İki oturum şeklinde düzenlenen panelin, “15 Temmuz Milletin Zaferi” konulu birinci oturumu Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Prof. Dr. Aşkın Asan moderatörlüğünde gerçekleşti.
Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Bundan 4 yıl önce bugün çok sakin bir Türkiye vardı. En azından dışarıdan öyle gözüküyordu. Ama akşam saat 9 sıralarında Ankara’da başlayan hareketlilik, İstanbul’da köprünün kapatılmasıyla birlikte bir anda ulusal ve uluslararası medyanın gündemine girdi. 1-2 saat içerisinde Türkiye’de askerin içerisine çöreklenmiş olan örgütlü bir gurubun kendi ajandasını gerçekleştirmek, meşru zeminlerde siyaset yapmaksızın ülke yönetimini gayrı meşru yollarla ele geçirmek için cunta oluşturdukları ve ordudan kendilerine verilmiş olan silahları kullanarak o gece meşru hükümeti devirmek üzere harekete geçtiler. Bu millet demokrasi, hukuk ve özgürlük adına destansı bir direniş sergiledi. Daha önceki darbelerde insanlar darbeye karşı sokağa çıkıp, direnmediler. Ama FETÖ yapılanması, Türkiye’nin kritik kurumlarında kendi sahip oldukları eğitim kurumları vasıtasıyla ülkeyi, devleti ele geçirmeye çalışan bir gurup olduklarını insanlar o gece anladılar.” dedi.
“Eğitim üzerinde bir şey usul olarak çok akıllıca bir iş”
Dünya üzerinde birçok farklı örgütün olduğunu ancak eğitim üzerinden FETÖ haricinde bir örgütün olmadığını belirten Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, “Aslında bu çok akıllıca yapılan bir iş. Eğitim üzerinde bir şey usul olarak çok akıllıca bir iş. Çünkü eğitim üzerinden nüfuz elde edebilirsiniz. Nüfuz bir örgütlenme açısından son derece önemli bir kazanımdır.” diye konuştu.
“Dershane meselesi çok stratejik bir hamleydi”
FETÖ’nün eğitim üzerinden nasıl bir kazanım elde ettiğini şahit olduğu örneklerle anlatan Bilgili, şunları kaydetti:
“Darbe kalkışmasından bir yıl önce İstanbul’da hem Üniversite’de hem de bürokrasideydim. Millî Eğitim Bakanlığı’na geçtim. O zaman dershaneler konusu gündeme gelmiş, hızlı bir şekilde bir FETÖ mücadelesi başlamıştı. Çünkü iktidar dershanelere karşı hamle yapınca FETÖ’nün tüm oyunları bozulmuştu. O dönem operasyonu yürüten MEB müsteşarı Yusuf Tekin vardı. Yusuf Tekin tehditler alıyordu. O zaman anladık ki bu dershane meselesi gerçekten çok stratejik bir hamleymiş.” şeklinde konuştu.
“Türkiye vesayetten kurtulmaya çalıştığında tekrar bastırılmak ve dizayn edilmek için darbeler yapılmış”
Türkiye, 1950’lerde NATO’ya üye olurken, aslında kendi egemenliğinden de birçok şeyi NATO’yu kuran iradeye verdiğinin altını çizen Doç. Dr. Talha Köse, bunun çok net bir şekilde görüldüğünü ifade etti.
Darbelerin amacına da değinen Köse, şunları söyledi:
“Bunu çok net bir şekilde görüyoruz. Ordumuz her ne kadar Türk ordusu olarak organize olsa bile NATO’daki aktörler bunu NATO’nun bir güney kanadı olarak organize etmişler. Alttaki askerler Türk askeri ama üst düzeye çıkabilen kişiler özellikle bu zihin yapısına sahip olan insanlar arasından özellikle seçilmiş. Ekonomimiz yine küresel ekonominin bir parçası. Ona bütünleşmiş tarım ürünleri üreten bir ekonomi olarak tasarlanmış. Bütün bu küresel vesayetin bir ürünü olarak 1950’den sonra ekonomimiz yapılandırılmış. Yine üniversitelerimiz dünya sistemiyle entegre olarak veya Amerika’nın bize öngördüğü şekilde tasarlanmış, eğitim sistemi ona bağlantılı olarak formüle edilmiş. Tabi bunlar zamanla anladığımız şeyler ama anlamakta hala güçlük çektiğimiz şey toplumsal düzlemde de bir vesayet sistemi oluşturulmuş olmasıdır. Türk insanının en fazla yerel hissettiği dini alanda da bir örgütlenme yapılmış. Zaten herkesi savunmasız kılan şey bu. Dini kullanarak askerle yaşanan gerilimde dışlanmış olan insanlar, bir şekilde toplumsal düzlemde yaratılmış olan bu vesayet sistemine bir şekilde eklemlenmişler. O açıdan bakıldığında çok karmaşık bir vesayet sisteminin parçası olmuşuz. 1960 darbesi, 80 darbesi yaşamışız ama bu darbeler aslında Türkiye’nin bu vesayet sisteminin dışına çıkma çabalarının bir neticesi olarak bastırılmış ve Türkiye’nin toplumsal, siyasi yapısının tanzim edilmesini sağlayan darbeler olmuş.”
“FETÖ, vatana millete hayırlı evlat olsun diye teslim edilen çocukları mankurtlaştırarak milletin üzerine bomba yağdıran varlıklara dönüştürdü”
FETÖ’nün devasa gücü ile yüzleşmede yaşanan bu büyük şerrin hayır olduğunu vurgulayan Gazeteci Yazar Halime Kökçe ise, “Eğitim, anne kucağında başlayan bir şey. Örgütün yapısal özelliği öğrenci devşirmek, gençliği çocukluk yaşından itibaren formatlamaya başlamak. Bu çok büyük bir güç. Bunun için toplumda bir sempati oluşturmanız gerekir. Toplumun genel değerleriyle örtüşen bir empati oluşturmanız gerekir. Toplumun genel değerleri, ahlak, din, örf ve gelenek oluşturur. Hizmet hareketi diye adlandırılan ve bizim de öyle baktığımız yapı böyle bir fotoğraf çiziyordu. İnsanlar, vatana millete hayırlı evlat yetişsin diye halisane duygularla başlayan bir süreç. Sonra büyüdükçe bir üst seviyede ticaretim olsun, önüm açılsın diye işin içine biraz daha menfaat giriyor. Bunların hepsi adım adım gerçekleşti. Başta Anadolu’da birçok kişi ‘eti senin kemiği benim’ diye bunlara emanet etmiş. Şimdi dönüp davalara baktığımda, itirafları okuduğumda, özellikle askeriyedeki FETÖ yapılanmasındaki pek çok kişi kendi imkânları elde edebilmesi, vatana millete hayırlı evlat olsun diye teslim ettiği çocukları mankurtlaştırarak halka silah doğrultan, F16’lardan bomba atabilen varlıklara dönüştürebilmeyi başardı.” diye konuştu.
Panele konuşmacı olarak Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, İbni Haldun Üniversitesi Siyaset Bilim ve Uluslararası İlişkiler Başkanı Doç. Dr. Talha Köse ve Gazeteci-Yazar Halime Kökçe katıldı. (İLKHA)