Doç. Dr. Tatlıyer: "Dolar ve altındaki yükseliş tamamen pandemi ile alakalı"

Ekonomi gündemine dair değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, kurdaki yükselişin nedeninin Coronavirus salgını olduğunu, dünyanın sağlık krizi ile karşı karşıya kaldığını belirtti.

Ekleme: 12.08.2020 17:20:05 / Güncelleme: 12.08.2020 17:24:15 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Türkiye ekonomisindeki son durum, altın ve dövizdeki dalgalanma hakkında değerlendirmelerde bulunan İstanbul Medipol Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, kurdaki yükselişin tamamen pandemiden kaynaklandığını ve dünyada yüzyılda bir yaşanacak  sağlık krizi ile karşı karşıya olduklarını ve hâlen bu süreçten çıkılmadığını ifade etti.

Ülke olarak bu süreçte en fazla endişe edilmesi gereken konunun sağlık ve istihdam olması gerektiğini belirten Tatlıyer, bu bağlamda altın, dolar veya finansal göstergeler ikinci bir öneme sahip olduğunu söyledi.

Türkiye ekonomisini dünya ekonomileri karşılaştıran Tatlıyer, "Örneğin ABD ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 30 küçüldü, aynı şekilde AB ülkeleri yüzde 10’lar düzeyinde küçüldü. Türkiye’nin büyüme rakamları önümüzdeki ay açıklanacak ama tahminlerimize göre Türkiye ikinci çeyrekte diğer ülkelere kıyasla iyi bir ekonomik büyüme performansı gösterecek. Neden? Çünkü nisan ve mayıs ayında Türkiye’de ekonomik aktivitenin önemli ölçüde daraldığını gördük ve zaten bunu biz kendi kendimize yaptık. Bazı sektörleri pandemi nedeniyle biz kapattık. Diğer sektörlerde ise ciddi bir kısıtlamaya gittik. Bu ekonomik aktivitenin ciddi anlamda daralmasına ve yavaşlamasına neden oldu. Peki, daha sonra ne oldu? Haziran ayı ile birlikte daha önce alınan önlemlerin gevşemesiyle birlikte biz ilginç bir şekilde tüketici harcamalarının pandemi öncesi düzeye döndüğünü gördük. Burada baktığımız rakamlar kredi kartı harcamaları. Çünkü o rakamları direkt olarak hızlı bir şekilde görebiliyoruz ve kredi kartı harcamalarında biz haziran ayı itibari ile pandemi öncesi sürece döndüğümüzü görüyoruz. Peki bu ne anlama geliyor. Birincisi Türkiye’de tüketiciler olumlu anlamda bir ekonomik beklentiye sahip ve geleceğe olumlu bir şekilde bakıyorlar. Neden? Çünkü eğer siz geleceğinizin belirsiz olduğunu düşünürseniz harcama yapmazsınız. Dolaysıyla bu durumdan hareketle hem Türkiye ekonomisinin dinamik ve canlı bir ekonomi olduğu hem de tüketicilerin Türkiye ekonomisine güvendiği anlaşılmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Hükümetin üzerine düşün en önemli görev yaşanan sıkıntıları ve etkilerini minimize etmesi ve bundan kurtulmanın yollarını bir önce geliştirmesidir"

