Doğruhaber-Haber Yorum
Bu ilan edildiğinde insanların yüzündeki sevinç görülmeye değerdi.
Neden mi?
Çünkü vatandaş için polis ve jandarma karakolları demek en azı kaba dayak olan işkence merkezleri demekti.
Hatta vatandaş arasında “Karakola selam vermek 6 aydan başlar” sözü revaçta olmuştu.
90’lı yılların en önemli siyasi figürlerinden olan Mesut Yılmaz’ın “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer!” sözünün de Diyarbakır’daki işkence merkezlerini işaret ettiği bilinen bir gerçekti.
Gelişen dünyada insan hak ve onurunu korumanın en önemli ayaklarından biri de kolluğun gözetimi altında iken insanca muamele görmesinin sağlanmasıdır.
Yani hangi suçtan olursa olsun bir insan kolluğun elinde iken “Devlete emanet edilen bir kişi statüsüyle muamele görmelidir”
Aksi halde; kişi adli veya siyasi herhangi bir suç zannıyla polis veya jandarmanın elinde bulunurken kaba dayak, falaka, Filistin askısı, hayaları sıkmak, elektrik vermek gibi işkence yöntemlerini bir yana bırakın, en küçük bir hakaret veya kolluğun tüzüğünde ve yasalarda bulunan hakları zedeleyici herhangi bir davranış fiziki veya manevi işkence kapsamına girer ve bu da yasalara göre SUÇTUR.
Hangi yasalar?
BM – AİHM – AİHS – AYM(Anayasa Mahkemesi) ve TCK’ya göre
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10.12.1948 tarihinde kabul edilen Evrensel İnsan Hakları Bildirisi'nin ("EİHB") 5. maddesinde işkence yasağına yer verilir. (EİHB madde 5- Hiç kimse işkence ya da zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezaya tabi tutulamaz.)
AİHM-AİHS hükümleri çerçevesinde birbirinden farklı pek çok hak, koruma altına alınmaktadır. Bunlardan bir tanesi de AİHS'in 3. maddesinde düzenleme alanı bulan "işkence görmeme hakkı/işkence yasağıdır." Sözleşmenin 3. maddesinde; "Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı cezâ veya işlemlere tâbi tutulamaz."
T.C Anayasası m.17/3’teki Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz şeklindeki düzenlemeyle işkence yasağı güvence altına alınmış olup TCK m.94–95’teki düzenlemelerle işkence suç olarak öngörülmüştür.(15 Haz 2008)
Tüm bunları ortaya koyduktan sonra;
Birkaç hafta önce Diyarbakır’da Bağlar ilçesinde bir polis memuru hunharca katledildi. Olayın zanlısı gözaltına alınırken direndiği gerekçesiyle soyulup darp edildi. Daha vahim olanı fotoğrafları basına verildi. Bir kısım milliyetçi basın “ Oh edilmiş’” havalarında yayın yaptı…
Önceki gün İstanbul Bağcılar’da yine bir polis memuru sokaklarda (Uyuşturucu) torbacılığı yaptıkları söylenen üç genç tarafından yine hunharca katledildi.
Dün bu üç genç polis tarafından gözaltına alındı. Üç gencin iyice ezilmiş(Darp edilmiş/işkence edilmiş) görüntüleri basına verildi. İşte Polis katilleri! Eşliğinde.
Tabii yine bir kısım basın yayın organı olayın sadece bir boyutunu yani polisin hunharca katledilişini ve geride kalan acılı/mazlum ailesini öne çıkararak “Hakkettiler!” dercesine fotoğrafları gururla verdiler.
Burada ciddi bir problemin başlama noktasında olduğumuzu görmek gerekir.
Çünkü aynı polis çocuk tacizcilerini , tecavüzcüleri en adi / pis suç işleyenleri bazen vatandaşın lincinden korumak için tüm karakolu seferber ediyor, yeri geliyor havaya ateş ediyor anons ederek; bu zanlıyı adalet önüne çıkarmamız gerekiyor bize zorluk çıkarmayın diye halkı teskin ediyorlar...
Burada bazı soruların sorulması gerekir:
-İşkence suç mu değil mi?
-Kimlere işkence yapabilir? Yani vatandaş da bir nedenden dolayı canı yandığında birilerini yakalayıp bağlayarak işkence yapabilir mi yoksa bu hak ve yetki sadece kolluğa mı ait olacak?
-Kimlere işkence yapılabilir? Mesela;
a) Uyuşturucu satıcılarına
b)Hırsızlara
c)Gaspçılara
d) Herkese
e) Hiç kimseye
Cevap Evrensel yasaların tümünde aynıdır. Buna rağmen işkence yapılıyorsa bir sorun var demektir.
Bundan da vahim olanı işkence yaptıktan sonra yapılan işkencenin görüntülerini basına vermektir ki burası daha önemlidir.
Çünkü ortada İşlenen işkence suçunu örtbas etme değil aksine sahiplenme ve övünme var. Bu durum gelecek açısından sıkıntıların yaşanacağını ve işkencenin yine normalleşmesinin önünün açılmasına götürme potansiyelinden ötürü tehlikelidir.
Kolluğun görevi, devlet hiyerarşisinde; suç zanlısını adalet mekanizmasının önüne çıkarmaktır. Hüküm vererek zanlıyı ezmek değil. Velev ki bu zanlı pislik, şahsiyetsiz ve toplumda zararlı olarak görülen biri olsa bile....