Mısır’da Muhammed Mursi hükümetine karşı gerçekleştirilen darbenin üzerinden 7 yıl geçti. Bu süre içerisinde sağlık alanından hukuka, ekonomiden eğitime, insan hak ihlallerinden özgürlüklere kadar her alanda ciddi sorunlar meydana geldi.
Askeri vesayet yöntemiyle yönetilen ülkede, yaşanan sorunların yanı sıra dünya çapında milyonlarca kişiyi tehdit eden ve yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olan Covid-19 pandemisi ise sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.
Ülkede yaşanan sağlık sorunları hakkında İLKHA muhabirine konuşan Mısırlı Dr. Ahmet Sabit, ülkede hastane ve sağlık çalışanlarının yetersiz olması, doktorların farklı ülkelerde çalışmak istemesi ve rejimin Coronavirus ile mücadelede yetersiz kaldığını, medyanın da rejime destek vererek yaşananlardan Sisi rejiminin sorumlu olmadığını gündeme taşıdığını ifade etti.
“Sağlık sistemi çok kötü, doktorlar yurt dışında çalışmayı tercih ediyor”
Mısır’da sağlık sisteminin gün geçtikçe kötüye gittiğini ve bunun birçok sebebinin olduğunu söyleyen Sabit, “En önemli sebeplerden biri de gerekli altyapının olmamasıdır. Mısır’ın nüfusu 100 milyonun üzerinde. Mevcut hastane sayısı bu sayıyı kaldırmıyor. Öte yandan şu an Mısır’da çalışan doktor sayısı ortalama 80 ile 90 bin arasında. Bu da küresel ortalamanın çok altındadır. Normalde her 10 bin hastaya 30 doktor düşmesi gerekirken şu anda Mısır’da 10 bin hastaya düşen doktor sayısı 11-12. Bu bakımdan Mısır’daki doktor sayısı çok az. Sağlık sisteminin kötü olmasının diğer bir sebebi de Mısır’daki doktorların yurt dışına çıkmak istemeleridir. Avrupa, Amerika veya körfez ülkelerinde çalışmak istiyorlar. Bütün bunlar Mısır’daki sağlık sisteminin çökmesine sebep oluyor.” dedi.
“Nüfusa göre devlet hastanelerinin sayısı çok düşük”
Devlet hastanelerindeki sağlık araç ve gerekçelerinde de ciddi eksikliklerin olduğunu belirten Sabit, “Özel sektörde ciddi bir pahalılık söz konusu. Orta dereceli bir vatandaş, özel hastanede basit bir tedavinin ücretini dahi ödeyemiyor. Bu sefer halk ciddi manada doktor ve sağlık malzemeleri eksikliği yaşayan devlet hastanelerine yönelmek zorunda kalıyor. Tabi, nüfusa göre devlet hastanelerinin sayısı da çok düşük.” diye konuştu.
“Rejim Coronavirus’u basite aldığı için zamanında önlem almadı”
“Coronavirus yeni yeni yayılmaya başladığında rejim Mısır’da herhangi bir vaka olmadığını söylüyordu.” diyen Sabit şöyle devam etti: “Şubat ayı ortalarında Mısır’da ilk vaka açıklandı. O zamanlarda rejim salgını ciddi bir şekilde küçümsüyordu. Bu salgının o kadar tehlike olmadığını normal bir grip olduğunu söylüyordu. Halkı da bu yönde bilgilendiriyordu. Daha sonra sağlık bakanlığı ve hükümet bunun böyle olmadığını açıkladı. İlk vakadan tam bir ay sonra, martın ortalarında salgına karşı önlemler alınmaya başladı. Sokağa çıkma yasakları ve resmi yerlerde çalışanların sayılarının azaltılması gibi salgına karşı gerekli önlemler alınmaya başlandı. Yalnız bu durum ilk vakanın açıklandığı günden tam bir ay sonra meydana geldi. Bu süre zarfında salgını küçümsüyor ve vatandaşların bu salgından o kadar da korkmaması gerektiği gibi konular işleniyordu. Rejim bu süre zarfında önlem alması gerekirken halkı yanlış yönlendirdi.”
