İslam düşmanı teröriste insanlık dersi: SEN KAYBETTİN BİZ KAZANDIK

Yeni Zelanda'nın Christchurch kasabasında geçen yıl iki camiye saldıran ve 51 Müslümanı şehit eden Brenton Tarrant isimli aşırı sağcı teröristin yargılanması sona erdi. Terörist, şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Şehitlerin ailelerinin ve saldırılarda yaralananların konuşmaları ise mahkemeye damga vurdu. Saldırıda yaralanan Afgan bir mülteci, teröriste hitaben yaptığı konuşmada, saldırıdan sonra ülkeyi terk etmeyi düşündüğünü, ancak sonsuza kadar Yeni Zelanda’da kalmaya karar verdiğini belirterek, “Bu ülkeye bir mülteci olarak geldim ve bu ülkeyi terk etmeyeceğim. Burada kaybeden sensin. Kazanan ise bizleriz.” diye konuştu.

Ekleme: 28.08.2020 07:17:13 / Güncelleme: 28.08.2020 07:22:01 / manşetler
Destek için 

Dış Haberler Servisi

Yeni Zelanda'nın Christchurch kasabasında geçen yıl iki camiye saldıran ve 51 Müslümanı şehit eden Brenton Tarrant isimli aşırı sağcı teröristin yargılanması sona erdi.

Christchurch Yüksek Mahkemesi'nde görülen davanın hüküm duruşmasında cezayı okuyan Hakim Cameron Mander, terörist Tarrant'ın 51 cinayet, 40 ayrı cinayete teşebbüs ve bir terörizm suçundan hüküm giyerek, şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezası aldığını açıkladı.

SALDIRIDA YARALANAN MÜLTECİDEN İNSANLIK DERSİ

Dört gün süren davada terörist, şehit aileleri ve saldırıda yaralananlarla yüzleşti.

Cami saldırısında yaralanan Afgan mülteci Mirwais Veziri, mahkeme salonunda adeta insanlık dersi verdi.

Yıllardır Yeni Zelanda’da yaşadığını belirten Veziri, "Bu teröristin gözlerinde hiçbir pişmanlık ya da utanç görmedim. Yaptığı hiçbir şeyden pişman değil. Bu yüzden bana çektirdiği acıları anlatan demecimi okumaktan vazgeçtim. Bunun yerine ona teşekkür ediyorum çünkü Yeni Zelanda'da yaşadığım ve çalıştığım 17 yıl boyunca Afganistanlı olduğum için insanlar, dalga geçmek için, şaka olarak ya da bilerek bana terörist diyorlardı. Ama bu etiketi benim üzerimden aldın.” dedi.

“SEN DÜNYAYA MÜSLÜMANLARIN TERÖRİST OLMADIĞINI KANITLADIN”

Veziri sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün terörist denilen kişi sensin ve sen dünyaya Müslüman olarak benim, bizlerin terörist olmadığını kanıtladın. Yeni Zelanda halkına sesleniyorum. Teröristin dini, ırkı, ten rengi yoktur. Her renkten, ırktan her yüz bir terörist olabilir. Biz terörist değiliz. Biz acılar çektik ama güçlüyüz. Kardeşlerim acılar çekti ama eskisinden daha güçlüyüz.”

Saldırı sonrası ülkeyi terk etmeyi düşündüğünü söyleyen Veziri, ırkçı teröriste hitaben, “Ama sen, bu ülkede sonsuza kadar kalmayı istememe sebep oldun. Bu ülkeyi terk etmeyeceğim. Burası benim ülkem, burası benim evim. Bu ülkeye bir mülteci olarak geldim ve bu ülkeyi terk etmeyeceğim. Burada kaybeden sensin. Kazanan ise bizleriz.” Diye konuştu.

ŞEHİT EŞİ: EŞİMİN MERTEBESİ KAHRAMANLIKTAN ŞEHİTLİĞE YÜKSELDİ

Saldırıda Türkiyeli eşini Zekeriya Tuyan’ı kaybeden Hamimah Tuyan, konuşmasına Kuran-ı Kerim'deki, "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir kişiyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur." ayetini okuyarak başladı. Tuyan, teröriste hitaben, "Sen 51 kişiyi öldürdün. Onlardan geride, sevdikleriyle beraber olamamanın cezasına katlanmak zorunda kalan 34 eş, 92 çocuk ve 100'ün üzerinde kardeş kaldı." şeklinde konuştu.

Eşini çok özlediğini belirten Tuyan, "O benim için bir imam, bir koruyucu, eğlendirici, problem çözücü, huzur verici, en iyi arkadaş ve yakınlarımın söylememi istediği üzere bir Ertuğrul'du." dedi.

Eşinin 48 gün boyunca 18 ameliyat geçirerek ölümle mücadele ettiğini anlatan Tuyan, "Eşimin mertebesi kahramanlıktan şehitliğe, benim mertebem de bir eşten şehit eşi olmaya yükseldi." sözleriyle konuşmasını bitirdi.

"POLİSLERE BENİ BU ADAMLA 15 DAKİKA BAŞ BAŞA BIRAKMALARINI RİCA ETTİM"

Saldırının ardından teröristi kovalayan Abdul Aziz Vahabzade ise kendisini yakalamadan önce Tarrant'ın çoktan gözaltına alındığını ifade ederek, "Allah'a şükret ki seni o gün yakalayamadım. O zaman daha farklı bir hikaye olurdu, bu hükümet bu kadar para harcamamış olurdu. Seni kovalayan bu gözleri asla unutmayacaksın." diye teröriste seslendi.

