AK Parti tarafından verilen önümüzdeki dönemde Meclis gündemine getirilecek Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin, gıdalara yönelik koruyucu önlemler içermesi olumlu karşılanıyor.
Bununla birlikte meslek odaları ve konunun uzmanları, teklifin genel itibariyle eksik, bazı maddelerin ise halkın sağlıklı ve doğru bilgiye erişme hakkını engelleyeceği endişesi taşıdığını dile getiriyor.
11 farklı kanuna gönderme yapan 34 maddelik "Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"ni değerlendiren Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, teklifin olumlu yanları olmakla birlikte endişe verici yönlerinin de olduğunu ifade etti.
Gıdada hile, taklit ve gıdaların içine farklı madde karıştırılması konusunda düzenlemeleri olumlu ve yerinde olduğunu belirten Aydın, bununla birlikte düzenlemede gri alanların da olduğunu ifade etti.
Teklifte "yanıltıcı yayın" tanımı ve kavramlarının ortaya konulmadığını ve sınırlarının açık çizilmediğine dikkat çeken Aydın, herhangi bir yayının veya açıklamanın yanıltıcı olduğuna kim ya da kimlerin, hangi bilimsel ölçütlere göre karar vereceğinin maddede açıkça belirtilmesi gerektiğini söyledi.
Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın
Düzenlemenin gıda güvenliğini yükselteceğini, gıdada bilgi kirliliğini azaltacağını belirten Aydın, halkın inancını ve sağlığını hedef alanlara ise daha caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğini vurguladı.
"Kanun teklifinde 11 farklı konuda toplam 34 madde bulunuyor"
Yasa tekliflerinin hazırlanması aşamasında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmasının sağlıklı ve uygulanabilir olacağını belirten Aydın, "Geçtiğimiz günlerde komisyondan da geçen Meclis'in genel kuruluna gelmesini beklediğimiz kanun teklifinde 11 farklı konuda toplam 34 madde bulunuyor. Torba yasa değişikliğine ülke olarak biraz daha alıştık. Torba yasa ile birbirinden farklı birbirinden alakasız ilgisiz konularında bir değişiklikle bir günde değişmesini yöntem olarak çok doğru bulmadığımı öncelikle belirtmek isterim. Bununla birlikte gıda bilim kurulu kavramının hayata geçirilmesi gıda konusunda kendi alanlarında farklı disiplinlerde uzman kişilerin hem sosyal medya hem de görsel ve yazılı medyadaki yazıların değerlendirilmesi, halkı yanıltıcı paniğe ve şüpheye sevk edici, tüketicinin davranışını etkileyecek bilimden ve bilgiden uzak kişilerin medyada insanları yönlendirmesini doğru bulmuyorduk. Biz de bu konuda Gıda Mühendisleri Odası olarak defalarca çekincelerimizi belirttik ve taleplerimizi bildirdik. Bu konuda bir düzenleme gelmesinden dolayı öncelikle mutlu olduğumuzu belirtmek istiyoruz." dedi.
"Kanun değişikliği teklifinde gıda bilim kurulu ile ilgili net ifadeler yer almıyor"
Kanun teklifinin gri alanlarının da olduğuna dikkat çeken Aydın, "Örneğin gıda bilim kurulu denen kurulun nasıl çalışacağını, kimlerden oluşacağını görev ve yetkilerinin nasıl teşkil edileceği konusu halen belli değil. Çünkü bizim 5996 sayılı yasanın 42’nci maddesinde kurullardan bahsediyor. Fakat bu kanun değişikliği teklifinde gıda bilim kurulu ile ilgili net ifadeler yer almıyor. RTÜK ile çalışılacağını basından öğreniyoruz. İhtiyaç olan ve doğru bir konu esasta hem fikiriz ama usul noktasında odalara, sivil toplum kuruluşlarına, meslek örgütlerine ve bu işin gerçekten kamudaki özel sektördeki ve sivil toplum kuruluşlarındaki muhataplarına sorularak, danışılarak, istişare edilerek alınması gereken bir karar olduğunu düşünüyoruz. Gıda Mühendisleri Odası olarak bize danışılmasa dahi olumlu her türlü icraatın ve uygulamanın yanında olduğumuzu dile getiriyoruz. Bu gıda bilimi kurulunun kurulmasının hem görsel ve yazılı medyada hem de sosyal medyada tüketicinin ve kamunun lehine bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Taklit ve tağşişin önüne geçmek için para cezası yaptırımı tek başına engel değil"
