RAMALLAH (AA)
ABD Başkanı Donald Trump'ın, işgal rejimi sözde başkanı Binyamin Netanyahu ile 28 Ocak'ta Beyaz Saray'da açıkladığı ve "Yüzyılın Anlaşması" adını verdiği sözde Orta Doğu barış planında, Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin "işgal rejiminin toprağı" olarak kabul edilmesi ve Tel Aviv yönetiminin Filistin'e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer alıyor.
Söz konusu plana göre, “ilhak” edilecek bölgeler, Batı Yaka’nın yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyor.
Ürdün Vadisi bölgesi, Ürdün sınırında bulunan Ölü Deniz'in kuzeyi ve Batı Yaka'nın bazı bölgeleri işgal rejiminin ilhak planı içinde yer alırken, Filistin yönetimi ilhakın yüzde 30'dan daha fazla alana ulaşacağını tahmin ediyor.
Ürdün sınırı ile Batı Yaka arasında 15 kilometre genişliğinde, 120 kilometre uzunluğundaki 1,6 milyon dönümlük alan Ürdün Vadisi olarak adlandırılıyor. Batı Yaka'nın yüzde 30'unu teşkil eden Ürdün Vadisi'nde yaklaşık 65 bin Filistinli, 11 bin de Yahudi yerleşimci yaşıyor.
Filistinlilerin reddettiği sözde Yüzyılın Anlaşması'na göre, Kudüs, Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmesini önlemek amacıyla Batı Şeria'nın ilhak edilen kısmı ile birleştirilecek.
"ABD ilhak planına yeşil ışık yaktı"
FKÖ Yürütme Kurulu Üyesi ve Filistin Sosyal Kalkınma Bakanı Ahmed el-Mecdelani, işgal çetesinin ilhak planı ve ABD'nin tutumuyla değerlendirmelerde bulundu.
Mecdelani, Washington yönetimi tarafından yapılan açıklamalarda, ilhakın "Yüzyılın Anlaşması"nın bir parçası olarak değerlendirildiğini ve bu açıklamaların dünya kamuoyunu ve Filistinlileri aldatma çabasından ibaret olduğunu belirterek, "ABD, Batı Yaka'yı ilhak etmesi için işgal rejimine yeşil ışık yaktı." dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun geçen günlerde dile getirdiği, İşgal rejimini kast ederek 'ilhakı uygulama konusunda karar verme hakkı ve sorumluluğu var' şeklindeki sözlerini hatırlatan Mecdelani, bu açıklamanın, "İşgal rejimi karar alır ve biz de Amerikan yönetimi olarak destekleriz" anlamına geldiğini söyledi.
İlhak planının anlatıldığı gibi Batı Yaka'nın bir kısmına değil tamamına uygulanmak istendiğini kaydeden Mecdelani, "Kısmi de olsa, tüm bölgeyi de kapsasa, parça parça da yapılsa hepsini ilhak olarak değerlendiriyoruz." diye konuştu.
"Sadece anlaşmaları feshetmekle kalmayacağız"
İlhak planıyla nasıl mücadele edileceği konusuna da değinen Mecdelani, Filistin yönetimi ve halkının konuyla ilgili önlem almaya devam ettiğini aktardı.
Filistinli Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece işgal rejimi veya ABD yönetimiyle anlaşmaları feshetmekle kalmayacağız daha da ileriye gidip Filistin yönetimini ve devletini uluslararası hukuk doğrultusunda pratikte somutlaştıracağız. Yani, işgal altındaki bir devlet olacağız. İşgal rejiminin iki seçeneği var: Ya yeniden işgal edecekler ya da bizimle karşılarında tanıdıkları bir devlet gibi ilişki kuracaklar."
İlhak planına karşı uluslararası toplumdan destek
İşgal rejiminin ilhak planını uygulamasını önlemek için Filistin'in çeşitli taraflarla istişarelerde bulunduğunu belirten Mecdelani, plana karşı mücadele amacıyla oluşturdukları çemberi genişletmek için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, uluslararası organlar, Avrupa Birliği, Rusya, Çin'in yanı sıra Arap ve İslami gruplar ile çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.
Mecdelani, işgal rejiminin ilhak planına karşı halk hareketlerinin de artarak bir sivil itaatsizliğe dönüştüğünü ve Batı Şeria'nın birçok bölgesinde ilhak planına karşı faaliyetler yürütüldüğünü ifade etti.
"Filistin'den önce işgal rejimi bedel ödeyecek"
Filistin yönetiminin işgal rejimi ile her türlü ilişkiyi durdurma kararının değişmediğini ve değişmeyeceğini vurgulayan Mecdelani,işgal rejimi ile güvenlik koordinasyonunu durdurma kararının uygulanmasına rağmen Filistin halkının hala ayakta olduğunu söyledi.
Ahmed el-Mecdelani, işgal rejimi senelerden beri Filistin yönetimini yetkisiz bir yönetim şekline dönüştürmeye çalıştığını ve işgale maruz kaldıklarını ama buna sağlam bir şekilde direndiklerini hatırlatarak, "Mesele sadece güvenlik koordinasyonu değil, koordinasyonu durdurmanın bedelini Filistinlilerin ödeyeceğini sanan herkese, Filistin'den önce işgal rejiminin bedel ödeyeceğini söylüyorum." diye konuştu.
İşgal rejiminin ilhak planının 1968'de yerleşimcileri Batı Yaka'ya yerleştirmesiyle başladığını belirten Mecdelani, "İşgal rejiminin sözde Başbakanı'nın politikası, Filistin topraklarının büyük bölümünü işgal etmeye ve tek taraflı bir çözüme dayanıyor, yani barış süreci ve iki devlet ilkesine göre bir çözüme değil." dedi.
ABD'li ve işgal rejimi yetkililerden oluşan ortak komisyon, sözde barış planının açıklanmasının ardından söz konusu bölgelerin "ilhakı" için Batı Yaka'da haritalandırma sürecini başlatmıştı.
Netanyahu ile Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz'ın imzaladığı koalisyon anlaşmasına göre, Netanyahu 1 Temmuz'dan itibaren Batı Yaka'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi'nin "ilhakını" kabine veya Meclisin onayına sunabilecek.