Keykubat döneminden beri şifa dağıtıyor Mevlana mesneviyi burada yazdı

Konya'da Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat döneminde yapılan Ilgın Kaplıcası, günümüzde de şifa dağıtıyor. Ilgın Belediye Başkanı Yalçın Ertaş, Mevlana'nın da bir süre kaplıcada kalıp şifasından yararlandığını ve önemli eseri olan Mesnevi'nin bir kısmını kaplıcada kaleme aldığının tarih kaynaklarında yer aldığını kaydetti.

Ekleme: 09.06.2020 09:31:56 / Güncelleme: 09.06.2020 09:31:56 / Güncel
Destek için 

Ilgın ilçesindeki Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından 1236 yılında yapılan Ilgın Kaplıcaları, günümüzde de şifa dağıtmaya devam ediyor. Kaplıcada 42 derece olan kaynak suyunun göz, cilt, romatizma hastalıkları, bel ve boyun fıtığı ile iltihaplanmalara iyi geldiği belirtiliyor.

Ilgın'ın İç Anadolu bölgesinin tarihi ve ticari yollarına kurulmuş bir ilçe olduğunu belirten İlçe Belediye Başkanı Yalçın Ertaş, şunları söyledi:

''İç Anadolu Bölgesi’nin tarihi ve ticari ​yollarına kurulmuş, çok farklı medeniyetlerin beşiği olarak, tarihi eserleri, termal kaynakları ve doğal zenginlikleriyle meşhur olan bir ilçeyiz. Burası tarih boyunca antik dönemde 'Traiatum' diye anılmış. Selçuklular’da yerin altından sıcak suya gönderme yapıldığı için Ab-ı Germ (Kaplıca) denilmiş. Tarihi Kral Yolu ve İpek Yolu üzerinde daha sonra Osmanlılar dönemimde İstanbul'u, Anadolu'ya bağlayan şirin bir ilçeyiz. Kaplıcamız, Romalılardan kalma bir kaplıcadır. Romalılardan sonra Bizanslılar burada şifalı sularda hamamlar yapmışlar. Daha sonra Selçuklular döneminde Alaeddin Keykubat, 1236 yılında burada Anadolu'nun ilk Türk hamamını inşa ettirmiştir.''

SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN ONAYLI

Ertaş, kaplıcanın Sağlık Bakanlığı tarafından kaplıca tedavileri kapsamında onaylı olduğunu kaydetti. Ertaş, ''Sularımız berrak, renksiz ve kokusuzdur. Aynı zamanda bu kaplıcanın suyu katkısız, bekletilmeden havuzlara verilir. Sularımızın hastalıklara şifaları, herkes tarafından bilinmektedir. Ama daha çok göz ve cilt rahatsızlığı, romatizma, bel ve boyun fıtığı ile iltihaplanmalara iyi geldiği Sağlık Bakanlığı'nın raporlarında mevcuttur. Suyumuzun en önemli özelliği kaplıca değil, ılıca anlamında içilebilen ve şifa alınan sularımızın olmasıdır. Bu tesis, 1236 yılından itibaren de hep hizmet vermiş ve hala ayaktadır. Sağlık Bakanlığı'ndan reçeteli hastalarımız geliyor ve bu şifalı sularımızdan faydalanıyor. Hatta bedeli de Sağlık Bakanlığı tarafından ödeniyor'' diye konuştu.

'MEVLANA, MESNEVİSİNİN BİR BÖLÜMÜNÜ YAZMIŞ'

Başkan Ertaş, Mevlana'nın da bir süre kaplıcada kaldığını belirterek, ''Hz. Mevlana'nın burada kaldığı ve çoğu hastaları buraya gönderdiği, önemli eseri olan Mesnevisi'nin bir bölümü de burada yazdığı tarihi kitaplarda geçmektedir'' dedi.

Kaplıcaya gelip şifa bulmaya çalışan Abdurrahman Gülhan, ''40 yıldır Ilgın kaplıcalarına geliyorum. İç hastalıkları, sedef gibi her türlü hastalığa faydalı. Suyu içince de herhangi bir rahatsızlık hissetmiyorsunuz. Sıcaklığı da çok güzel'' dedi.

Sürekli kaplıcaya geldiğini belirten Ramazan Arı da, ''Kaplıcalarımız insan sağlığına çok faydalı. İç hastalıkları, migren, romatizma ve eklem ağrılarına şifalı olduğunu biliyoruz. İnsan vücuduna duyarlı ve sıcaklığı 42 derece. Biz yaklaşık 1.5 saattir suyun içindeyiz. Hiç sıkılmadık, bunalmadık. Her hafta geliyoruz. Çok faydasını görüyoruz. Su da içilebiliyor. İçildiği için de iç hastalıklara faydalı. Buradan evimize bile su götürüyoruz'' diye konuştu.