Elazığ’da yaşayan Şeref Yaşar:“Ezanın yasaklandığı, türbelerin yıktırıldığı dönemi gördüm"

Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan Şeref Yaşar adlı vatandaş, ezanın arapça okunmasının yasaklanarak zorla Türkçe okutulduğu zamana şahit olduğunu ve o dönemde yaşanan zulümleri anlattı.

Ekleme: 16.07.2020 11:15:05 / Güncelleme: 16.07.2020 11:21:28 / Güncel / Elazığ Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Tek parti döneminin halkta hiçbir karşılık bulmayan ve fakat 18 sene boyunca uygulanan en büyük dayatması olan Türkçe ezan, ilk olarak 1932 yılının 30 Ocak gününde Fatih Camii'nde okunmuştu. Ezanın Türkçe okunduğu dönemi yaşadığını dile getiren Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan Şeref Yaşar:

“İsmet İnönü’nün başvekilliği zamanını yaşadım. Ezanın arapça okunması, o dönemde yasaklanarak hocalara ezan zorla Türkçe okutuldu. Şimdi müezzinler, ‘Allah u Ekber Allah u Ekber’ nidasıyla ezana başlıyor ama o dönemde ‘Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrıdan yok başka tapacak’ diye okunuyordu.

Milli şef olarak tanınan İsmet Paşa döneminde erkeklerin külah; kadınların da çarşaf giymesi, yüzlerini peçeyle örtmeleri yasaklandı.  Evliyaların türbeleri yıktırıldı. Yalnız, Hacı Yasin Efendi`nin türbesini yıkamadılar. Hacı Yasin Efendi`nin türbesini yıkmak için bir askeri türbenin üzerine çıkardılar. Türbenin üzerindeki asker, türbeyi yıkmak için ilk kazmayı vurur vurmaz türbeden aşağı kupkuru olarak yere düştü. Bu olaydan sonra kimse cesaret edip türbeye kazma vuramadı. Bunu gözlerimle gördüm.” dedi.

“Medreseyle camileri hapishane ve ahıra dönüştürdüler.”

Zamanın zalimlerinin, camileri ahır ve hapishaneye çevirdiğini dile getiren Yaşar;

“Cami imamları Kur’an dersi veremiyorlardı. Kur`an okunan yerleri basıyorlardı. Kur`an dersi veren veya alanları mahkemelere sevk edip ceza veriyorlardı.

Camileri, hapishane ve ahır yapmışlardı. Bağ ve bahçelerinde çalışmak mecburiyetinde olan çarşaflı kadınlar, gündüz dışarı çıkamadıklarından bağ bahçelerine geceleyin gidiyorlardı. Biz bunları bu şekilde yaşadık.

Milli şef döneminde fakirlik yokluk diz boyu idi. Bizden öncekiler ekmeği ancak vesika/karne ile alabiliyorlardı. Her bir kişinin ailesinde kaç nüfus varsa ona göre ekmek alıyordu. Ben de Sümerbank’tan eşya almak için belediyeden izin alıyor, o şekilde alışverişimi yapabiliyordum.” dedi. (İLKHA)



Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar