Kontrollü yeni sürecin başladığı bugünlerde, doğa yürüyüşleri de psikolojiye iyi geleceği düşüncesiyle rağbet görüyor. Ancak bahar aylarında doğanın canlanmasıyla yaygınlaşan keneler özellikle çalılıkların olduğu yerlerde ve piknik alanlarında ciddi risk oluşturuyor.
Küçük bir kene tutunması ile sessizce vücuda giren mikrobun bulaşmasıyla ortaya çıkan Lyme hastalığı; mikrobun vücuda girmesinden aylar hatta yıllar sonra bile ortaya çıkabiliyor.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Acıbadem Altunizade Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. A. Sesin Kocagöz, Lyme hastalığının tedavi edilmediğinde kronikleşerek beyin fonksiyonlarından kas ve iskelete, kalpten sinir sistemine dek vücudun birçok bölgesini etkileyerek hayati riske yol açabildiğini söylüyor.
Prof. Dr. A. Sesin Kocagöz, Coronavirus sonrası artan doğa gezileri ve yeşillik alanlarda kenelere karşı alınması gereken önlemleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Bahar aylarında doğanın canlanması ve yaprakların yeşillenmesiyle hızla yaygınlaşan keneler, ya kıyafetlere yapışıp sinsice ilerleyerek vücuda giriyor, ya da doğrudan ısırdıklarında anestezik madde salgıladıkları için de hiç mi hiç hissedilmiyorlar.
Kene ısırığıyla vücuda giren mikropların yol açtığı Lyme hastalığı, gribal bir enfeksiyonu andıran belirtilerle başlıyor; teşhis edilemeyip tedavisi geciktiğinde ilerleyerek hayati riske neden olabiliyor. ABD'de her yıl yaklaşık 300 bin kişinin yakalandığı Lyme hastalığı büyük yankı uyandırdı.
Kene ısırığına bağlı ‘Borrelia burgdorferi’ isimli mikrobun neden olduğu Lyme hastalığının, hastalık bulaştıktan aylar hatta yıllar sonra bile ortaya çıkabildiğini belirten Prof. Dr. A. Sesin Kocagöz, “Bahar aylarıyla birlikte yaygınlaşan keneler, çalılıkların olduğu yeşillik alanlarda ciddi tehlike oluşturuyor. Kenelerin yol açtığı Lyme hastalığı da, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi gibi hayati riske yol açabiliyor. Ancak keneler nedeniyle yeşillik alanlara ilaçlama yapmak hem keneleri yok etmediği gibi hem de doğanın dengesini bozabileceği ve diğer canlılara zarar verebileceği için bunun yerine kişisel korunma önlemleri almak çok daha doğru olacaktır.” dedi.
“Sinsice ilerliyor”
Fark edilmeyecek kadar küçük bir ısırıkla, sessizce vücuda girerek mikrobunu bulaştıran kenenin yol açtığı Lyme hastalığının, kene ısırmasından sonra antibiyotik ile ilk dönemde tedavi edilmediğinde kronikleşme riski oluşturabileceğini belirten Kocagöz, bu tehlikeli hastalığın sürecini şöyle anlattı:
“Mikrobu taşıyan kenenin ısırığından sonraki ilk ayda yani Evre 1’de ısırık alanında kırmızı, yuvarlak ve kenara doğru yayılan ve yaranın orta bölgesindeki kızarıklığın sönükleştiği ‘boğa gözü’ olarak tanımlanan döküntü görülür. Bu dönemde ateş, halsizlik, baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı görülebilir. İlk ayda uygun antibiyotik tedavi verilmez ise Evre 2 denilen ‘erken yaygın enfeksiyon’ dönemine geçiş olabilir. Bu dönemde vücudun diğer bölgelerine yayılmaya başlayarak sinir, kalp ve iskelet sistemine ait bulgular oluşturur. Bu evrede de teşhis edilip uygun tedavi verilmez ise Evre 3 yani ‘kronik Lyme hastalığı’ gelişebilir; hastalığın bulaşmasından aylar ya da yıllar sonra tutulan vücut bölgesine göre kronik eklem enfeksiyonları, beyin ve omurilik iltihaplanması, dengesiz ve anormal yürüyüş, ciltte kronik yaralar, yorgunluk, göz iltihabı ve romatizmal hastalıklar gibi bulgular görülür.”
“Vücutta birçok sistemi etkiliyor”
Tedavi edilmediğinde beyin fonksiyonlarından kalbe ve sinir sistemine dek vücudun birçok bölgesini etkileyerek ciddi sorunlara yol açan Lyme hastalığının ilk döneminin tedavisinde antibiyotikler kullanıldığını, özellikle ilk evrede verilen tedavinin hastalığın ilerlemesini önleyebildiğini belirten Kocagöz, tedavide erken teşhisin çok önemli olduğunu vurgulayarak “Kene ile teması olan ve muayene bulguları ile şüphelenilen durumlarda enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurularak laboratuvar tetkikleri ve tedavi planlanır. Hastanın durumuna göre gerekirse daha ileri tanı yöntemlerine başvurmak gerekebilir.” diye konuştu.
“Korunmak için bu önerilere dikkat”
Kocagöz, kenenin vücuda en çok boyundan, bacaklardan ve kollardan girdiğini belirterek, korunmak için önlem alınmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Kocagöz şu tavsiyelerde bulundu: “Kenelerin bulunduğu yeşil alanlardan, özellikle çalılıklardan, bol yapraklı yerlerden mümkün olduğunca uzak durun. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlara gidecekseniz kene kovucu losyon sürün ya da kıyafete sıkılan sprey sıkın. Riskli alanlarda bulunduğunuzda kapalı giyinin; özellikle boynunuzu, kollarınızı ve bacaklarınızı uzun giysilerle kapatın. Pantolonun paçasını çorabınızın içine sokun. Kenenin daha net görülebilmesi için açık renkli giysiler giyin. Kıyafetlere yapışabildiklerinden eve gelir gelmez piknik kıyafetlerini hemen çıkarıp yıkayın.”
“Vücudunuzda kene ile karşılaştığınızda…”
Piknik alanlarına gidildiğinde çalılıklardan ve bol yeşillikli ağaçlardan uzak durmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Kocagöz, bu tür yerlere gittikten sonra kişinin eve girince öncelikli olarak tüm kıyafetlerini çıkarıp değiştirip duşa girmesi ve vücudunda kene araştırması yapması gerektiğini belirtti. Kocagöz, “Vücudunuzda keneyi fark ettiğinizde ya da duştayken elinize ‘ben’ gibi bir çıkıntı geldiğinde gelişigüzel çıkarmaya çalışmayın. Kenenin koparılmadan ve ezmeden çıkarılması için hemen en yakın sağlık kuruluşuna; dermatoloji uzmanına ya da acil hekimine başvurun. Kene vücutta ne kadar uzun kalırsa o kadar çok enfeksiyon bulaştırıyor.” dedi.(İLKHA)