sorduklarını hatırlatan Ay, işin başında çocuğa sevgi ve ilgi gösterilmesi gerektiğini söyledi.
“Çocuklarımızla kurduğumuz sağlıklı iletişimle sorunların büyük oranda önüne geçebiliriz”
Çocukların çevresindeki arkadaşlarla birlikte dijital mecraların da büyük tehlike oluşturabileceğine vurgu yapan Ay, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Birincisi, çocuğunuzu seveceksiniz, sevdiğinizi hissettireceksiniz. İkincisi, çevresini de tanıyacaksınız. Yani sadece çocuğunuzu tanımanız yetmez. Çocuğunuzun hani çevrelerde kimlerle beraber olduğunu bilmeniz gerekiyor. Uyuşturucuda en önemli etken akran etkisidir. Bir arkadaş uyuşturucu ile hemhal olduğunda onunla birlikte olanlar da tehlikede olurlar. Diğer taraftan hayatımızın büyük bir bölümünü artık dijital mecralar oluşturuyor. Cep telefonu, tablet, televizyon artık bizim olmazsa olmazlarımız. Geriye dönüp baktığımızda dijital mecralarda neleri kaybettiğimizi de görüyoruz. Avantajlarının yanı sıra ne kadar dezavantajları da getirdiğini görüyoruz. Onun için anne babalara bu süreçte biraz daha fedakârlığa ihtiyacımızın olduğunu söylüyoruz. Tabletleri, televizyonları, telefonları bir kenara bırakmaya, çocuklarımızla hemhal olmaya, onlarla aynı sofraya oturmaya, sıkıntıları varsa sıkıntılarını dinlemeye, ihtiyacımız var. Eğer bu süreçte bunları yapabilirsek, onlara kıymetli olduklarını hissettirebilirsek, doğru çevrede yetişmelerini sağlayabilirsek, sosyal manada da bir adım atmalarını aileler olarak tesis edebilirsek bu tür problemlerin büyük bir bölümünün önüne geçmiş olacağız.
“Problemleri doğru tespit edebilirsek çocuklarımızı uyuşturucu belasından uzak tutabiliriz”
Diğer taraftan okul idaresiyle de iletişim halinde olmamız lazım. Okul idareleri ve öğretmenlerimizin de çocukla ilgisini mesai saatinin dışına taşıyabilmeliyiz. Bu zincir sağlıklı bir şekilde oluşturulabilirse, çocuklarımız eğitimden eve, evden eğitim için okullarına gittiklerinde nasıl bir ruh hailen sahip olduklarını bilirsek, eksik ve problemleri doğru tespit edebilirsek inşallah çocuklarımızı uyuşturucu belasından uzak tutabiliriz.”
“Uyuşturucu tacirleri inanılmaz iletişim metotları uyguluyorlar”
Çocukların tehlikelerden korunabilmesi için bir otokontrol sisteminin oluşturulması gerektiğini söyleyen Ay, “Bir kere çocuklarımıza hayır! Demeyi öğretebilmemiz lazım. Daha önceki programlarımızda da dile getirdik. Bu uyuşturucu satıcıları, zehir tacirleri inanılmaz iletişim metotları uyguluyorlar. Sivilcesi olan birisine ‘sivilcene iyi gelecek’, kilo problemi olan bir kız çocuğuna ‘kilo problemini ortadan kaldıracak’ diye uyuşturucuyu sunabiliyorlar. Sigara içen bir genci kandırmak çok daha kolay. En yakın arkadaşı ‘al bir tane yak’ diyerek tuzağa düşürebiliyorlar. Dolayısıyla bu manada uyarabilmek lazım. Bunun dışında da gerek okuldan çıkarken ve eve gitme esnasında vakti nerede geçirdikleri, ne kadar zamanda gelip gittikleri mutlaka kontrol altında tutulmalıdır.” diye konuştu.
“Marmara ve İç Anadolu bölgesinde yaşayanlar daha dikkatli olmalı”
Bölgesel haritaya bakıldığında uyuşturucu tuzağına düşenlerin büyük çoğunluğunun Marmara ve İç Anadolu bölgesinde olduğunu ve burada yaşayan ailelerin daha fazla dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Ay, ailelerin çocuklarıyla iletişim kurması, onları dinlemesi halinde bu tehlikelerden uzak kalabileceklerini ifade etti.
“Aileler çocuklarının bağımlı olduklarını 2 yıl sonra fark ediyorlar”
Aile içerisinde iletişimin çok önemli olduğunu söyleyen Ay, çocukları bağımlı olan ailelerle yaptıkları görüşmelerde ailelerin çocuklarının bağımlı olduklarını bir buçuk 2 yıl sonra öğrendiklerini, bunun da iletişimsizlikten kaynaklandığını, doğru iletişim kurulması halinde çocukların tehlikelerden uzak tutulabileceği gibi bataklığa düşenlerin de kurtarılabileceğini vurguladı. (İLKHA)