EKONOMİ SERVİSİ
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, yazılı bir açıklama yaparak, çekin ticari yaşamda güvenilir bir ödeme aracı olarak yeniden konumlandırılacak şekilde yapılandırılması gerektiğini kaydetti. Karşılıksız çek nedeniyle cezaevine girenlerin cezalarının infazlarını durdurarak, tahliyelerinin önünü 3 ay içerisinde çek bedellerinin yüzde 10'unun ödenmesi şartıyla açan düzenlemede, 26 Haziran'da dolacak sürenin uzatılmasını öngören yasa teklifinin TBMM'de ele alındığını hatırlatan Baran, karşılıksız çek nedeniyle hapse düşerek mağdur olanlar kadar, alacağını tahsil edemeyerek ticari hayatı sekteye uğrayan, aynı şekilde alacaklı zincirindeki halkanın kopması nedeniyle ödemesini yapamayan tüccarların da mağdur olduğunu dile getirdi. "Çek yüzünden kimse hapse de alacak derdine de düşmesin" diyen Baran, keşideci, hamil ve banka şubesinin taraf olduğu bir ödeme aracı olan çekte yapılacak tüm düzenlemelerin ticaretin devamlılığına katkı sağlayacak ve tarafları mutlu edecek bir şekilde yapılması gerektiğini belirtti.
"ÇEK KEŞİDECİ KADAR BANKANIN DA İTİBARIDIR"
Türkiye'de yıllar itibariyle işletmelerin ticari hayata ilişkin görüş ve düşüncelerinin değiştiğini, işletme sahiplerinin, işletmecinin ticaret hacminin ötesinde taahhütler üstlenebildiğini anlatan Baran, "Ülkemizde, ticaret, konuyla ilgili olsun ya da olmasın her vatandaşın yapabildiği varsayılan bir faaliyet ve bunun bir anayasası, kuralı veya uyulması gereken yazılı maddeleri olmadığı için, ticari faaliyete başlayan bazı iş insanları işletmelerin ticaret hacminin ötesinde taahhütler üstlenebiliyor ve işletmesinin yapısına aykırı rakamlarla ticaret yapmaya çalışabiliyor ve bu doğrultuda çek yapraklarına imza atabiliyor. Çek, ticaret insanlarının itibarı olduğu kadar o çek defterini veren bankanın da itibarıdır. Bankalar bu sorumluluklarını dikkate alarak işlemlerini düzenlemelidir" dedi.
"TÜCCARA VERGİSİNE GÖRE ÇEK DEFTERİ"
Tüccarın itibari olan "çek"e ticari hayatın aldığı yön nedeniyle, çekinilerek yaklaşıldığını belirten Baran, "Bankaların çek yaprağından sorumlu olduğu tutarı ödenen vergiyle uygun bir yapı oluşturarak, çeki hem tüccarın hem de bankanın itibarı haline getirmeliyiz" dedi.
"27 MİLYARLIK TİCARİ AKSAMA"
Baran, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Verilerine göre 2019 yılında 27 milyar 316 milyon TL'lik çeke karşılıksız işlemi yapıldığını belirterek, bu rakamın Ocak-Nisan 2020 döneminde 5 milyar TL'ye yaklaştığını söyledi. Baran, karşılıksız çeklerin bir kısmının daha sonra ödendiği halde, zamanında ödenmeyen çeklerin domino etkisiyle ticarette binlerce işletmenin üretim ve istihdamına olumsuz yansıdığını kaydetti.
“EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA”
Baran, çek konusunda yapılan düzenlemelerin keşideci kadar çeki alan iş insanını da koruyacak şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: "Karşılıksız çek çok sayıda esnaf ve tüccarımızı mağdur etmişti. Biz de yaklaşık 8 yıl önce -ekonomik suça ekonomik ceza- ilkesini savunduk. Biz ticari faaliyetlerinden dolayı hiç kimsenin hapse girmesini istemiyoruz. Bunun savunulacak bir tarafı yok. Ancak bugüne kadar çek konusunda yapılan düzenlemeler suyu durultmaya yetmedi. Çünkü konuyla ilgili taraflardan biri olan bankalar bugüne kadar almaları gereken sorumluluğu üstlenmedi. Bankaların çekle yapılan ticarette, çek yaprağı nedeniyle sorumlu olduğu miktar dışında kalan rakamlarla da yakından ilgileniyor olması gerekiyor. Bankalar, verecekleri çek defteriyle gerçekleştirilecek ticareti, işletmenin vergisiyle orantılı bir düzenlemeyle gerçekleştirmeli ve her bir çek yaprağından sorumlu olduğu tutar limitini de 50 bin TL'ye yükseltmelidir. Vadeli ödeme aracı olarak kullanılan çek aynen kredilerde olduğu gibi titizlikle kullanılmalı, ticaret hevesi olan tüccarın işletmesinin hacmiyle uyuşmayan rakamlarla çek kesmesinin önüne geçilmelidir. Aksi halde karşılıksız çek konusu gündemimizden hiç eksilmeyecek bir konu olacaktır"