Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Gül: "Ayasofya artık camiye dönüştürülmelidir"

​Halkın büyük bir heyecanla, yıllardır müze olarak kullanılan Ayasofya’nın artık bir an önce camiye dönüştürülmesini istediğine dikkat çeken Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, gereken adımların bir an önce atılması gerektiğini belirtti.

Ekleme: 14.06.2020 08:55:06 / Güncelleme: 14.06.2020 09:12:13 / Güncel / Gaziantep Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen MYK toplantısında gündeme gelen Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açılabileceği sinyallerinin verilmesi halk tarafından memnuniyetle karşılandı.

1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesiyle camiye çevrilen, 1930 yılında da tamirat gerekçesiyle ibadete kapatılan ve 24 Kasım 1934’te Bakanlar Kurulu’nun kararıyla müzeye çevrilen ve bir yıl sonra ziyarete açılan Ayasofya Camii’nin, 86 yıldır ibadete kapalı olması ve müze olarak hizmet vermesi Müslümanları derinden üzüyor.

İstanbul fethinin sembolü olarak camiye çevrilen ve 481 yıl sonra 24 Kasım 1934'te Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülen Ayasofya, yüzyıllarca İslam’ın ve fethin simgesi oldu.

Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep’e gelen Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, Ayasofya Camii’nin ibadete açılması konusu başta olmak üzere gündeme ilişkin İLKHA’ya açıklamalarda bulundu.

Ayasofya Camii'nin ibadete açılması için hükümete çağrıda bulunan Gül, Ayasofya Camii'ne yönelik yıllardır süren hasretin son bulması gerektiğini belirterek ibadete açılması ile ilgili gündemdeki yerini koruyan Ayasofya Camii hakkında toplumun hemen hemen her kesiminden destek geldiğini ifade etti.

Ayasofya'nın bir an önce camiye dönüştürülüp artık toplu ibadete açılması gerektiğini ifade eden Gül, Ayasofya Camii’nin, İstanbul fethinin sembolü olduğunun altını çizdi.

 "Halkın Ayasofya Camii ile ilgili talebi yerine getirilmelidir"

Ayasofya’nın cami olarak açılması için her hangi bir engelin olmadığına dikkat çeken Gül, "Kesinlikle şuna inanıyorum ki çok kısa bir zamanda Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılacağı kanaatindeyim. Türkiye'deki hemen hemen bütün siyasi partiler, dernekler vakıflar ve sivil toplum kuruluşları adeta 80 milyon vatandaşımız artık Ayasofya'nın açılması hususunda bir uzlaşı oluşmuş durumda ve bunu değerlendirmek lazım. Ayasofya'yı siyasi polemik haline getirmeden bu beklentiyi bir an önce yerine getirip çözümlemek lazım." dedi.

"Ayasofya fethin sembolü olan bir emanettir"

Toplumun bu konudaki isteğinin geri çevrilmemesi gerektiğini belirten Gül, Ayasofya Camii’nin Fatih Sultan Mehmet'in emaneti olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra kendi parası ile Ayasofya'nın yerini aldı. Ayasofya fethin sembolü olan bir emanettir. Dolayısıyla Ayasofya’yı bir an önce camiye dönüştürmek lazım. Bakanlar kurulu ve mahkeme kararıyla da olabilir. Bu yöneticilerimizin bileceği bir karardır. Ama şunu kesinlikle söylemeliyim ki 80 milyonun üzerinde ittifak sağladığı bir konuyu şimdi çözemezsek bundan sonra hiç çözemeyiz. Mil-Diyanet Sen olarak bu konuda ısrarcıyız ve Ayasofya'nın ibadete açılacağına olan kanaatimiz de tamdır.

"Madem müzeleri çok seviyorsunuz, CHP genel merkezini müzeye çevirelim, olsun bitsin"

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu’nun TBMM’deki konuşmasında, "Ayasofya da müze olarak korunmalı, hatta Sultan Ahmet de müze olmalı." sözlerine tepki gösteren Gül, "Geçmişte camilerimizi ahıra çeviren zihniyetin cami hazımsızlığı maalesef halen devam ediyor. Bu konuda bir basın açıklaması yaptık. ‘Eğer gerçekten Sultan Ahmet'i müze yapmak istiyorsanız ve müzeyi çok seviyorsanız buyurun CHP genel merkezini müzeye çevirin, olsun bitsin’ dedik. Dolayısıyla dini ve milli konularda maneviyata uzak olan çevrelerin diyanete ve dini değerlerimize bu kadar uzak kalmaları, saldırılarda bulunmaları, bu şekilde açıklama yapmaları hiç hoş değil." ifadelerini kullandı.

Gül, Ayasofya Camii’nin ibadete açılması hususunda oluşan uzlaşının ve bu konudaki talebin dikkate alınması gerektiğini belirtti.

 "Fatih, İslam hukukuna dayanarak Ayasofya'yı camiye dönüştürdü"

Ayasofya’nın zorla camiye çevrildiği iddialarına da tepki gösteren Gül, "Tarihimizde bazılarının iddia ettiği gibi biz bütün fetih ettiğimiz yerlerdeki kiliselerin tamamını camiye çevirmiş değiliz. Sadece Ayasofya bunun istisnasıdır. Çünkü Sultan Fatih, fethin bir sembolünün olmasını istiyordu. Sultan Fatih, savaş olmasına rağmen İstanbul'daki tüm kiliseleri hem yıkabilirdi hem de camiye çevirebilirdi. Fakat bunu yapmadı. Sadece bir tanesini sembol olarak cami yaptı, bu da çok anlamlıdır. Çünkü Sultan Fatih, Ayasofya’yı kendi parasıyla alıp vakfediyor. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u kılıç hakkıyla aldı ve dolayısıyla buna 'kılıç hakkı' da denilir. Ayasofya sadece bir kilisenin camiye çevrilişi değildir, aynı zamanda Fatih'in vakfıdır. Ayasofya’yı cami olarak ibadete açalım. Artık bu tartışmaları da geride bırakalım." şeklinde konuştu.