"Türkiye pandemi döneminde hem sağlık hem de ekonomi alanında başarılı bir performans sergilemiştir." diyen Tatlıyer konuşmasının devamında, "Ancak tüm bunlar bir ekonomik sıkıntı olmadığı anlamına gelmez. Çünkü dediğim gibi 100 yılda bir yaşanacak bir sağlık krizinin içerisindeyiz. Burada hükümetin üzerine düşün en önemli görev yaşanan sıkıntıları ve etkilerini minimize etmesi ve bundan kurtulmanın yollarını bir önce geliştirmesidir. Şu an işten çıkarmalar yasaklandı ama zaten ülkemizde kayıt dışı istihdamın yüzde 20’ler düzeyinde olduğunu biliyoruz. Türkiye’de pandemi sürecinde işsizlik ramlarının kısmen de olsa düştüğü görülmektedir. Çünkü birincisi işten çıkarmalar yasak, ikincisi ise pandemi sürecinde iş bulma ihtimali yüksek olmadığından insanlar iş aramazlar ve bir kişinin işsiz sayılabilmesi için iş araması gerekiyor. Tabi bu durum tüm dünyada böyle. Dolayısıyla işsizlik rakamlarına baktığımızda pandemi süreci ile alakalı bir tablo göremiyorum. Bizim bakmamız gereken yer istihdam oranı. İstihdam oranına baktığımızda nisan ayında 5 puanlık bir düşüş görüyoruz. Bu pandemi süreci hesaba katıldığında ve diğer ülkelerle kıyaslandığında normal olduğunu söyleyebiliriz. Bizim beklentimiz haziran ayındaki normalleşme ile beraber yeni istihdam oranlarının düzeldiğini görmüş olacağız." şeklinde konuştu.

"Altın fiyatındaki yükselişin ana sebebi yatırımcı psikolojisindeki değişimdir"

Tatlıyer, "Altın ve döviz fiyatlarındaki dalgalanmaya baktığımızda şunu söyleyebilirim, öncelikle altına bakarsak altının ons fiyatı dolar üzerinden belirlenmektedir ve bizim gördüğümüz altın fiyatı yani gram altın veya çeyrek altın fiyatı hem altının ons fiyatından etkilenir hem de dolar fiyatından etkilenir. Neden? Çünkü altın dolar olarak satılmaktadır. Bu süreçte biz altının ons fiyatının bin 400 dolarlar 2 bin doların üzerine çıktığını gördük ki bu çok dramatik bir artış. Bunun yanı sıra doların da TL karşısında ciddi ölçüde değer kazanması TL olarak altının çok yükselmesini beraberinde getirdi. Peki altının değeri ons olarak neden yükseliyor? Dünyada her ne zaman belirsizlik artarsa altın fiyatı artma eğiliminde olur. Pandemi süreci de belirsizliğin ciddi ölçüde arttığı bir dönem. Belirsizliğin arttığı dönemlerde yatırımcı iştahında azalma olur ve yatırımcılarda güvenli liman olarak gördükleri altına dönmek isterler. Yani aslında altın fiyatındaki yükselişin ana sebebi yatırımcı psikolojisindeki değişiklik yatmaktadır. Dolar TL kurundaki değişim de aslında bunun ile irtibatlı. Pandemi sürecindeki belirsizlik ortamında yatırımcıların risk iştihanda azalma görülmekte ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden yatırımlarını çekmektedirler. Bu süreçte yalnız Türkiye’de değil diğer gelişmekte olan Güney Afrika, Brezilya, Arjantin gibi ülkelerin para birimlerinde de ciddi değer kayıpları oldu." dedi.

"TÜİK verilerinin hatalı olduğunu düşünmüyorum"

TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının genel olarak oldukça güvenilir olduğunu söyleyen Tatlıyer, "Ne yazık ki geniş halk kesimlerince TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı ile insanların hissettiği enflasyon oranı arasında önemli ölçüde bir fark bulunduğu yönünde bir kanaat var. Ancak ben TÜİK verilerinin hatalı olduğunu düşünmüyorum. Burada algılanan farkın ben tüketici veya vatandaş psikolojisi ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Örneğin şunu söylemem lazım TÜİK enflasyon oranını 11-12 olarak açıkladığında vatandaşın enflasyon oranının 15-16’nın üzerinde çıkma ihtimali çok düşük. Bunun birinci sebebi TÜİK’in yaptığı çalışmalar çok ciddi fiyat toplamalarına dayanıyor. Burada çok ciddi bir çalışma ve işçilik var. İkicisi ise bir ekonomide birlikte hareket etme eğilimindedir. Bu nedenle TÜİK belli ürünlerin fiyatlarına göre enflasyon oranını belirliyor ve tüketici başka ürünleri kullanıyor olsa bile TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı vatandaşı hissettiği enflasyon oranı birbirinden çok ayrışamaz." ifadelerini kullandı. (İLKHA)



Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar