Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Coronavirus (Covid-19) pandemisi birçok ülkede kontrol altına alınmışken bazı ülkelerde de ikinci dalga baş gösterdi. Türkiye'de ise 11 Mart'tan itibaren ilk Covid-19 vakalarının görülmeye başlamasıyla salgınla mücadele dönemi başladı. Salgının kısmen kontrol altına alınmasıyla 1 Haziran'dan itibaren ise yeni normalleşme sürecine girildi.
Yeni normalleşme süreci ile birlikte son günlerde bazı kentlerde vaka sayısında yaşanan artış endişeye neden oluyor. Bu kentlerin başında gelen ve Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın da vaka sayılarındaki artışa dikkat çektiği illerden biri olan Gaziantep'te vaka sayılarındaki artış dikkat çekiyor.
Türkiye'nin en çok Coronavirus vakasının görüldüğü 5 ilden biri olan Gaziantep'te her gün binlerce kişiye sosyal mesafe ve maske takma kuralını ihlal ettikleri gerekçesiyle idari para cezaları uygulanıyor.
Coronavirus salgınında kaygının artması kadar, hiç kaygı olmamasının da önemli bir sorun olduğuna dikkat çeken Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Cuma Yıldırım, 'Bana bir şey olmaz' düşüncesinin yanlış olduğunu, virüsün hafife alınmaması konusunda uyarılarda bulundu.
Maske ve sosyal mesafe kurallarına uymayıp sosyal izolasyonu sağlamayarak kişisel hijyene dikkat etmeyerek başkalarının hayatlarının da riske atıldığının insanlara hatırlatılması gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, bu hastalığın çok hızlı bulaştığı bilgisinin bir gerçek olduğunu vurguladı.
Coronavirus salgınının artık hayatın bir gerçeği olduğunu ve alınacak olan önlemlerin ise hayati önem taşıdığını ifade eden Yıldırım, maske, sosyal mesafe ve temizlik kurallarına önem verilmesi gerektiğini belirtti.
"Coronavirus salgını halen devam ediyor"
Türkiye'nin yaklaşık 5-6 aydır pandemi ile mücadele ettiğini belirten Yıldırım, "Aslında bu mücadele oldukça başarılı geçiyor. Basit olan maske, mesafe ve temizlik kuralları ile birlikte hem Sağlık Bakanlığının hem de halkın ciddi şekilde uygulaması ile birlikte fena gitmiyor. Fakat bazı şehirlerde ne yazık ki istenilen oran yakalanmadı. İstanbul, Ankara, Bursa Diyarbakır ve Gaziantep'te vaka sayıları artıyor. Nüfusa oranla şu an Gaziantep olarak biz en öndeyiz. Bunun değişik sebepleri olabilir. Bizim hem sahada hem klinikte hem de sosyal hayatta gördüğümüz bazı problemler var. Bunların en başında, sosyal mesafeye dikkat etmeme geliyor. Halkımız, toplantılarından, akşam davetlerinden, düğün ve nişan davetlerinden, taziyelerinden vazgeçmek istemiyor. Bütün uyarılara, eğitici görsel eğitimlere rağmen ne yazık ki bu toplantılar halen yoğun şekilde devam ediyor. Bundan dolayı burada ciddi oranda Coronavirus salgını halen devam ediyor." dedi.
"Tedbirin sürdürülebilirliğin de sıkıntı var"
Havalarının ısınması ile maske kullanımının oldukça zorlaştığına dikkat çeken Yıldırım, "İnsanları evde tutmak çok zor ama bu hastalık, bu virüs hiçbir ihmali kabul etmiyor. Her türlü ihmali kullanıyor ve birçok insanımızın canına, sağlığına mal oluyor. Kişi 24 saat, 6 ay her türlü tedbire uygun davrandı, 24 saatin bir saniyesinde en küçük bir açığınızı bulduğunda tekrar yayılabiliyor. Yani sadece tedbir almak yetmiyor. Tedbirin sürdürülebilirliğinde sıkıntı var. Dolayısıyla halkımızın 'sürdürülebilir tedbir' konusunda biraz daha sabretmesi, biraz daha sosyal zevklerinden fedakârlık yapması gerekiyor. Gaziantep'te vaka sayılarını nüfusla oranladığınız zaman birinci sıradayız. En büyük problemimiz de sosyal zevklerimizden fedakârlık yapamıyoruz. Sosyal alışkanlıklarımızı seviyoruz. Biz cana yakın bir toplumuz. Misafirperveriz, misafir ağırlamayı, misafirliğe gitmeyi, düğünü, nişanı, taziyeyi ve diğer toplu buluşmaları çok seviyoruz. Bundan dolayı ne yazık ki bu virüs, fırsat bulup yayılmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
"Kurban Bayramı'nda tedbiri elden bırakmamalıyız"
Yaklaşan Kurban Bayramı ile ilgili uyarılarda bulunan Yıldırım, "Bayramlarımızı elbette kutlayacağız, hiçbir şekilde bunlardan vazgeçmeyeceğiz. Ancak küçük revizyonlara ihtiyacımız var. Ramazan Bayramı'nı bu konuda çok iyi geçirdik. Tabi o zaman sokağa çıkma yasağı vardı. Şu an herkes kendine sokağa çıkma yasağı uygulayacak, mümkün olduğu kadar kurbanları vekâletle kesmekte fayda var diye düşünüyorum. Eğer kurban keseceksek bunu daha rahat zamana yaymak lazım. Şimdi kurban ibadeti bayramın ilk üç günü yapılabiliyor. Yani tamamını bir güne sığdırmamak gerek. Eğer kalabalık varsa ikinci ve üçüncü güne ertelemek lazım. Yani bayram namazından çıkar çıkmaz kurban kesmekte ısrar ediyoruz, burada sıkıntı yaşıyoruz. Sıkı bir yoğunluk yaşanıyor, öğleden sonra iki gün her taraf bomboş kalıyor. Dolayısıyla tavsiyem, öncelikle halkımız, kurbanlarını bayramın ikinci veya üçüncü günü kesebilirler. Daha sakin yerlerde kurban kesenler, kurban paylaşımında ya da et dağıtımında mümkün olduğu kadar sosyal mesafeye uysunlar. Bayramlaşma konusunda da mümkün olduğu kadar sosyal medyadan ya da uzaktan bayramlaşsınlar. Bayramlaşmaya gidenler, temas kurmadan uzak mesafeden ve kendi aileleri ile akrabaları dahi olsa maskelerini taksınlar ve sosyal mesafelerini de korusunlar." şeklinde konuştu.