Yeni kanun teklifinde yanıltıcı yayın yapan kişilere 20 ile 50 bin lira, yanıltıcı yayında ısrar edenlere de iletişim gelirlerinin yüzde 2 ile 5 arasında bir idari para cezası yaptırımı öngörüldüğünü belirten Aydın, "Tabi para cezası yaptırımı tek başına buna engel değil ve para cezasının yetersiz olduğunu düşünenlerdenim. Özellikle son dönemlerde bazı televizyon kuruluşlarında sadece gıda reklamı yapıldığını görüyoruz. Yani sabah açıyorsunuz kanalı akşama kadar takviye edici, gıda, bal ve farklı karışımlar yani ‘fonksiyonel gıda’ dediğimiz gıdaların yayınları çok arttı. Bu ürünlerin toplatılması, ürünlerin gelirlerin tamamına el konulması, bu ürünün üreticileri hakkında dava açılması gibi konular daha önceki taklit tağşiş ve benzeri düzenlemelerle hayata geçti. Ama cezaların caydırıcı olup olmadığını önümüzdeki günlerde bu yayınlardaki artış ya da azalma ile izleyeceğimizi düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"Yanıltıcı yayın kavramında sınır net çizilmemiş"
Yanıltıcı yayın kavramında sınırın net çizilmediğini belirten Aydın, "Halkı şüphe ve endişeye sokacak yayınlar’ deniliyor. Tam da bu noktada bazı meslektaşlarımızın ve bilim insanlarının bir tereddüdü var. Çünkü ‘halkı korku, endişe ve şüpheye neden bıraktıracak yayınlar’ dendiğinde akla ilk gelen, ‘bunları yemeyin, zehirlidir, bunları tüketmeyin zararlıdır’ gibi ifadeleri bulunan insanlar akla geliyor. Ben bu konuda bilim kurulu görevinin çok zor olacağını düşünüyorum. Bilim kurulu yayınlar içerisinden neyi şüphe neyi halkı korku ve endişeye yol açacağını ayırt etmesi zor olabilir. Çünkü korku ve endişe gibi kavramlar daha soyut kavramlar, ölçülebilir kavramlar değildir. Bu da yine kanunun gri alanlarından birisi, bu tasarıda buraların netleşmesi lazımdı. ‘Bunu yeme’ diyorsan neden ‘yeme’ dediğini ve ‘ye’ diyorsan neden yemem gerektiğini bilimsel olarak açıklayacaksın." diye konuştu.
Gıda bilim kurulunun, üniversiteler, meslek odaları, ilgili tüm kesimlerin eşit oy dağılımıyla yer aldığı bir kurul olması gerektiğine dikkat çeken Aydın, bilimsel gerçeklerin kamuoyuna doğru bir şekilde açıklanması gerektiğini belirtti.
"Teklif hazırlanırken tüm paydaşların görüşü alınmalıydı"
Aydın, teklifle, toplum sağlığını korumaya yönelik olarak gıda maddelerinde taklit ve tağşiş konusunda üretim, reklam, pazarlama ve yanıltıcı yayın konularına getirilen para ve hapis cezaları olumlu ancak yetersiz olduğunu belirterek, şunları söyledi:
Tabi yasanın gerekçesine bakıldığında sosyal ve toplumsal bir gerçekliği ortaya koyuyor. Onun da nedeni bir tıp hekimi çıkıyor, ‘kelle paça için Coronavirus’e iyi geliyor’ diyor. Sonra kelle paça satışları uçuyor ve karaborsa oluyor. Tabi piyasanın böyle manipüle edilmesini de biz doğru bulmuyoruz. Buna karşı kanunda bir teklif ve değişiklik getirilmesini doğru buluyoruz, konuyu destekliyoruz. Ama bunun kanunda net olmasını beklerdik, kanunun biraz apar topar aceleci olduğunu düşünüyorum. En azından Gıda Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Türk Tabipler Birliği'nin de görüşleri alınarak kanun daha da zenginleştirilebilirdi.
"İdari para cezaları insanların emellerine ulaşmalarını engelleyecek nitelikte değil"
Aydın, Tarım ve Orman Bakanlığın ifşa listelerinde birçok kez çıkan taklit ve tağşiş yapan işletmeler ile sahiplerine daha caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğini belirterek, "Bu kanun teklifinde bilgi kirliliği gıda ile ilgili konuşan birçok medyada ünlü isim var. Tıp hekimleri, diyetisyenler, beslenme uzmanları var ve hiçbir lisans alanında gıdayla ilgili bir bilgisi olmasa da bununla ilgili yüzbinlerce takipçisi olan sosyal medya hesapları var. Biz, Gıda Mühendisleri Odası olarak objektif ve pozitif bilimden, bilgiden, rasyonel veriden kaynaklanmayan hiçbir yorumun ve açıklamanın itibar görmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu itibarı da sadece 20 veya 50 bin TL para cezası ile değil, karşıtını rasyonel veriye, bilimsel görüşe dayanan, karşıtının medyada daha görünür hale getirmenin daha etkili bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. Özellikle idari para cezaları insanların amaçlarına emellerine ulaşmalarını engelleyecek nitelikte değil." dedi.
Bilim kurulunun basın ve televizyonlarda verilecek gıda ile ilgili bilgilerin doğru olup olmadığını denetleyeceğini, bunun kesinlikle doğru bilgiler veren televizyon kanallarının kapatılmasına kadar bir sansürün uygulanmasına yol açmaması gerektiğini belirten Aydın, gıda bilimi kurullarında bu alanda görev yapacak kişilere çok büyük bir rol düştüğünü ifade etti.
Aydın, halkın sağlıklı ve doğru bilgiye erişme hakkını engelleyecek her türlü girişimi sansür olarak nitelendirdi.
"Bir bilim insanı halkın sağlığını ilgilendiren konuda bildiğini açıklamalıdır"
Bu konuda hassas olunması gerektiğini belirten Aydın, "Sansüründe doğru ellerden yapılması çok önemli. Çünkü insanlar hangi gıdayı, nasıl tüketeceklerini, neden alıp almamaları gerektiği konusunda bilgiye ulaşırken basını ve sosyal medyayı takip ediyorlar ve bu takip sonucunda da bazı gıdaları tüketmemeye veya bazı gıdaları daha çok tüketmeye karar veriyorlar. Şu konuda endişeleri olmasın ki Gıda Mühendisleri Odası, hiçbir sansür, baskı ve fikir özgürlüğü kısıtlamasına takılmadan ve bunları çok önemsemeden kamu yararını merkezine alan bir kurum. Bizler doğru bildiklerimizi konuşmaya her türlü idari ya da diğer para cezalarına karşı söylemeye devam edeceğiz. Çünkü bir bilim insanının hiçbir şeye karşı sorumluluğu yoktur. Sadece içinde bulunduğu topluma, kendi vatandaşlarına ve insanlığa karşı sorumluluğu vardır. Şimdi bir bilim insanı halkın sağlığına toplumun sağlığını ilgilendiren bir konuda bildiğini açıklamayacaksa bu olumsuz bir tablodur." dedi.
"Halk sağlığını tehdit eden her kurum eleştirilebilmelidir"
Gıda güvenliğinin sağlanması ve sahteciliğin önüne geçilmesi için bu konuda yapılan eleştirilerin tepki olarak algılanmaması gerektiğini belirten Aydın, "Türkiye’nin küreselleşen dünyada yerini korumak için gıda endüstrisinin böyle güçlü olduğu bir ülkede tabi ki gıda endüstrisi de eleştirilmelidir. Halk sağlığını tehdit eden her kurumun da, bu devletin kendi kurumları dahi olsa eleştirilebilmelidir. Bir meslektaşımız hapis cezası aldı, görevinden ihraç edildi ve bedelini ödüyor. Çocuklar kanser olmasın, bu tarımsal zirai ilaçları salatalarda, bitkilerde yiyen insanlar kanser olmasın diye bedel ödüyor. Dolayısıyla kamu ve halk yararını merkezine alan insanlar konuşmaya devam edecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; doğru bilgiyle yanlış bilgiyi ayırt etmek de giderek zorlaşıyor. Zaten bu yasa teklifinin ihtiyaç olduğu temel konuda zaten budur. Çünkü çok fazla ses, çok fazla konuşan var. Özellikle alanında uzman olmayan medyada görüş var. Bu uzman olanla olmayanı birbirinden ayırt etmek için kritik bir konu." şeklinde konuştu.
"Halkın endişelerinin giderilmesi lazım"
Aydın, "Tabi ki bu güçlü düzenlemeler lehte ve aleyhte de sonuçlar doğurabilir. Bir süre sonra bir güç bu gıda bilim kurulunu ele geçirip bazı şirketlerin faydasına yayınlar yapabilir. Onun için özellikle bu gri alanların netleştirilmesi lazım. Yani vatandaş kendi sağlığını ilgilendiren konuda devletin müdahil olmasını, vatandaşın sağlığı konuda endişe duyan bilim insanlarının da susturulmamasını ister. Vatandaşın bu isteği çok haklıdır. Gıda bilim kuruluna büyük bir rol düşüyor. Henüz kanunda da görevi, yetkisi, sorumluluğu netleştirilmemiş, o da garip bir konudur. Muhtemelen yönetmenlikle daha sonra düzenlenecek. Halkımız endişe duymasın bu memlekette halen her şeye rağmen sesini daha gür çıkarabilen, korkmadan halkın faydasına olacakları söyleyebilen Gıda Mühendisleri Odası ve gıda mühendisleri var, görevlerini sonuna kadar yerine getireceklerdir." diye konuştu. (İLKHA)