Yusuf Can – Haber-Yorum
Demirtaş 12 ayrı suç kapsamında cezaevinde tutuluyor.
Kimdir bu Demirtaş? Hakkında çok şey söylendi yazıldı, çizildi.
Ama dikkatlerden kaçan bir yön var.
Demirtaş’ın John Hopkins Üniversitesi ile bir ilişkisi var mı? Belki de asıl sorgulanması gereken bu.
John Hopkins Üniversitesinin Rockefeller Vakfı tarafından fonlandığı bilinen bir gerçek.
Bu Üniversitede yıllar önce “Gelecek vaad eden GENÇLER!” adıyla bir program başlatılmıştı.
Bu projede dünyaca ünlü çok sayıda insan yetiştirildi. Yetiştirilen bu insanlar gerek siyaset arenasında gerekse de şov ve magazin dünyasında bir anda ön plana çıkarılıp popüler kılınıyorlar.
Selahattin Demirtaş’ın da bu program çerçevesinde tespit edilip özel olarak değerlendirilen gençlerden olduğu söyleniyor.
Cezaevinde bulunmasına rağmen ve PKK/HDP gerçeğine rağmen hala basın yayın yoluyla sürekli reklamının yapılıp seçmen üzerinde etkisinin korunmaya çalışılması biraz ilginç değil mi?
Demirtaş, verdiği röportajda bazı sorulara cevap vermiş. Kısaca bakmakta fayda var;
-“Çözüm sürecinden pişman mısınız? Sorusuna,
-Değilim! Diyerek Çözüm Sürecini överek cevap veriyor.
Demirtaş’ın Kürd Halkı için Yıkım Süreçlerinden biri olan Çözüm Sürecini övmesi beklenen bir şey. Nitekim hem PKK hem de HDP bu dönemde iyice palazlanmışlardı. Hatta şu anda HDP’nin aldığı oy oranında bu Çözüm Sürecinin büyük etkisi bulunuyor denilebilir.
Demirtaş, "Tüm sol ve sosyalist hareketlerin birleşerek kuracakları bir “sol blok” ile ortak mücadeleye girişebilmeliyiz" diyor.
Demirtaş ve fikir ortakları, kaç zamandır Türkiye’de güçlü bir sol koalisyon kurarak yeni bir döneme geçmek için sürekli ortalığa zarf atıp duruyorlar. Bu koalisyon için tarihi boyunca Kürd halkına kan kusturan grup (ve halen bu düşüncelerinden vazgeçmemiş) partileri yardıma çağırıyorlar. Ne gariptir ki bunu da Kürd Halkı için yaptıklarını söyleyerek Kürdlerle alay etmekten geri durmuyorlar.
Bir dönem “Öcalan’ın heykelini dikmekten" bahseden Demirtaş, Kürt milliyetçisi olmadığını da söylüyor.
"Bize Kürt milliyetçisi denildiğinde kendimi George Floyd gibi hissediyorum. ABD’deki siyahlar eşitlik istedikleri için ne kadar milliyetçiyse Türkiye’deki Kürtler de o kadar milliyetçidir işte. Ve lütfen kimse, Floyd’un boynuna diziyle basan polisin hizasından bakmasın konuya. Bir defacık olsun eğilip asfalta yatırılmış Floyd’un hizasından ve gözleriyle bakmaya çalışsın. O zaman bizi daha iyi anlayacaklardır."
Oysa 6-8 Ekim olaylarına bakıldığında George Floyd'u Yasin ve arkadaşları olarak görmek mümkün.Demirtaş ve yandaşları her zaman yakıp yıkan zulmeden tarafta olagelmişlerdir...
Burada Demirtaş’ın sözlerinin doğruluğu ya da yanlışlığından ziyade Demirtaş’ın kendini ve tüm Kürd’leri G. Floyd’a benzetmesi, dahası Tüm Kürd’ler adına konuşmasıyla ilgili ilginçliğe bakmak gerekir.
Aynı tarz konuşmaya Abdullah Öcalan’da da rastlamak mümkün. Öcalan kendisi için “Kürd halk önderi” gibi çok sıkıntılı ve yanlış bir sıfat kullanıyor.
Öyle görünüyor ki aynı sıfatı kullanmak isteyen biri daha var. O da Demirtaş.
Anlaşılan o ki Küresel bazı odaklar Demirtaş için her yönüyle bir hazırlık içindeler.