Gelin de neymiş şu kılık kıyafet yönetmeliği, ne kadar uygulanıyormuş, ne kadarı örtbas ediliyormuş hep birlikte bir bakalım…
Madde 12 - Lise ve dengi okullarda (1)
a. Kız Öğrenciler:
Okulca seçilen bir renkte vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde, yırtmaçsız, kolsuz ve diz kapağını örtecek boyda bir forma giyerler. Bu forma içine, mevsimin özelliklerine göre formayla uyum sağlayacak şekilde, kapalı yakalı uzun veya yarım kollu bluz veya kazak giyerler. Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve düzgün taranmış olup uzun olması halinde örülür veya arkaya toplanarak bağlanır. Makyaj yapılmaz, kaşlar alınmaz, tırnak uzatılmaz ve cilalanmaz. Yüzük, küpe, kolye, iğne ve bilezik gibi süs ve ziynet eşyası takılmaz.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetine dair yönetmelik;
a) (Değişik: 3.1.2002/24629 RG) Kadınlar;
Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.
Seksen dokuz yıldır kılık-kıyafet yönetmeliğini öne sürüp arkasına saklanarak tesettürlülere her türlü hakareti, zulmü, işkenceyi reva gören bozuk zihniyetliler, size sesleniyorum! Hanginiz bana bu sorularımın açıklamasını yapabileceksiniz?
Hanginiz vücut hatlarını belli eden veya dizkapağının üstünde kıyafet giydiği için, ya da uzun saçlarını yönetmeliğe uygun toplamayıp şekilden şekle soktuğu için, ya da yakası açık kıyafet giydiği için, ya da makyaj yaptığı için, kaşlarını incelttiği için, tırnağını uzatıp cilaladığı için ve dahi yüzük, kolye, küpe ve bilezik gibi süs ve ziynet eşyası taktığı için, hatta bunların hepsini ve daha fazlasını yaptığı için bir kız öğrenciye hakaret edip rencide ettiniz veya hakkında tutanak tuttunuz veya derslere girmekten menettiniz veya okulundan sürgün ettiniz?
Söyler misiniz bana! Hanginiz bu saydığım kural ihlalleri nedeniyle öğrencinize alternatif ülke sunarak okuldan da değil, ülkeden kovdunuz?
Hanginiz öğrencilerinizin –yukarıdaki örnekler dâhilinde- yönetmeliğe aykırı olan kıyafetini çekip çıkardınız üzerinden?
Ve hanginiz yakası açık kıyafetli öğrenciye: “Kapat o boynunu yoksa koparırım!” dediniz? Hanginiz tırnaklarını uzatıp cilalayan bir öğrencinize: “Kes o tırnakları yoksa koparırım!” de-yebil-diniz?
Hiçbiriniz değil mi? Aksi halde şehir şehir dolaşıp okuduğum on iki yıl boyunca birkaçınıza rastlardım sanırım yahut duyardım… Tıpkı ülkenin dört bir yanında tesettürlülere yapılan haksızlığı, zulmü görüp duyduğum gibi!
Ben tesettürlü olduğum sürece, değil derslere, okulun bahçesinde yapılan İstiklal marşı törenlerine dahi hiç katılamadım. Kılık-kıyafetin yönetmeliğe aykırı dediler; İstiklal Harbinin benim kahraman tesettürlü ninelerimin de yardımıyla kazanıldığını unutan gafiller!
Kamu personelinin kılık-kıyafet yönetmeliğine baktığımızda “etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz” ibaresini görüyoruz. Hiç unutmam lisede okulumuzda öyle mini etek giyen öğretmenlerimiz vardı ki… Lakin mini etek giydiği için kılık-kıyafet yönetmeliğine uymadığı veya öğrencilerin ahlakını bozduğu gerekçesiyle hakarete uğrayan veya hakkında tutanak tutulan bir öğretmene daha hiç rastlamadım.
Haydi, söyleyin şimdi bana ey gafiller! Kılık-kıyafet yönetmeliği okul içerisindeki düzen ve intizam gereği koyulmuş kurallardır; İslam’a ve emirlerine karşı bir savaş değildir deyin. Biz emir kuluyuz, kuraları uygulamakla yükümlüyüz deyin. Bizler kılık-kıyafet yönetmeliğinin tüm kurallarına riayet edip sadece tesettürlü öğrenciler için değil, istisnasız her öğrenci için uyguluyoruz deyin. Bizler hiçbir tesettürlü öğrenciye hakaret etmedik, hiçbirini derslerden mahrum bırakmadık, hiçbirini okulundan sürgün etmedik; sadece yapmamız gerekeni yapıp tutanak tutarak durumu ilgili makama bildirdik deyin. Her şey apaçık ortadayken hala kendinizi savunacak yüzünüz var mı? Varsa susmayın konuşun.
Fakat şunu bilin ki biz de susmayacağız. Bu ülkede kılık-kıyafet yönetmeliği adı altında bir asra yakın süredir istikrarlı bir şekilde İslam’a, tesettüre karşı yürütülen savaşın karşısında dimdik duracağız. Her daim gözünüze batan tesettürümüzü, başımızın tacı ederek gözünüze sokacağız! Tesettürümüzü çıkarmak için başımıza uzanan necis elleriniz kırılsın diye her daim tek sığınağımıza; Rabbimize yalvaracağız!
Siz ey tesettür düşmanları! Müslümanları tesettüründen uzaklaştırmak, soğutmak için her yolu deneseniz de, bu uğurda bütün yardımcılarınızı yardıma çağırsanız da, tesettüründen vazgeçmeyene her türlü zulmü reva görseniz de bilin ki bizim yardımcımız ve tek sığınağımız Allah-u Teâlâ’dır. Tesettürümüz bizim hafaza meleğimizdir. Tesettürümüz bize Rabbimizden bir nurdur. Ve biz bir şeyden eminiz, siz de emin olun ki; “Kâfirler istemeseler de Allah-u Teâlâ nurunu tamamlayacaktır!” (Saff,8)
RÜMEYSA DURMAZ/ NİSANUR DERGİSİ YAZARI