PANDEMİ SÜRECİ VE SONRASI EĞİTİME BAKIŞ -2-

Korona virüsünün önlenmesi adına küresel ölçekte getirilen tedbirlerden biri de eğitime ara verilmesidir. Bu tedbir, Mart ayının ortalarından itibaren ülkemizde de alındı. Öğrenci ve öğretmenlerin eğitim ortamından büsbütün kopmaması adına çoğunlukla EBA dediğimiz sistem üzerinden bir uzaktan eğitim çalışması oluşturuldu. Bu yazı dizisi, bu sistem üzerinden değerlendirme çerçeveli bir çalışmadır. Yazımızın dünkü ilk kısmı süreçle ilgili yaklaşımımızı bir giriş olarak ortaya koyduk ve sürecin olumlu yönlerinden bahsettim. Bugün de sürecin olumsuz yönlerine değineceğiz:

Ekleme: 09.06.2020 09:36:50 / Güncelleme: 09.06.2020 09:36:50 / Eğitim / Bingöl Haberleri
Destek için 

OLUMSUZ YÖNLER

  • Okul ortamı, öğretmen faktörü ve örgün eğitimin öğrenci üzerinde bir disiplin ve otoritesi vardı. Okullar zorunlu olarak kapanınca bu etki ortadan kalktı. Ve denetimsiz kalan çoğu öğrenci EBA ve uzaktan eğitim sürecinden ya az istifade etti ya edemedi veya etmedi.

5-6 yaşından başlayıp kreş, anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise şeklinde devam eden örgün eğitim süreci büyük bir darbe aldı. ‘Eğitim, bilinç, imkân, ilgi ve yeterli oluş’ gibi hususlarda yetersiz olan nice aile çocuklara örgün eğitimin verdiği faydayı vermekten uzak oldukları için süreklilik isteyen eğitim süreci nice öğrenci açısından darbe almış oldu. Güçlü bir aile etkisi ve denetimden mahrum çoğu ortaokul ve lise düzeyi öğrencileri EBA’yı takip etmedi, edenlerin çoğu da dersi öğrenme amaçlı takip etmedi. Özellikle tek çocuklu ailelerde çocuk ile ebeveyn arasındaki yaş farkından dolayı veli pedagojik açıdan çocuğun eğitimine bir katkı sunamadı. Gerek devlet okullarında, gerek özel okullarda sorumluluk bilinciyle hareket edip bir denetim mekanizması kurmaya çalışan, test gönderene ve ödevle EBA’yı pekiştirmeye çalışan okul ve öğretmen sayısının azlığı ve geri dönüşümün sağlıklı olmayışı öğrencilerin bu noktada da ilgisini canlı tutamamıştır. Bu sebeplerden online derslere katılım okullar üzerinden değerlendirilirse sayısı çok az okul dışında katılım %25’leri bulmadı.

  • Çekirdek aile olgusunun getirdiği etkiyle az sayılı çocukların olduğu evlerin bazılarında her çocukta bir telefon, bilgisayar veya her odada bir TV bulunduğu bir döneme girildi. Çocuklar internet, sosyal medya ve TV karşısında duruş ve tutum olarak zayıf, yetersiz ve etkilenen konumdadır. Maalesef bu türlü iletişim araçlarının çoğu zararlı içerik ve görseller içermektedir. Bu da çocukların zihin, gönül dünyasını dumura uğrattığı gibi davranış bozukluğuna da yol açmaktadır. Sadece çocukların değil, büyüklerin bile rahatlıkla medya kolik olabildiği bir zaman diliminde çocuklar ve gençler mecburi(!) mazereti altında denetim de olmadığından bu araçlara bağımlı ve esir oldular.
  • MEB, EBA ve uzaktan eğitimi aksayan örgün eğitim süreci için bir alternatif olarak ve çocuklar ve gençlerde bir boşluk hissi oluşmasın diye devreye soksa da amacın hasıl olma ihtimali zayıftır. Çünkü örgün eğitimde yüz yüze ve 40 dakikalık zamana yayılan ders anlatımı EBA’da daha az zaman diliminde ve tek taraflı olarak anlatıldı. Örgünde dokunma, göz teması, yerine göre espri, yerine göre sitemle bireysel farkların göz önünde tutularak doğal ve çok yönlü işlenen dersler EBA’yla yerini yapay ve tek taraflı bir iletişime bıraktı.
  • EBA ders anlatımlarında ekstra bir süre gerektirdiği için çoğu derste sorular azdı ve çeşitlendirilmedi. Çok hızlı, öğrencilerin ön bilgileri yeterli görülerek yapılan ve belirli bir seviyeye hitap eden bir anlatım vardı. Konuyu bilenler için bir tekrar oldu; ama konuyu bilmeyenler, biraz daha düşük bir anlatım seviyesi isteyenler için ilk haftalardan dersten kopuş oldu. Belki gözler TV ekranlarındaydı; ama zihin orada değildi. Görsel öğelere yer verme açısından eksik kalan dersler ve anlatımlar vardı. Sunum yapan birçok öğretmen ‘anlatım tarzı, ses tonu, jest ve mimikler ve ekran tecrübesi’ gibi önemli hususlarda performans olarak sınıfta kaldı. Kendi izlenimlerim üzerinden örnek verirsem açtığı sayfadaki içeriği, neredeyse bire-bir okuyan veya yüzünden daha çok sırt kısmı ekrana yansıyan ya da sesini ancak kendisinin işitebileceği tonda olan öğretmenler vardı.
  • Bazı derslerde örnek verilen ‘eşya, nesne veya malzeme’ markasıyla öne çıkarıldı. Belki bilinçli yapılmadı; ama reklam değeri taşıdı.
  • EBA ve uzaktan eğitimin diğer sistemleri şu haliyle faraza yıl veya yılları bulabilecek uzun süreli bir uzaktan eğitim için yetersiz gözüküyor. Bu ve benzeri çalışmaların benzerleri yıllarca interaktif cdlerle YouTube vb kanallarla epey kullanıldı; ama kanaatimce çok fayda sağlamadı. Yüz yüze eğitimin yerini tutamadı. Dershaneciliğin o alternatiflere rağmen devam etmesi bu hususu pekiştirmektedir. EBA, bireysel farklılıklar göz önüne alınmadan hazırlanmış günü kurtarma amaçlı çalışma olarak kaldı.
  • Hükümet, çoğunlukla EBA ve uzaktan eğitim sistemleri ile kendisine yönelik eleştirileri de bir yönüyle minimize etmek niyeti taşıdı. Güçlü bir altyapı ve denetim sistemi geliştirilmediği için, ders dinleme vesilesiyle TV ve internetin karşısına geçen öğrencilerin çoğu zamanla bu araçlarla daha fazla haşir neşir olacak, bu da kişisel gelişim ve sosyal yansımaları adına faydadan çok zarar getirecek.
  • İlkokul ve ortaokul öğrencileri için araya serpiştirilen şarkılar ve anlatılar çoğunlukla toplumun kültürel dinamiklerine ve manevi yapısına uygun olmayan içerik ve görseller taşımaktaydı. Hakeza 23 Nisan ve 19 Mayıs etkinlikleri adına çocuklara ve gençlere ‘Atatürk, Demokrasi ve Türk’ gibi kavramlar iyice benimsetildi(!) 23 Nisan etkisiyle kimi muhafazakâr ve dindar(!) ailelerin evlerini okulları süsler gibi süslemesi bunu göstermekteydi. Lise öğrencileri için spor-egzersizleri adıyla ekrana taşınan görüntüler ve hareketler tam bir rezaletti. Birileri bunu spor ve egzersiz diye masum bir kılıfa büründürebilir. Maalesef, kadın ve erkek hocaların giyim ve hareketleri edep ve ahlak sınırlarını zorlar bir durumdaydı.
  • Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un Tüm öğrenciler, birinci dönem notları üzerinden bir değerlendirmeye tabii tutulacak ve sınıf tekrarı yapmadan bir üst sınıfa geçecekler.’ Şeklindeki açıklaması erken ve yanlıştı. Açıklamanın birinci kısmı makul gibi gözükse de bu açıklama, gönül alma ve iyi görünme amaçlı olabilir; fakat başarı ve davranış yönüyle problemli olan öğrenciler için bir ödül olmuştur. Bir üst sınıfa geçen bu tip öğrenciler deyim yerindeyse iplerini koparacak ve serkeşliklerine devam edecek, devamsızlıklarını, okul ve sınıf içerisinde eğitimi sabote edici çaba ve girişimlerine devam edecek ve yaptıkları her şey yanlarına kar kalacaktır. Bu tür öğrenciler bu yanlış kararın etkisiyle önümüzdeki eğitim öğretim yılında sınıf yönetimi, devamsızlık ve ders akışı noktasında öğretmen ve arkadaşları için ciddi sıkıntılar oluşturacakları gibi olumsuz bir rol model olacaklar. Öğrenci denetimlerinin yapılamaması EBA’yı büyük oranda öğrencinin pek takip etmediği bir sisteme dönüştürdü. Her öğrencinin bir üst sınıfa her hâlükârda geçeceği bilgisinin çok erken açıklanması bu ve benzeri olumsuzlukları ciddi manada tetiklemiştir. Bu açıklama, aslında bir dönemin tam manası ile kaybı demektir.
  • Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 31 Ağustos itibariyle eğitim ve öğretimin aksayan dönemi için üç haftalık bir telafi olacağını açıkladı. Bu açıklama, denge politikasıyla gitmenin bir sonucudur. Muhtemel tepkileri minimize edip süreci sorunsuz(!) tamamlamaya yönelik bir açıklamadır.
  • EBA sisteminde İHL ve Meslek okullarına yönelik bir müfredatın olmaması dini ve mesleki eğitim alan öğrenciler için ciddi manada sıkıntı doğuracaktır. Bu okullarda bir dönemin eksikliği ile bir üst sınıfa geçecek olan öğrencilerin özellikle Kuran-ı Kerim, Arapça ve ilgili meslek alan derslerinden geri kalmasına ve zorluk yaşamasına neden olacaktır.
  • EBA’da açılan canlı sınıf uygulaması aslında lise son sınıf öğrencileri için düşünülmüştü. Beklenen talep olmayınca 3.sınıftan 12. Sınıfa kadar canlı sınıf uygulaması yapılması kararlaştırıldı. 2. sınıftan oluşan gruplar şeklinde katılım olmayınca 3. sınıftan oluşan gruplara geçildi. Sisteme aynı anda birçok öğrencinin girmesi gerekirken sadece iki, üç öğrenci derse girdi ilk başlarda. Bu da öğretmenin şevkini kırdı. Bakanlığın bir şeyler yapıyor görünmek ya da ebeveynlerin gazını almak için yaptığı bu girişim sistemdeki diğer aksaklıklarla işi daha sıkıcı bir hale dönüştürdü. Çocuklar, canlı sınıf uygulamasına teşvik edildiğinde rahatlıkla ‘Youtube’de daha güzel videolar var.’ İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin Zoom ve benzeri programlar üzerinden okul müdürlerine ve öğretmenlere yönelik yaptığı uzaktan eğitim programlarına da çeşitli nedenler ve bahanelerle pek katılım olmadı.
  • EBA TV’nin açığı veya yetersizliğini gidermede canlı ders programı Zoom ve Cloud'’un etkisi oldu. Bunlar da ders yapılması uzaktan eğitim noktasında işin ciddiyetini artırdı. Bu, canlı ders anlatım bir reklam veya formalite gibi gösterilse de böyle değildir. Elbette mevcut durumun yapıcı eleştiriye ihtiyacı var. Bu çalışmanın da amacı bunu sağlamaktır. EBA’da verim sınıf ortamındaki gibi alınmıyor. Canlı dersler öğrenciyi istenen düzeye ulaşmadıysa da en azından takip eden öğrencilerin bildiklerini unutmamasını sağladı… (Devam edecek)

Doğruhaber - İbrahim DAĞILMA