"Batı'nın birçok İslam beldesinde yıkmış olduğu camiler ve diğer mabetler göz önündedir"

Gül, "Maalesef bu iddiada bulunanlar, Osmanlı'yı karalamak isteyenler, hangi milletin evladıdır, önce ona baksınlar. Ceddimiz Osmanlı'nın böyle bir uygulaması olmamıştır. Batı'nın bugün Afganistan, Irak, Suriye ve birçok İslam beldesinde yıkmış olduğu camiler, diğer mabetler göz önüne alındığında hangi medeniyetin bu konuda daha olumlu ve ciddi olduğu görülecektir. Bizim milletimiz bin sene İslam'a hizmet etmiştir. Hiçbir zaman fetih ettiği yerlerde kesinlikle böyle bir uygulama yapmamıştır. Tam tersine bütün ibadet özgürlüklerini serbest bırakmış ve bu uygulamadan dolayı da insanlar akın akın fetih edilen yerlerde İslam'ı kabul etmişlerdir. Ayasofya üzerinden Osmanlı'ya saldırmak, ‘efendim biz Ayasofya’yı açarsak Yunanistan camileri kapatır’ demek, tarihi bilgiden yoksun kişilerin iddialarıdır." diye konuştu.

"60 binden fazla din görevlimiz, Vefa Sosyal Destek Grubu’nda görev aldı"

Bazı çevrelerin ısrarla camileri, imam hatipleri ve Diyaneti hedef aldığını, bunlara ihtiyaç olmadığını dile getirmelerine tepki gösteren Gül, bu çevrelerin pandemi sürecinde cami-hastane ve imam hatip-doktor kıyaslaması yapmasına tepki göstererek şöyle devam etti:

Pandemi sürecinin başında maalesef böyle bir olay ile karşı karşıya kaldık. Sanki din görevlilerimiz oturuyor, çalışmıyorlar ve bedavadan maaş alıyorlar algısı oluşturmaya çalıştılar. Ben ise tam tersini iddia ediyorum. Pandemi sürecinde değil çalışmamayı, din görevlilerimiz iki kat daha fazla çalıştı. Hem camilerini açtılar hem de 60 binden fazla din görevlimiz, Vefa Sosyal Destek Grubu’nda görev aldılar ve halkımızın büyük teveccühüne mazhar oldular.

"İstanbul Sözleşmesi iptal edilmelidir"

Geçtiğimiz aylarda Cinsel sapkınlığa sahip çıkan İHD ve bazı illerdeki baroların Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hakkında yaptığı suç duyurusunu da hatırlatan Gül, "Halen daha birileri Ali Erbaş ile ilgili suç duyurusunda bulunabilir. Çünkü bunun önlemini henüz almış değiliz. ‘İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlükten kaldırmadığımız müddetçe sadece Ali Erbaş hocamız değil, bütün din görevlilerimiz de Cuma hutbesinde aynı kelimeleri kullandığında herhangi bir sivil toplum kuruluşu suç duyurusunda bulunabilir. Dolayısıyla pansuman tedbirlerden yana değilim ve Ali Erbaş hocamıza gerçek destek ise ‘İstanbul Sözleşmesi’ne ‘hayır’ demekle mümkün hale gelebilir. ‘İstanbul Sözleşmesi’ nasıl meclisten 26 dakikada geçirildiyse 26 dakikada da iptal edilebilir." dedi.

"Bilim kurulunda mutlaka Diyanet'ten bir temsilcinin olması gerekiyordu"

Salgın sonrası yeni normal düzene geçildiğini ve camilerde toplu ibadetlere ilişkin devam eden bazı kısıtlamaların halen devam ettiğini belirten Gül, camilerde cemaatle 5 vakit namazın artık kılınması gerektiğini ifade ederek, "Bu konuda geciktik. Çarşı, pazar ve AVM’lere baktığımızda zaten hemen hemen ciddi manada bir normalleşme sürecine girdik. Dolayısıyla sadece iki vakit ile yetinen bu durumun beş vakte çıkarılması kanaatindeyim. Bu konuda asıl problemimiz, Bilim Kurulunda Diyanet'ten bir temsilcimizin olmamasıdır. Diyanet'ten bir temsilcimiz olsaydı, belki de bu kararlar alınacağı zaman daha sağlıklı kararlar alınabilirdi. Cuma namazlarında hem cami içinde hem de cami dışında toplumumuz gerçekten dört dörtlük kurallara uyarak namaz kılıyorlar. Vakit namazlarında zaten camilerimiz cuma namazı gibi dolup taşmıyor. Dolayısıyla camilerde artık beş vakit namazın kılınabileceği kanaatindeyim. Bilim kurulunun 1-2 gün içerisinde bu konu ile ilgili bir çalışma yapacağı kanaatindeyim." diye konuştu. (İLKHA)





Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar