Yusuf Can – Haber Yorum
-Jüstinyen; 537-1453 yılları arasındaki belirleyici
-Fatih S. Mehmet; 1453-1934 yılları arasında belirleyici
-Mustafa Kemal;1934-2020 yılları arasında belirleyici
-R.T.Erdoğan; 2020---sonrası için belirleyici
Jüstinyen, otoritesine başkaldırı sayılan Nika Darbesini/Savaşını atlattıktan sonra hayatının amacını “Roma İmparatorluğunu tekrar diriltmek” olduğunu açıklayarak Ayasofya’yı bu hedefin dini merkezi ve sembolü haline getirdi.
Sultan Fatih, İstanbul’un fethiyle birlikte sıfatlarına bir de Kayzer-i Rum ünvanını ekleyerek Ayasofya’yı derhal Camiye dönüştürüp Ortodoks Hristiyanlık Âleminin bu merkezine İslam damgasını vurdu.
Osmanlı’nın ardından kurulan yeni rejimde yani Cumhuriyet döneminde 1934’de Mustafa Kemal attığı bir imza ile Osmanlı’nın ve İslam Dünyasının simgelerinden biri haline gelen Ayasofya’yı MÜZE’ye çevirdi. Bu kararla ilke ve inkılaplarının gideceği yeri de gösteriyordu…
Ayasofya, 916 yıl kilise, 481 yıl cami, 86 yıl da müze olarak kaldı.
Tarihler 10 Temmuz 2020’yi gösterdiğinde Türkiye, Dünyadaki siyasi konjonktürü iyi okuyarak uygun zamanın geldiği düşüncesiyle cesur bir adım atarak 86 yıl önce dönüşümün önemli bir sembolü olarak Müze’ye dönüştürülen Ayasofya’yı tekrar Camiye çevirme kararı aldı.
Bu kararda elbette Sn Erdoğan’ın payı büyüktür.
Ancak bir bütün olarak ele alındığında bu karar; İslami Kesimlerin 86 yıldır verdikleri büyük mücadelenin bir sonucudur dense yeridir.
Gelinen noktada çok önemli bir sonuçla karşı karşıyayız:
40 yıldır “Tam Bağımsız Türkiye!” sloganına sığınarak ülkede laiklik gölgesinde komünizmi/Sekülerizmi yaymaya çalışan SOLCU-KEMALİSTLERİN bu sloganlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır.
Çünkü bu ülke İslami temeller üzerine kurulmuş, halkı Müslüman bir ülkedir.
Müslüman halk bu ülkenin Osmanlı İslam Devletinin bir uzantısı olduğu gerçeğini hiçbir zaman unutmamış ve eski ihtişamlı günlerine dönüşünün ancak ve ancak İslam mirasına sahip çıkmakla mümkün olacağını bilmektedir.
Bundan dolayı İslami Kesimler Ayasofya’nın aslına dönüştürülmesi konusunu Türkiye’ye ve İslam Alemine zorla dayatılan tüm anlaşmalara yeni bir format atılması demek olduğunu düşünerek hareket ettiler.
Ayasofya kararı, İslam Dünyası ile Batı Dünyası arasındaki çekişmenin bayrağıdır sembolüdür…
Nihayette tüm dünyada da aynen bu şekilde anlaşıldığı için İslam Dünyasında bu açılış bir UMUT olurken Batı Dünyasında bu açılış bir YEİS oldu. Elhamdulillah!
Cuma Namazı vaktinde Fas’tan Endonezya’ya tüm Müslümanların bu açılışa kilitlenmeleri boşuna değildir elbet! Yine Batılı başkentlerin üst üste “Açmayın!” diyerek aba altından sopa göstermeleri de boşuna değildir.
İslami Kesimler 15 Temmuz’da gösterdikleri gibi bir kez daha ispatladılar ki; Bu ülkenin tam bağımsızlığını isteyenler Müslümanlardır, bu ülkeyi tam bağımsız yapacaksa ancak Müslümanlar yapar.