Terörist kendisinden kaçarken gözlerindeki korkuya çok iyi şahit olduğunu belirten Vahabzade, mahkemeye hitaben, "Sayın hakim, o gün polislere, beni bu adamla hücrede 15 dakika baş başa bırakmaları için ricada bulundum. Silahsız bir şekilde ne kadar cesareti olduğunu görmek istedim. Ama talebimi reddettiler. Biliyordum, çünkü kanunlara uygun hareket edilmesi gerekiyordu." ifadesini kullandı.

Vahabzade daha sonra yine terörist Tarrant'a dönerek, "Anneni ve kız kardeşini, onların senin yaptığın korkaklık karşısında dünyayla nasıl yüzleşeceğini hiç düşünmedin. Onların hayatını da tehlikeye attın. Sen korkak ve bencilsin. Onları hiç umursamadın. Ailen için üzülüyorum, ama senin için asla." dedi.

Konuşmasının ardından salondan ayrılmak isteyen Vahabzade'yi durduran Hakim Cameron Mander, "Sayın Vahabzade, siz gitmeden önce belirtmek isterim. O anki videonuzu gördüm ve cesaretinizi tebrik etmek istiyorum." diyerek Vahabzade'ye şükranlarını sundu.

Hakim Mander'in Vahabzade'ye teşekkürü, salonda alkışlarla karşılık buldu.

"O GÜNDEN BU YANA DOĞRU DÜZGÜN UYUYAMAZ OLDUM"

Şehitlerden Tarık Ömer’in babası Raşid Ömer, aile olarak çocuklarını kaybetmenin acısını asla unutamayacaklarını belirterek, "Tarık'ı kaybetmek benden çok şey götürdü. O günden bu yana doğru düzgün uyuyamaz oldum." dedi.

Ömer, teröriste hitaben, "Sen benden çok değerli bir şey aldın ve bu benim hayatımı sonsuza kadar etkileyecek." ifadesini kullandı.

Oğlu Tarık ile cennette yeniden bir araya gelmeyi dilediğini söyleyen Ömer, "Tarık'ın şu an Allah'ın himayesinde olduğunu biliyorum. Şimdilik buradaki hayatım böyle geçecek. Tarık'ı yeniden görebileceğim günü hep bekleyeceğim." diye konuştu.

"OĞLUMU KUCAĞIMA ALDIĞIMDA HALA YAŞIYOR OLMASINI UMUYORDUM"

Saldırıda 3 yaşındaki oğlunu kaybeden İngiliz vatandaşı Nathan Smith ise "Oğlumu kucağıma aldığımda hala yaşıyor olmasını umuyordum fakat canlı değildi." dedi.

Teröristin, bu saldırıyı beyaz ırk üstünlüğü için yaptığını vurgulayan Smith, kendisinin de beyaz ve Müslüman olduğunu ve Müslümanlığından onur duyduğunu dile getirdi.

Smith, teröriste, "Eğer boş vaktin olursa ki içeride bolca vaktin olacak, belki Kur'an'ı okumayı denemelisin. Çok güzel bir kitap." ifadeleriyle seslendi.

"BABAN SENDEN UTANIYORDUR"

Saldırıda babası Hacı Muhammed Davud Nabi'yi kaybeden Ahad Nabi, teröriste seslenerek,  "Benim 71 yaşındaki babamla eğer teke tek dövüşseydin, seni ortadan ikiye ayırırdı. Fakat sen, sadece hayatının 10 dakikalık bir diliminde kurt postuna bürünmüş aciz bir koyunsun. Ben ise güçlüyüm ve sen beni daha da güçlü kıldın." diye konuştu.

Nabi, teröristin savunmasız insanları öldürdüğünü belirterek, "Yaptığından ötürü seni affetmiyorum. Hapse girdiğin zaman cehennemde olduğun ve seni ateşin beklediği gerçeğini anlayacaksın." ifadelerini kullandı.

Tarrant'ın bu toplumun bir çöplüğü olduğunu vurgulayan Nabi, "Baban senden utanıyordur. Sen ancak bir çöplüğe gömülmeyi hak ediyorsun." dedi.

Nabi, konuşmasını tekbir getirerek sonlandırdı.

"ÖĞRENCİLERİM BENİ SELAMÜNALEYKÜM DİYE KARŞILIYOR"

Filistinli şehit Abdulfettah Kasım'ın kızı Sara Kasım, babasının şu an burada olmasını çok istediğini belirterek, "Anne ve babamın güvenlik ve çocuklarının başarılı olması için yerleştiği bir ülkede bunların olacağını asla hayal edemezdim." dedi.

Terör saldırısının ardından Yeni Zelanda halkının Müslümanlara daha fazla yakınlaştığını ve İslam'ın barışçıllığını daha iyi anladıklarını söyleyen Kasım, "Öğrencilerim artık beni selamünaleyküm Sara Hanım diyerek karşılıyorlar." diye konuştu.

Kasım, teröriste bir kez daha hitap ederek, "Bu mahkeme salonuna iyi bak ve buradaki ötekinin kim olduğunu kendine sor. O biz miyiz, yoksa sen mi? Sanırım cevabı çok açık." dedi.