Doç. Dr. İlker İnanç Balkan: "Vakalarda artış eğilimi görülüyor"

​Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınıyla yapılan mücadeleyi ve son durumu değerlendiren Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, Covid-19 vaka sayılarında dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de artış eğilimi görüldüğünü söyledi.

Ekleme: 24.08.2020 15:40:05 / Güncelleme: 24.08.2020 15:40:46 / Güncel / İstanbul Haberleri
Destek için 

Coronavirus (Covid-19) salgınıyla ilgili İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) önemli değerlendirmelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Üyesi Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, "Covıd-19 vaka sayılarında dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de artış eğilimi görülüyor." dedi.

Salgın tablosunu ve vaka sayılarındaki artışı değerlendiren Balkan, "Bu artış, normalleşme sürecinin ekonomik kaygılarla hızlandırılmasına ve insanların sosyal mesafeden yorulmasına bağlanabilir. Kurban bayramı ile birleştirilen yaz tatili, salgının merkezini İstanbul'dan Anadolu'ya kaydırdı. Küçük şehirlerde, ilçelerde, köylerde, akraba buluşmalarında, düğünlerde, taziyelerde maskeler çıkarıldı, mesafeler kaldırıldı ve maalesef hastalık 'olgu kümelenmeleri' ile yeni bir yayılma sürecine girdi." ifadelerini kullandı.

"Okulların açılabilmesi için vaka artış hızının düşmesi gerek"

"Eylül ayı ile birlikte daha sıkı tedbirler veya kısıtlamalar gelebilir mi?" sorusuna Balkan, "Evet gelebilir. Okulların açılabilmesi için vaka artış hızının düşmesi, salgının görece olarak kontrol altına alınması gerek. Eylül ayı ile birlikte büyük kentlerde ve kapalı alanlarda nüfus yoğunluğunun artacak olması, mesai düzenlemeleri de dâhil olmak üzere yeni önlemlerin alınmasını gerektirecektir." şeklinde cevapladı.  

"Online eğitimlerde maalesef sürdürülebilir verimliliğin düşük olduğu tecrübe edildi"

Okulların açılması ile Coronavirus vaka sayılarında artış olup olmayacağı konusunda da bilgi veren Balkan, şunları aktardı:

İyi hazırlık yapılırsa süreç dikkatli ve kontrollü şekilde yönetilirse vaka sayılarında artış olacağını düşünmüyorum. Öğrenci sayısı yüksek olan okullarımızda alt yapının sosyal mesafeye uygun hale getirilmesi ne kadar mümkün olabilecek, doğrusu hepimizin endişe duyduğu konulardan biri bu. İdarecilerimizi ve öğretmenlerimizi ciddi olarak yoracak bir süreç bizleri bekliyor. Online eğitimlerde maalesef sürdürülebilir verimliliğin düşük olduğu tecrübe edildi. Bu nedenle sınıflarda öğrenci sayıları belki yarıya indirilerek en azından eğitimin bir kısmını canlı olarak sınıflarda sürdürmek tercih edilecektir.  Öğretmenlerimizin aynı dersleri daha küçük gruplar halinde öğrencilerine defalarca anlatması, öğrencilerimizin okullarda maske ve mesafe kuralları ile barışık şekilde belki alışık oldukları oyunlara ara vererek bir süre sabır göstermeleri gerekecek.

"Grip aşısının koruyuculuğu sadece gribe karşıdır"

Grip aşısı olanların bu süreçte etkili olup olmayacağı konusunda Balkan, "Grip, her yıl güz sonu ve kış mevsiminde salgın yapan, kişiden kişiye aynı Coronavirüs gibi damlacık yolu ile yayılan bir virüs enfeksiyonudur. Bu yıl grip etkeni olan Influenza virüs ile Covid-19 etkeni olan SARS-CoV-2 virüslerinin eşzamanlı salgın yapması beklendiğinden özellikle risk gruplarına grip aşısı mutlaka önerilmektedir.

 Grip aşısı, altı ayını doldurmuş çocuklar dâhil, salgın zamanlarında herkese ve risk grubunda olan kişilere yıllık olarak önerilmektedir. Kronik hastalıkları bulunanlar, yaşlılar, kronik hasta ve yaşlılara bakım verenler, ilk üç ayını geçmiş gebeler ve sağlık çalışanları için grip aşısı mutlaka önerilmektedir. Belirtilen risk gruplarında olmasa da salgın açısından riskli olan kapalı ve kalabalık alanlarda çalışanların da bu güz grip aşısı yaptırmaları önerilir.

Grip aşısı inaktif (ölü) aşı olduğu için bağışıklığı baskılanmış kişilere, hatta (ilk 3 ayını geçmiş olan) gebelere de uygulanabilmektedir. Grip aşısının koruyuculuğu sadece gribe karşıdır, soğuk algınlığı-nezle virüslerine karşı koruma sağlamaz.  Ayrıca grip aşısı yüzde yüz koruyucu da değildir. Bazı yıllarda koruyuculuk yüzde ellinin altında kalabilmektedir.

Bununla birlikte Covid-19 pandemisi sürecinde, birbirine klinik olarak benzeyen iki virüsten hiç olmazsa birine karşı belli düzeyde korunma sağlamak amacıyla bu yıl grip aşısı özellikle önerilmektedir." dedi.  

"Kontrolsüz normalleşmenin vaka artışını beraberinde getirmesi kaçınılmazdır"

"Özellikle Eylül ayı ile birlikte bu salgının öldürücü etkisinin artacağı söyleniyor. Bu doğru mu?" sorusunu Balkan, şöyle yanıtladı:

Hayır. Kontrolsüz normalleşmenin vaka artışını beraberinde getirmesi kaçınılmazdır, bu doğru. Ancak virüsün öldürücü etkisinin zamanla artması değil azalması beklenmektedir. Bu, virüsün geçireceği mutasyonlar, toplumda oluşan kısmi bağışıklık ve tedavide kazanılan deneyim sayesinde artan başarı ile ilgilidir. Eylül ayına ülke olarak gerek yabancı gerek yerli aşı çalışmalarının insanlar üzerindeki faz II ve faz III denemeleri ile giriyoruz. Yeni yıla kitlesel uygulamaya hazır etkili aşılar ile girebilmeyi ümit ediyoruz. En iyimser senaryoda bile maske-mesafe-temizlik kurallarının daha birkaç ay, belki de bir yıl hepimiz tarafından dikkatle ve ödünsüz şekilde uygulanmaya devam etmesinin hayati bir zorunluluk olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz.

Balkan, "Son söz olarak şu mesajı vermek isterim; virüsün en çok akraba ve arkadaşlar arasında, karşılıklı yeme-içme ve maskesiz sohbet sırasında bulaştığını lütfen aklımızdan çıkarmayalım. Dikkatsizliğin sonuçları bizim ve sevdiklerimiz için ölümcül olabilir." uyarısında bulundu. (İLKHA)