“Tüm dünyada Coronavirus için komisyonlar kurulurken Mısır’da bir şey yapılmadı”
Rejimin virüsün Mısır’da daha fazla yayılmasına sebep olduğunu vurgulayan Sabit, “Coronavirus ile teknik bir mücadele edilmesi gerekirken rejim bu mücadeleyi siyasi olarak yaptı. Sağlık sorunu yerine bunu siyasi ve ekonomik bir sorun olarak gördü. Yine bu tür mücadelelerde uzman ekiplerden oluşan bir komisyon kurulması gerekirken bunun yerin Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Sağlık Bakanı bu konuyla ilgilendi. Tüm dünya ülkelerinde bu salgın için uzmanlardan oluşan komisyon ve kurullar kurulmuşken Mısır’da bununla ilgili herhangi bir şey yapılmadı. Bunun en büyük sebebi de ülkeyi yönetenlerin tecrübesizliğinden kaynaklanmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Coronavirus ile mücadeledeki zayıflığın en büyük müsebbibi Sisi ve sağlık bakanıdır”
Hastalıkla ilgili halkın bilinçlendirilmesi noktasında medyanın da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini söyleyen Sabit, şunları kaydetti:
“Medya önce ülkede yayılan salgının sorumlusu olarak halkı gösterdi. Sonra, ‘Hayır. Bu salgının yayılmasında halkın hiçbir suçu yok. Bunun tüm sorumlusu doktorlardır’ demeye başladı. Medyanın bunu yapmasının sebebi, doktorların bir süre sonra imkânların kısıtlı olması, sağlık malzemelerinin eksikliği ve Coronavirus hastasını muayene sırasında giyilmesi gereken elbise araç ve gereçlerin olmamasından şikâyet etmeye başlamasıydı. Yine doktorlar rejimin bu imkânları sağlamaması halinde istifa edeceklerini duyurunca, medya aleyhlerinde propaganda yapmaya başladı. Öte yandan Sisi’nin başbakanı da bazı şehirlerdeki ölüm ve vaka artışlarının doktorlardan kaynaklandığı yönünde açıklamalar yapıyordu. Tabi, medya da bunu işlemeye başlıyordu. Coronavirus ile mücadeledeki zayıflığın en büyük müsebbibi Sisi ve sağlık bakanıdır.”
“Covid-19 vaka sayıları gerçeği yansıtmıyor”
Mısır rejiminin ellerindeki imkânları kendi vatandaşına kullanması gerekirken ülkesindeki imkânsızlıklara rağmen Amerika, Çin, İtalya, İspanya gibi durumları kendisinden daha iyi olan ülkelere malzeme gönderdiğini belirten Sabit, “Senin doktorların senden malzeme beklerken sen o malzemeleri senden daha zengin ülkelere gönderiyorsun. Bütün bu sebepler Mısır’da salgın ile mücadele konusunda büyük sorunlar ortaya çıkardı. Mısır şu anda salgının zirvesinde olmasına rağmen Sisi rejimi yedinci ayla birlikte Mısır’daki salgın ile alınan tüm tedbirleri kaldırmış durumda. Rejimin salgın hakkında paylaşmış olduğu bildiler kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü yapılan testlerin sayısı verilmeden vaka sayıları açıklanıyor. Mısır’da günde ortalama 50 vaka diye açıklanıyor. Bu vakalar kaç testin sonucudur. Bunu açıklamıyor. Mısır’da görüştüğümüz doktor arkadaşlarımız gerçek vakaların açıklanan sayının çok üstünde olduğunu söylüyorlar. Bu konuyla ilgili şeffaflık yok. Bu bilinçli olarak yapılıyor. Mısır halkıda zaten rejimin doğru bilgiler paylaşmadığını anlayınca tedbirlerini daha da arttırmış durumda. Mısır’da doktorlar ve sağlık çalışanları tüm imkânsızlıklar, rejimin baskısı ve ekstra bir ücret almamalarına rağmen bu kutsal mücadeleyi alanlarının akıyla sürdürüyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Tutuklular arasında yaşlılar ve kronik hasta sayısı çok fazla”
Mısır zindanlarında bulunan tüm tutukluların görüşlerinin salgın bahanesi ile yasaklandığını belirten Sabit, “Şu anda zindandaki tutuklar ile ilgili sağlıklı bilgi alamıyoruz. Ama gelen haberlerde zindanlarda çok sayıda Coronavirus bulaşmış tutuklunun olduğu yönündedir. Bu ne kadar doğru, kaç kişiye bulaşmış sayı bilinmiyor. Vefat eden var mı bu da bilinmiyor. Mısır’daki rejim darbe rejimi olduğu için yani asıl yönetici konumunda olmadığı için asılları ve gerçekleri anlatamaz. Normal şartlarda zindanlardaki tutuklar zaten ciddi sorunlarla karşılaşmaktaydı. Varın bu dönemi siz düşünün. Tutuklular arasında yaşlılar ve kronik hasta sayısı çok fazla. En büyük sorunda böyle bir süreçte çok sayıda doktorun zindanlarda olmasıdır.” dedi.
“Halk ‘Ya Coronavirus’ten ölürüz ya da açlıktan ölürüz’ diyor”
Mısır halkının çok zor durumda olduğunu ve büyük bir çoğunluğun bir lokma ekmeğe muhtaç olduğunu vurgulayan Sabit, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Mısır zaten ekonomik krizlerle boğuşurken birde böyle bir durumda halka evinizde oturun dışarıya çıkmayın deniliyor. Halk da, ‘Ya Coronavirus’ten ölürüz ya da açlıktan ölürüz’ diyerek hayatını sürdürmeye çalışıyor. Rejim bu konu ile ilgili şu ana kadar hiçbir adım atmadı. Mısır’da yerleşim yerleri birbirine çok yakın bu yüzden cadde ve sokaklar çok kalabalık. Buna rağmen halk ekmeği için dışarıya çıkmak zorunda. Bu da salgının yayılmasında büyük rol oynuyor.”(İLKHA)