"Toplu organizasyonlar vakaları artırıyor"
Bu bayramda vatandaşların bazı alışkanlarını terk etmesi gerektiğini belirten Yıldırım, " Gaziantep'te Bayramın ilk günü, kurbanını kesip kebap yapma geleneği vardır. Bu gelenek bu sene yapılmazsa daha iyi olur. Bütün her yerde kebaplar yapılıyor, toplu yemekler yeniyor ve bu toplu yemekler daha büyük salgınlara sebep oluyor. Sonuç olarak Kurban Bayramı'nda çok pratik, elde tutulacak birkaç tavsiyem olacak. Vatandaşlarımız, bayram namazından çıkar çıkmaz hemen kurbanlarını kesmesinler. Toplu yemekleri bu sene yapmasınlar. Kurban eti dağıtımında daha mesafeli davransınlar. Bayram ziyaretlerine gideceklerse temasta bulunmasınlar, aynı ortamda oldukları sürece maskelerini taksınlar, sosyal mesafeyi korusunlar. Böylelikle inşallah bu dönemi memleket ve millet olarak hızlı bir şekilde atlatırız." diye konuştu.
"Sosyal oruç tutmakta fayda var"
Kentteki vaka artışının kültürle alakalı olduğuna değinen Yıldırım, Gazianteplilerin üst düzey bir sosyal yaşantısı olduğunu ve bu durumun da vakaların artmasına neden olduğunu belirterek, şunları söyledi:
Ben bir hekim olarak her gün onlarca Covid-19 hastası tedavi ediyorum. Bu tablodan çıkma süremizi halk kendisi belirleyecek. Sosyal mesafe, maske, izolasyona ne kadar dikkat edilirse millet ve memleket olarak bu süreci o kadar erken atlatırız. Devletimiz bu konuda her türlü tedbiri alıyor. Yetkili kurumlar bu konuda çok gayretli, sağlık personelimiz canla başla 24 saat çalışıyor. Kendi hastanemde bile kaç tane doktorumuz, öğretim üyemiz, hemşiremiz sırf bu virüsten hasta oluyor. Yoğun bakımda yatmakta devam ediyor, hepsine acil şifalar diliyorum. Canımızdan olmamak için, daha güzel mutlu günlerimize erişmek için bir miktar sabretmek gerekir. Tabiri caizse sosyal oruç tutmakta fayda var. Tarihte bildiğimiz birçok salgın var. Bu salgınlardan kurtulmak ancak bu söylediğimiz kurallarla olmuştur. Biz iradeli bir milletiz, sadece sosyal bazı zevklerimizden, alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz.
"Hiç kimse cesaretine ve gençliğine güvenmesin"
Yıldırım, 'Bana bir şey olmaz' algısının çok yanlış olduğunu belirterek 'Bana bir şey olur' diye düşünmek lazım. Ben 25 yıldır acil hekimiyim, hani 'çocuklara bir şey olmaz, çocukları melekler korur' derler. Çocuğu melek değil, anne ve babası korur. Bu salgında da insanlar kendilerini korurlar. Size de bir şey olur, herkese de bir şey olur. İnsan, etten kemiktendir, çok çabuk hastalanır, çok çabuk gül gibi solar. Onun için hiç kimse cesaretine, gençliğine güvenmesin. Bunun cesaret ve gençlikle hiçbir alakası yok. Biz görülmeyen bir düşmanla mücadele ediyoruz, karşımızda görünmeyen bir düşman var. Gördüğünüz şeyle daha kolay mücadele edebilirsiniz, görünmeyen bir şeyle mücadele ettiğimiz için bize bir şey olur, olabilir. Onun için hiç kimse böyle bir cümle kullanmasın, bizi yıkan bu cahil cesaretidir." dedi. (İLKHA)