TPAO'dan Doğu Akdeniz'de kritik ruhsat başvurusu

Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, TPAO'nun Doğu Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Twitter hesabından duyurdu.

Ekleme: 03.06.2020 11:00:34 / Güncelleme: 03.06.2020 11:00:34 / Güncel
Destek için 

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin 18 Mart 2019'da Birleşmiş Milletler'e (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)'nın sismik araştırma ve sondaj için başvuruda bulunduğu yeni ruhsat sahalarını gösteren haritayı paylaştı.

Büyükelçi Çağatay Erciyes tarafından paylaşılan haritada, ruhsat başvurusunun Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasıyla çizilen E-F hattının kuzeyindeki bölgeleri kapsadığı görülüyor.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy da konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, TPAO'nun araştırma ve sondaj faaliyetleri gerçekleştirmek üzere başvuruda bulunduğu yeni ruhsat sahalarının, Türkiye'nin BM'ye bildirdiği kıtasahanlığı sınırları içinde olduğunu hatırlatarak, "Ülkemiz, defalarca duyurduğu bu sahada egemen haklarını kullanmayı kararlılıkla sürdürecektir" açıklamasında bulunmuştu. 

TPAO, Akdeniz'de Türk karasuları dışında sahip bulunduğu, pafta numaraları belirlenmiş ruhsat sahalarında yedi adet ilave petrol sahası için başvuruda bulunmuş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün konuya ilişkin kararı 30 Mayıs'ta Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.

YENİ RUHSAT SAHALARI NEYİ ANLATIYOR

TPAO'nun yaptığı yeni ruhsat başvuruları, her şeyden önce 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde belirlenen deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin esasları hatırlatıyor. İki ülke arasındaki ortay hattın ters tarafında kalan Girit, Kaşot, Kerpe ve Rodos'un yalnızca karasuları kadar kıtasahanlığına sahip olabileceğini gösteren haritalar, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin hakkaniyetli bir paylaşımdaki sınırlarını teyit ediyor, Güney Kıbrıs'ın ada üzerinde mutlak söz sahibi olmadığını bir kez daha gösteriyor.

Etiketler: